Examples of using "Hâte" in a sentence and their turkish translations:
Çabucak giyin.
Acele ediyorum.
- Yarını dört gözle bekliyorum.
- Yarın için sabırsızlanıyorum.
- Yarını iple çekiyorum.
- Yarını sabırsızlıkla bekliyorum.
Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum.
Gitmek için bekleyemem.
Bunu duymak için sabırsızlanıyorum.
Yarın için sabırsızlanıyorum.
Ben başlamak için bekleyemedim.
Oraya gitmek için sabırsızlanıyorum.
Gitmek için sabırsızlanıyorum.
Acele ile öğle yemeği yedim.
Senin dans etmeni izlemeyi dört gözle bekliyorum.
Duş almak için sabırsızlanıyorum.
Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum.
Seninle olmak için sabırsızlanıyorum.
Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
Onu görmek için sabırsızlanıyordum.
Onu yapmaya istekliyim.
O, çabucak mektubu açtı.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
Tatile gitmek için sabırsızlanıyorum.
Ondan haber almaya can atıyorum.
O seninle konuşmak için isteklidir.
- Hafta sonunun başlaması için sabırsızlanıyorum.
- Hafta sonunun başlamasını dört gözle bekliyorum.
Gezi için sabırsızlanıyorum.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
Biz onu tekrar görmek için endişeyle bekliyoruz.
O bunu telaşla yazdı.
Aceleyle ayrıldım.
Burayı terk etmek için sabırsızlanıyorum.
Biz parti için sabırsızlandık.
Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
O filmi izlemeye gerçekten can atıyorum.
Çok yakında seni tekrar görmek için sabırsızlanıyorum.
Sonuçları öğrenmek için merak içindedir.
Bu nisanda seni görmeye can atıyorum.
Büyükannemi ziyaret etmek için sabırsızlanıyorum.
Seni Noelde görmek için sabırsızlanıyorum.
Tom emeklilik için sabırsızlıkla bekliyor.
Onu görmek için sabırsızlanıyordum.
Seni çok özledim. Seni görmek için sabırsızlanıyorum.
O, aceleyle yemeğe alışkındır.
O, aceleyle valizini hazırladı.
Sana sarılmak için sabırsızlanıyorum.
O, çabucak mektubu açtı.
Bu hafta sonu rahatlamayı dört gözle bekliyorum.
- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.
Aceleyle giyindim.
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
Böylesine uzun bir süreden sonra hepinizle görüşmeyi dört gözle bekliyorum.
Seni özlüyoruz ve gerçekten burada olmanı dört gözle bekliyoruz.
Sadece bekleyemem.
Bunu yapmayı dört gözle bekliyorum.
Heveslice, kabilenin en ünlü avcısını dinlemeyi beklemektedirler.
Onu tekrar görmek için sabırsızlanıyor.
Cevabını almayı dört gözle bekliyorum.
O, aceleyle gitti.
O, çabucak mektubu açtı.
Sabahları kalkmak için sabırsızlanıyorsun. Her küçük işareti,
Seninle tekrar görüşmeyi dört gözle bekliyorum.
- O acele ile basıldığı için, kitabın bir sürü baskı hataları var.
- Alelacele basıldığı için kitapta birçok baskı hatası var.
Ölmek için sabırsızlanıyorum.
Fakat insanlar yanımdan hızla geçiyor ve görmemiş gibi yapıyordu.
Bir kere yaşamaya başlayın ve her bir ayrı günü ayrı bir yaşam olarak sayın.
Seni görmek için can atıyorum.
Yarının gelmesini bekleyemem.
- Eve geri gitmek için sabırsızlanıyoruz.
- Eve dönmek için sabırsızlanıyoruz.
Aceleyle kaçtım.
Acele et!
Fuji Dağının doğal manzarasını görmeye can atıyordum fakat maalesef o tamamen bulutların arkasına saklanmıştı.
Okulun başlamasını bekleyemem.
- Kısa sürede seni görmeye can atıyorum.
- Yakında seni görmeyi iple çekiyorum.
Tom'un eve gelmesini bekleyemem bu yüzden bunu ona gösterebilirim.
Kitap acele ile yazılmış, bu yüzden hatalarla dolu.