Translation of "L'humanité" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "L'humanité" in a sentence and their turkish translations:

Et l'humanité

insani değerler --

C'est une honte pour l'humanité

İşte bu insanlık ayıbıdır

Notre véritable nationalité, c'est l'humanité.

Hakiki uyruğumuz insanoğludur.

C'est un crime contre l'humanité !

Bu insanlığa karşı bir suçtur!

- Vous êtes le dernier espoir de l'humanité.
- Tu es le dernier espoir de l'humanité.

İnsanlığın son umudusun.

- Tu devrais travailler dans l'intérêt de l'humanité.
- Tu devrais œuvrer dans l'intérêt de l'humanité.

İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

C'est un défi fondamental pour l'humanité.

İnsaniyetimizin özüne esaslı bir meydan okumayı temsil eder.

œuvrant contre les intérêts de l'humanité.

insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette.

Aux problèmes auxquels l'humanité fait face

cevaplar ve çözümler sağlamaya çalışmakta

Donc l'humanité n'était pas encore disponible

yani henüz insanlık ortada yoktu

La littérature nous enseigne sur l'humanité.

Edebiyat bize insanlık hakkında öğretir.

Je crains pour l'avenir de l'humanité.

İnsanlığın geleceğinden korkuyorum.

Nous avons perdu foi en l'humanité.

Biz insanlığa olan inancımızı kaybettik.

L'Afrique est le berceau de l'humanité.

- Afrika insanlığın beşiğidir.
- Afrika, insanlığın beşiğidir.

L'esclavage est un crime contre l'humanité.

- Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

- Une guerre nucléaire provoquerait la destruction de l'humanité.
- Une guerre nucléaire causera l'anéantissement de l'humanité.

Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.

Par « notre » héritage, j'entends celui de l'humanité.

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

Cette fois est la fin de l'humanité

bu sefer insanlığın sonunu getiriyor

L'événement que l'humanité ne peut pas apprendre

insanlığın öğrenemediği olay

L'humanité parviendra à utiliser pacifiquement l'énergie nucléaire.

İnsanlık nükleer enerjiyi barışçıl biçimde kullanarak başarılı olacaktır.

La guerre est un crime contre l'humanité.

Savaş insanlığa karşı bir suçtur.

Le génocide est un crime contre l'humanité.

Soykırım insanlığa karşı bir suçtur.

La torture est un crime contre l'humanité.

İşkence insanlığa karşı bir suçtur.

- Les livres sont la mémoire papier de l'humanité.
- Les livres sont la mémoire sur papier de l'humanité.

Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.

L'eau, le besoin le plus important de l'humanité

insanlığın en önemli ihtiyacı olan su

Cela signifie que l'humanité et la vie continueront

bunda ise insanlık ve yaşam devam edecektir demektir

Et vous voulez le diffuser gratuitement à l'humanité.

ve bunu da insanlığa bedava bir şekilde yaymak istiyosunuz.

Toute l'humanité souffrira si une guerre nucléaire éclate.

Bir nükleer savaş patlarsa tüm insanlık acı çeker.

La musique est une langue commune pour l'humanité.

Müzik insanlık için ortak bir dildir.

Ce sera un drame pour un cinquième de l'humanité.

ve bu insanlığın beşte biri için felaket olacak.

C'est la plus grand cohorte de l'histoire de l'humanité.

Bu, insanlık tarihindeki en büyük topluluk olmakla birlikte

Pourrait s'avérer être la plus grande opportunité de l'humanité.

insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.

L'avenir de l'humanité reste indéterminé, parce qu'il dépend d'elle.

O ona bağlı olduğu için, insanlığın geleceği belirsiz kalır.

La bombe atomique est une sérieuse menace pour l'humanité.

Atom bombası insanlığı ciddi olarak tehdit ediyor.

Une langue internationale serait d'une énorme utilité pour l'humanité.

Uluslararası bir dil insanlık için oldukça kullanışlı olurdu.

La bombe atomique est une grande menace contre l'humanité.

Atom bombası insanlık için büyük bir tehdittir.

Les armes nucléaires sont une menace pour toute l'humanité.

Nükleer silahlar tüm insanlık için bir tehdittir.

Et je me demande quelle image cela donne de l'humanité

ve onun, ilk tescilli markanın alkollü bir içecek olmasının

Plus de la moitié de l'humanité vit dans cet espace.

İnsanlığın yarısından fazlası bu alanda yaşıyor,

Deux tiers de l'humanité n'ont pas accès à l'imagerie médicale.

insanoğlunun üçte ikisinin tıbbi görüntüleme erişimi yok.

L'atmosphère pour augmenter le réchauffement climatique en l'absence de l'humanité.

insanlığın yokluğunda küresel ısınmaya artırmak için atmosferde birikir.

Les grands hommes sont des tables des matières de l'humanité.

Büyük insanlar; insanlığın muhteviyatlarıdır.

L'humanité sera-t-elle capable d’empêcher la dégradation des écosystèmes?

İnsanlar ekosistemin bozulmasını önleyebilecek mi?

En fait, les chauves-souris sont d'une importance capitale pour l'humanité.

aslında yarasalar muazzam derecede önem taşıyor insanlık için

Y a-t-il quelque chose qui se cache de l'humanité?

orada insanlıktan birşeymi saklanıyor peki

L'humanité est en train de rapidement détruire l'environnement de la Terre.

İnsanlık hızla dünya'nın çevresini tahrip ediyor.

Je vais parler de la façon dont l'IA et l'humanité peuvent coexister,

Bugün yapay zekâ ve insanoğlunun nasıl birlikte var olabileceğinden konuşacağım

Les théories existent pour cette raison. Les scientifiques existent pour servir l'humanité.

Teoriler zaten bu yüzden vardır. Bilim adamları insanlığa hizmet için vardır.

Depuis le début de l'humanité, rien n'a changé, et rien ne changera.

İnsanlığın başlangıcından beri hiçbir şey değişmedi ve hiçbir şey değişmeyecek.

Ula, si elle nous ressemble, la vie est l'humanité, l'eau est quelque chose.

ula bize benzese yaşam olur insanlık olur su olur bir şey olur yani

- Je crains pour l'avenir de l'humanité.
- Je crains pour l'avenir de l'espèce humaine.

Ben insanlığın geleceği için korkuyorum.

C'est un petit pas pour l'homme, mais un bond de géant pour l'humanité.

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

- La musique est une langue commune pour l'humanité.
- La musique constitue le langage universel.

Müzik evrensel bir dildir.

La religion est le dialogue constant de l'humanité avec Dieu. L'art est son monologue.

Din, insanlığın Tanrı ile olan iletişimini içeren diyaloğudur. Sanat onun monoloğudur.

Par exemple, vous êtes un scientifique et vous avez une invention qui fonctionne parfaitement pour l'humanité

Örneğin,siz bir bilim adamısınız ve insanlığa mükemmel faydada bir buluşlarınız var

Pour l'humanité. Et dans le cas où cela se propage quelque part, il faut agir rapidement.

Onu durdurmak için. Guardian gazetesi, Nepal'in dünyadaki en bulaşıcı ve ölümcül on salgından

Mais malgré cette devise, l'objectif principal de Google n'est pas de servir l'humanité, mais uniquement de l'argent.

Fakat sloganı bu olmasına rağmen Google'ın asıl amacı insanlığa hizmet değil tamamen paraya hizmet.