Examples of using "Hé " in a sentence and their turkish translations:
Hey, sen!
Hey, sen!
Yavrum!
Hey, sen!
Hey, neredesin?
Hşşt! Sessiz...
Hey, kapıyı açın.
Hşşt! Sessiz olun!
Hey, bekleyin!
Hey, sana yardım etmek istiyorum.
Hey, ona dikkat et!
Hey, onu yapma!
Hey, hiçbir şeye dokunma!
Hey, yüzüğün nerede?
Hey, sen! Kapa çeneni!
Hey, Tom nerede?
Hey, yardım için teşekkürler.
Hey, her şey için teşekkürler.
Hey, arkadaşlar. Ne haber?
Dedim ki "Dinle yabancı"
Hey, ne oldu?
Hey, Tom, endişelerini unut.
Hey, sen Tom değilsin.
Hey, bu gürültü nedir?
Hey, bu çok kötü değil.
Hey, aptal olma!
Hey! Kimse cümlelerimi çevirmiyor.
Hey sen, çocuk, senin adın ne?
Hey, siz ikiniz! Ne yapıyorsunuz?
Hey, John.
Hey, Tom, sana bir şey sorabilir miyim?
Hey, çocuklar! Bu komik değil!
Hey, sana bir şey söyleyeyim.
Hey, sen! Ne yapıyorsun?
Hey, seninle bir saniye konuşabilir miyim?
Hey, köpeğin beni ısırdı.
Hey, bu kadar bencil olma, Tom.
Hey, sen burada ne yapıyorsun?
Hey, Ayako. Lütfen yüksek sesle konuş.
Terlikleri bana ver! Hey! Onları bana ver!
Hey, bugünün benim doğum günüm olduğunu biliyor musunuz?
''Hey kanka, bunu birlikte deneyelim mi?''
Ula gardaşım başka işiniz gücünüz yok mu?
Hey, orada mısınız? Beni duyabiliyor musunuz?
Hey, sen! Havuzun etrafında koşmak yok!
Hey arkadaşlar, sanırım bir şey buldum.
Hey çocuklar kavga etmeyi bırakın. Hadi ama, ayrılın!
Hey, ne hakkında konuşuyorsun?
Hey, duydun mu? Susan'ın fırında bir kurabiyesi var.
Hey sen! Şu yeşil çantada neyin var?