Examples of using "Disparu" in a sentence and their turkish translations:
gitti
Onlar kayboldular.
Adrenalin gitmişti.
Kayıp yavru.
diğerleri ise yok oldu
O kayboldu.
Onun hepsi gitti.
Tom kayboldu.
ve yok mu oldular?
Tüm para bitti.
Bütün ümitler kayboldu.
- Benim cüzdanım gitti.
- Benim cüzdanım kayboldu.
Bütün para bitti.
Kar kayboldu.
Kedimiz kayıp.
Ağrı geçti.
Tom ortadan kaybolmuş görünüyor.
Tom gözden kayboldu.
Tom'un silahı kayıp.
100 milyon ağaç yok oldu
O eski gelenek kayboldu.
Bütün eşyalarım gitti.
Tüm umutlar söndü.
Tüm yiyecek bitti.
Sami ortadan kayboldu.
Bakın, Dana'nın izleri burada bitiyor.
Sanırım Tom gitti.
Ağrı hâlâ gitmedi.
Hepsi gitmişti.
Kim kayboldu?
Tom geçen ay ortadan kayboldu.
Oh hayır! Pasaportum kayboldu.
Bütün bunlardan sonra acı gitti.
Tom'un ebeveynleri kayıp.
O, kalabalığın içinde kayboldu.
Biyo-çeşitliliğin melodisinden yoksun.
Kısa bir süre sonra suyun dibini boylamıştım.
Ağrının çoğu geçti.
Erkek kardeşi bir süredir kayıp.
Güneş, bulutların ardında kayboldu.
İz bırakmadan kayboldu.
Sis kayboldu.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
Volkanik patlamadan sonra, bu tür geriledi.
Köpeğim üç gündür kayıp.
Karın kaybolduğunda neredeydin, Tom?
Döndüğümde bisikletim yok olmuştu.
Kayıp çocuk için ormanı aradık.
Ağrı gitti.
Dağdaki tüm kar yok olmuştu.
O kayboldu.
Tom üç gün önce ortadan kayboldu.
Tom gözlerini açtığında, Mary dışarıdaydı.
Kayıp kedi henüz bulunmadı.
Geri döndüğümde arabam yok olmuştu.
Geri döndüğümde kayıp arabamı buldum.
Oksijen olmasaydı bütün hayvanlar uzun zaman önce ortadan kalkmış olurdu.
- Dinozorların çok uzun zaman önce nesli tükendi.
- Dinozorların çok uzun zaman önce nesilleri tükendi.
O, borcunu ödemedi ve gözden kayboldu.
Onun oğlu yedi yıl önce kayboldu.
Sevgili küçük kedim bir hafta önce kayboldu.
Çocuk, o çıkıyor, zaten gözden kayboldu.
Fırtına, kayıp çocuğu aramamızı engelledi.
Paha biçilmez mücevherler müzeden kayboldu.
Kayıp olan çocuk giysileri ile tespit edildi.
Eskiden bir kedimiz vardı, ancak bir gün kayboldu.
Tom ve Mary gittiler.
- Para bitti.
- Para gitti.
O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.
Tom kalabalığın içinde kayboldu.
Bir anda ortadan yok oldu.
Arkadaşım sisteki bir gri katır gibi kayboldu.
Şu anda tamamen yok olmuş. Aramaya dağın diğer tarafında devam edelim.
Ağaç kesiminden dolayı orman yok oldu.
Fırtınadan dolayı kayıp çocuğu arayamadık.
O yine ayağa kalktığında kız ve keçi gözden kaybolmuştu.
Tom iz bırakmadan ortadan kayboldu.
Bu sorun sanki sihirle ortadan kayboldu.
Binlerce yıl önce yaşamış çoğu hayvanın şimdi nesli tükendi.
Kayıp olan çocuğun kimliği giydiği elbiselerle doğrulandı.
Her gün iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. "Bu, son gün mü? Onu göremeyecek miyim?" diyordum.
fakat tesadüf değil ise mısırlılar'a birşey oldu ve teknoloji ortadan kayboldu
Eve varıncaya kadar cüzdanımın kayıp olduğunu fark etmedim.
Günün birinde oğlan, iz bırakmadan ortadan kayboldu.
Eve geldiğimde, benim bavullardan birinin kaybolduğunu fark ettim.
Tom'un gittiğini biliyorum.
Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.
eğer o gemi gözden kayboldu fakat bir teleskopla bakarsak biz gemiyi yine aynı şekilde görebiliyoruz
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
Hepsi gitti.