Translation of "L'ennemi" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "L'ennemi" in a sentence and their turkish translations:

- Nous avons vaincu l'ennemi.
- Nous vainquîmes l'ennemi.
- On a vaincu l'ennemi.
- On vainquit l'ennemi.

Biz düşmanı yendik.

- Elle a attaqué l'ennemi.
- Elle attaqua l'ennemi.

Düşmana saldırdı.

L'ennemi est faible.

Düşman zayıf.

L'alcool est l'ennemi.

Alkol düşmandır.

L'ennemi est affaibli!

Düşman zayıfladı!

- L'ennemi s'attaqua à la ville.
- L'ennemi attaqua la ville.

Düşman kasabaya saldırdı.

- Je ne suis pas l'ennemi.
- L'ennemi ce n'est pas moi.

Ben düşman değilim.

Et de vaincre l'ennemi.

güdülerine dayanan refleksleriniz.

Arrêtez l'avancée de l'ennemi.

Düşmanın ilerlemesini durdur.

L'armée avança vers l'ennemi.

Ordu düşmanın üzerine ilerledi.

Ils ont attaqué l'ennemi.

Onlar düşmana saldırdı.

En fait l'ennemi du monde

aslında dünyanın düşmanı

L'ennemi a torpillé notre bateau.

Düşman, gemimizi torpidoladı.

Nous ne pouvons approcher l'ennemi.

Düşmana yaklaşamayız.

Ne laissez pas l'ennemi s'approcher.

Düşmanın yaklaşmasına izin vermeyin.

L'ennemi approche de la ville.

Düşman, kente yaklaşıyor.

L'ennemi a exigé notre capitulation.

Düşman teslim olmamızı söyledi.

La ville est tombée à l'ennemi.

Şehir düşmanın eline geçti.

Le royaume fut envahi par l'ennemi.

Krallık düşman tarafından işgal edildi.

Après notre première attaque, l'ennemi fuit.

İlk saldırımızdan sonra düşman kaçtı.

L'ami d'aujourd'hui est l'ennemi de demain.

Bugünün dostları yarının düşmanlarıdır.

L'ennemi détruisit beaucoup de nos navires.

Düşman, gemilerimizin çoğunu tahrip etti.

Le mieux est l'ennemi du bien.

Mükemmel iyinin düşmanıdır.

L'ennemi d'un ennemi est un ami.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

Il ne laisse pas l'ennemi l'approcher.

O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.

L'armée abandonna la ville à l'ennemi.

Ordu kasabayı düşmana bıraktı.

- Notre armée attaqua l'ennemi à la nuit.
- Notre armée a attaqué l'ennemi pendant la nuit.
- Notre armée a attaqué l'ennemi au cours de la nuit.

Ordumuz gece boyunca düşmana saldırdı.

Le mieux est souvent l'ennemi du bien.

En iyiler çoğunlukla iyilerin düşmanıdır.

Le pays est aux mains de l'ennemi.

Ülke düşmanın elinde.

Ils combinèrent leurs forces pour combattre l'ennemi.

Düşmanla savaşmak için güçlerini birleştirdiler.

L'attaque de l'ennemi a cessé à l'aube.

Düşman saldırısı şafakta durdu.

L'ennemi a lancé une attaque contre nous.

Düşman bize bir saldırı başlattı.

L'ennemi nous a attaqués dans la nuit.

Düşman bize gece saldırdı.

L'ennemi de ton ami est ton ami.

Dostunun düşmanı, senin dostundur.

Nous ne nous approcherons pas de l'ennemi.

Düşmanı yaklaştırmayacağız.

L'ennemi devient de plus en plus puissant.

Düşman gittikçe daha güçlü oluyor.

Nous sommes tombés aux mains de l'ennemi.

Düşmanın ellerine düştük.

Nous devons nous unir pour battre l'ennemi.

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

L'attaque de l'ennemi prit fin à l'aube.

Düşman saldırısı şafakta sona erdi.

Ney a mené une attaque cruciale contre l'ennemi.

Ney, düşmana önemli bir saldırı düzenledi.

Un tel redéploiement devant l'ennemi était très risqué.

Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi

L'ennemi a largué beaucoup de bombes sur l'usine.

Düşman fabrikaya çok sayıda bomba attı.

L'ennemi a poursuivi son offensive toute la journée.

Düşman bütün gün saldırısına devam etti.

Ils unirent leurs forces et luttèrent contre l'ennemi.

Güçlerini birleştirip düşmanla savaştılar.

C'est lui l'ennemi. Ne comprenez-vous pas, donc ?

O, düşman. Anlamıyor musun?

La forteresse est tombée aux mains de l'ennemi.

Kale düşmanın eline düştü.

Maréchal Murat qui auraient permis à l'ennemi de s'échapper.

Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek

Mais pourquoi présenter une cible aussi facile à l'ennemi?

Ama neden düşmana bu kadar kolay hedef haline geliyorlardı?

Le smog est l'ennemi des poumons en bonne santé.

Kirli hava sağlıklı akciğerlerin düşmanıdır.

Le sac plastique est devenu l'ennemi public numéro un.

Plastik torba bir numaralı halk düşmanı haline gelmiştir.

Il y a aussi une partie de l'ennemi des hommes

erkek düşmanlığı yapan kısımda var üstelik

Assister et encourager l'ennemi est considéré comme de la trahison.

Düşmana yardım ve yataklık etmek, hainlik olarak kabul edilir.

Ils savaient qu'ils devaient combattre ensemble pour défaire l'ennemi commun.

Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.

Arrêtez la progression de l'ennemi avant qu'il atteigne la ville.

Düşman kasabaya ulaşmadan önce, onların ilerlemesini durdurun.

Sous mon commandement, aucun homme n'a été tué en fuyant l'ennemi.

Benim emrim altında, düşmandan kaçan bir adam öldürülmedi.

Une autre redoute avancée à Shevardino devait retarder l'avancée de l'ennemi.

Shevardino'daki bir başka ileri seviye düşmanın ilerlemesini ertelemesi bekleniyor.

Il nous trahit en disant à l'ennemi où nous nous trouvions.

Nerede olduğumuzu düşmana söyleyerek bize ihanet etti.

Armée espagnole à la bataille de Tudela, envoyant l'ennemi fuir dans deux directions.

bir İspanyol ordusunu bozguna uğratarak düşmanı iki yöne kaçmaya gönderdi.

La conformité est le geôlier de la liberté ainsi que l'ennemi de l'évolution.

Uygunluk özgürlüğün gardiyanı ve büyümenin düşmanıdır.

Soult a lancé une attaque de flanc qui a jeté l'ennemi dans la confusion.

Soult, düşmanı kafasını karıştıran bir yandan saldırı başlattı.

- Ils parvinrent à un accord avec leur ennemi.
- Ils obtinrent un accord avec l'ennemi.

Düşmanla anlaşmaya vardılar.

Ils étaient prêts à courir le risque de se faire tirer dessus par l'ennemi.

Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.

Ils risquent de ne pas voir l'ennemi arriver. C'est peut-être l'occasion pour la lionne.

...düşmanın yaklaştığını kaçırmaları işten bile değil. Bu, dişi aslan için en iyi fırsat olabilir.

Lannes lui envoya à plusieurs reprises des ordres de charger l'ennemi, dans un langage qui

Lannes , korkaklık suçlamasının eşiğine gelen bir

Attaque, enfonçant progressivement le flanc gauche de l'ennemi… aidant à rendre la retraite autrichienne inévitable.

başlattı , yavaş yavaş düşmanın sol kanadını sürerek… Avusturya'nın geri çekilmesini kaçınılmaz hale getirmeye yardımcı oldu.

Russes . «Vous êtes toujours pour transformer l'ennemi», lui dit-il, «c'est un mouvement trop dangereux».

talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

Les militaires ont engagé le combat avec l'ennemi, cinq kilomètres au sud de la capitale.

Ordu başkentin beş kilometre güneyindeki düşmanla meşguldü.

Hannibal a ordonné à son armée de les poursuivre à travers la rivière, acheminant complètement l'ennemi.

Hannibal ordusuna onları nehrin ötesinde takip emri vererek onları tamamen dağıtmak istedi.

Faites-moi savoir ce qui se passe maintenant. L'ennemi qui nous fait face est la couronne.

Bırak artık bana bir şey olmaz naralarını. Karşımızdaki düşman korona.

Mais le plan pour qu'il tombe sur le flanc de l'ennemi à Bautzen a mal tourné.

Ancak, Bautzen'de düşmanın kanadına düşme planı ters gitti.

Et rassembler des rapports sur l'ennemi, le terrain, les routes et tout ce qui pourrait affecter les opérations.

ve düşman, arazi, yollar ve operasyonları etkileyebilecek diğer her şey hakkında raporları harmanlamak.

Deux mois plus tard, il marcha de nouveau vers le nord pour soulager Badajoz, maintenant assiégé par l'ennemi,

İki ay sonra, şimdi düşman tarafından kuşatılmış olan Badajoz'u rahatlatmak için tekrar kuzeye yürüdü