Translation of "Bataille" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Bataille" in a sentence and their turkish translations:

La bataille."

, savaşa başlayalım" diyor .

- Ils ont perdu la bataille.
- Ils perdirent la bataille.

- Onlar savaşı kaybetti.
- Savaşı kaybettiler.

C'est la bataille royale.

"battle royale".

Nous gagnerons la bataille.

Biz savaşı kazanacağız.

- Ses cheveux étaient en bataille.
- Elle avait les cheveux en bataille.

- Onun saçı dağınıktı.
- Onun saçı taranmamıştı.

La bataille de Waterloo fut la dernière bataille de Napoléon Bonaparte.

Waterloo savaşı Napolyon Bonapart'ın son savaşıydı.

Mais, c'est une bataille psychologique.

ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.

Nous avons gagné la bataille.

Biz savaşı kazandık.

La bataille dura une semaine.

Savaş bir hafta sürdü.

- Il a été blessé pendant la bataille.
- Il a été blessé dans la bataille.

O, savaşta yaralandı.

Cela va être une bataille difficile,

Bu zor bir savaş olacak

Il a les cheveux en bataille.

Onun itaatsiz saçları var.

Les soldats engagèrent une féroce bataille.

Askerler tarafından şiddetli bir savaş yapıldı.

La politique est une bataille d'idées.

Politika bir fikirler savaşıdır.

Et trois semaines après la bataille de Stamford Bridge, ils ont combattu la bataille de Hastings

Stamford Bridge Muharebesi'nden üç hafta sonra , Fatih William'a karşı

Il a été blessé pendant la bataille.

- O, dövüşte yaralandı.
- O, kavgada yaralandı.

Ils moururent sur le champ de bataille.

- Onlar savaşta öldüler.
- Onlar çatışmada öldüler.
- Çatışmada öldüler.

Il bataille encore avec les croyances religieuses.

O hâlâ dini inançlarla boğuşuyor.

Mais très bientôt, la bataille deviendrait féroce.

Fakat çok yakında savaş şiddetlenecekti.

- Nous prîmes la ville après une courte bataille.
- Nous prîmes la ville à l'issue d'une courte bataille.

Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.

On dit qu'il a participé à la bataille.

Onun savaşa katıldığı söyleniyor.

Le navire n'était pas en ordre de bataille.

Gemi, savaş için hazır değildi.

Il fut massacré sur le champ de bataille.

Savaşta kıyım yapıldı.

La bataille d'Issos est une victoire retendissante pour Alexandre

Issus Muharebesi çarpıcı bir zaferdi Alexander için.

Beaucoup de soldats ont été blessés durant la bataille.

Savaşta çok sayıda asker yaralandı.

Cinquante chevaliers courageux étaient prêts pour la grande bataille.

Elli cesur şövalye, büyük savaş için hazırdılar.

Perdre une bataille ne signifie pas perdre la guerre !

Bir çatışmayı kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez.

C'est le lieu où la bataille a eu lieu.

Bu, savaşın olduğu yerdir.

La Bataille du bois Belleau a duré trois semaines.

Belleau Wood için yapılan savaş üç hafta sürdü.

Et empêcher ces abus fait partie de cette bataille épique.

Bu tacize son vermek de bu epik savaşın bir parçası.

Au lieu de mener cette bataille polarisante contre le nationalisme.

çok daha verimli sonuç alırdık.

Sous le commandement de Masséna à la bataille de Zurich.

savaşarak Fransa'nın en iyi tümen komutanlarından biri olduğunu kanıtladı .

La bataille de Stamford Bridge était bien sûr une catastrophe.

Stamford Bridge Muharebesi elbette bir felaketti.

C'est ici que, dit-on, la bataille historique s'est déroulée.

Bu, tarihi savaşın yer aldığı söylenildiği yer.

Beaucoup de soldats souffrirent de terribles blessures dans la bataille.

Birçok asker savaşta kötü yaralardan acı çekti.

Le champ de bataille était jonché de morts et de blessés.

Savaş alanı ölü ve yaralılarla doluydu.

Personne ne sait combien de gens sont morts dans cette bataille.

O savaşta kaç kişinin öldüğünü kimse bilmiyor.

Après une bataille, les pertes en vies humaines sont généralement lourdes.

Bir savaştan sonra kayıplar genellikle ağırdır.

Plusieurs des hommes du Pape n'étaient pas prêts pour la bataille.

Papanın adamlarından çoğu savaş için hazır değildi.

La bataille pour Québec fut le point tournant de la guerre.

Quebec için mücadele savaşta dönüm noktasıydı.

Victoires rapides sur les Autrichiens, qui ont abouti à la bataille d'Eggmühl.

Eggmühl Muharebesi ile sonuçlanan Avusturyalılara karşı bir dizi hızlı zafer.

Après une dernière bataille désespérée, Hrolf était mort, entouré de ses champions.

Umutsuz bir son duruştan sonra Hrolf, şampiyonları tarafından kuşatılmış olarak ölmüştü.

Après la bataille, les prisonniers de Jomsviking étaient alignés pour être exécutés.

Savaştan sonra, Jomsviking mahkumları idam için sıraya alındı.

Avant l'écrasement de l'armée de Charles XII à la Bataille de Poltava.

Daha sonra Poltava Savaşı'nda XII. Karl'ın ordusunu ezdi

C'est le Nord qui a vaincu lors de la Bataille de Shiloh.

Kuzeyliler Shiloh Savaşını kazandı.

Berthier doit également être blâmé pour la fin désastreuse de la bataille de

Savaşı'nın felaketle sonuçlanan sonunun da bir kısmını suçlamak zorundadır

La veille de la bataille d'Austerlitz, le tempérament vif de Lannes l'a emporté:

Austerlitz Savaşı'ndan bir gün önce, Lannes'ın çabuk öfkesi onu

Armée espagnole à la bataille de Tudela, envoyant l'ennemi fuir dans deux directions.

bir İspanyol ordusunu bozguna uğratarak düşmanı iki yöne kaçmaya gönderdi.

Un mois plus tard, à la bataille d'Aspern, Davout et le Troisième Corps

Bir ay sonra Aspern Muharebesi'nde Davout ve Üçüncü Kolordu

La bataille de Friedland fut une des victoires les plus décisives de Napoléon.

Friedland muharebesi Napolyon'un kariyerindeki en kati zaferlerinden birisidir

Il est possible de remporter chaque bataille mais de perdre néanmoins la guerre.

Her savaşı kazanmak mümkündür, ancak yine de savaşı kaybedersiniz.

Lorsque la bataille prit fin, il n'y avait pas un Texan de vivant.

Savaş sona erdiğinde, bir Teksaslı canlı bırakılmadı.

À travers ses paysages sauvages et ses villes surpeuplées, une bataille épique est menée.

Vahşi manzaraları ve kalabalık şehirlerinde epik bir savaş veriliyor.

La bataille de Bautzen et à une occasion manquée d'écraser l'armée de la coalition.

ve Koalisyon ordusunu ezme şansını kaçırmasına katkıda bulundu .

À la bataille d'Aboukir, l'infanterie de Lannes a travaillé avec la cavalerie de Murat

Aboukir Savaşı'nda Lannes'ın piyadeleri , Osmanlı ordusunu ezici bir yenilgiye uğratmak için

Après la bataille, Lannes était furieux que Soult, et non lui, ait été choisi

Savaştan sonra Lannes, İmparator tarafından övgü için Soult'un değil, Soult'un seçilmesi yüzünden çileden çıktı

Que Napoléon cherchait l'armée russe de Bennigsen, dans l'espoir de forcer une bataille décisive.

Lannes, ileri muhafızların komutanlığını sürdürdü .

Leur première bataille ensemble, contre l'armée espagnole du général Blake, se termina par une

General Blake'in İspanyol ordusuna karşı ilk savaşları , Alcañiz'de

À la bataille d'Iéna, Ney ignora ses ordres et chargea directement les lignes prussiennes,

Jena Muharebesi'nde Ney, emirlerini dikkate almadı ve Prusya hatlarında doğruca saldırıya uğradı

Garde et menant personnellement une charge à la baïonnette à la bataille de Montmirail.

Muhafızlara komuta etti ve kişisel olarak Montmirail Savaşı'nda süngü hücumuna liderlik etti.

La dernière bataille de la campagne a eu lieu à Toulouse - sanglante et inutile,

Seferin son savaşı Toulouse'da yapıldı - kanlı ve gereksiz bir savaş,

Napoléon présenta plus tard le drapeau qu'il avait agité lors de la bataille à Lannes,

Napolyon daha sonra savaşta salladığı bayrağı Lannes'a sundu ve

Lors de la brutale bataille hivernale d'Eylau, ses troupes tenaient le centre de la ligne.

Eylau'daki acımasız kış savaşında askerleri hattın merkezini tuttu.

Le premier jour de la bataille de Wagram, l'empereur a critiqué Davout pour sa lente attaque.

Wagram Savaşı'nın ilk gününde İmparator, Davout'u yavaş saldırısı nedeniyle eleştirdi.

Les manœuvres hivernales ont abouti à l'horrible bataille d'Eylau, que le corps de Ney n'a atteint

, Napolyon tarafından yeniden eleştirildi . Kış manevraları, Ney'in birliklerinin

Le problème avec la bataille de Stamford Bridge, c'est que Harald Hardrada et sa force d'invasion

Stamford Bridge muharebesi ile ilgili olan şey, Harald Hardrada ve onun işgal gücü

Sans se soucier du risque, Hardrada s'avança dans la bataille à la tête de ses hommes.

Riske aldırış etmeden, Hardrada adamlarının başında savaşa girdi.

La bataille de Stamford Bridge a eu des conséquences inattendues… ouvrant la voie à un autre

Stamford Köprüsü Muharebesi'nin istenmeyen sonuçları oldu… başka bir

Elle est entrée dans une bataille ouverte avec le Makhlouf , dirigé par Rami, le cousin de

ve o anda o Makhlouf ile açık savaşa girdiğini Beşar Esad'ın

On vous l'a déjà expliqué: une bataille, ça demande de la discipline et de la coordination.

Sana zaten açıklandı: Savaş, disiplin ve koordinasyon gerektirir.

Le corps de Ney a raté la bataille d'Austerlitz, mais était en action contre les Prussiens l'

. Ney'in birliği Austerlitz Savaşı'nı kaçırdı, ancak ertesi yıl

Lors de la gigantesque bataille de Leipzig, qui dura quatre jours, il commanda le secteur nord, tenant

Dört günlük devasa Leipzig Muharebesi'nde kuzey kesimine komuta

Le maréchal Ney était parmi les commandants de champ de bataille les plus inspirants de l'histoire: un

Mareşal Ney tarihteki en ilham verici savaş alanı komutanlarından biriydi: doğuştan bir

Les deux chefs choisirent de décider de la bataille par un duel chevaleresque et, au milieu des acclamations

2 lider, orduların arasında şövalyevari bir düello yapmaya karar verirler

En Suisse; et était avec Joubert en Italie, qui mourut dans ses bras à la bataille de Novi.

; ve İtalya'da Novi Savaşı'nda kollarında ölen Joubert ile birlikteydi.

Il n'a jamais eu l'occasion de faire ses preuves sur les champs de bataille décisifs de la guerre.

Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.

Se jetant dans une attaque, il perdit le contrôle de la bataille et fut sévèrement battu par l'

Kendini bir saldırıya atarak savaşın kontrolünü kaybetti ve Bernadotte'nin Kuzey Ordusu

Deux jours plus tard, à Waterloo, Napoléon laissa une grande partie de la gestion tactique de la bataille

İki gün sonra, Waterloo'da Napolyon, savaşın taktiksel idaresinin çoğunu

Mais il n'a pas réussi à suivre son avantage et a laissé la gestion tactique de la bataille

Ancak avantajını takip edemedi ve savaşın taktiksel idaresini başkalarına

Un mois plus tard, à la bataille de Lodi, le colonel Lannes traversa le fleuve pour la première fois,

Bir ay sonra Lodi Savaşı'nda Albay Lannes nehrin karşısına geçti

Alors qu'il se remettait de ses dernières blessures dans cette bataille, Lannes reçut de douloureuses nouvelles de chez lui:

Bu savaşta aldığı son yaralar iyileşirken Lannes, evinden acı bir haber aldı:

Peu de temps après leur retour en France, le général Desaix a été tué à la bataille de Marengo,

Fransa'ya döndükten kısa bir süre sonra, General Desaix, Davout'u yakın bir arkadaşı ve patronundan soyarak

À la veille de la bataille de Borodino, l'empereur a rejeté la demande de Davout de déborder les défenses

Borodino Savaşı'nın arifesinde İmparator, Davout'un Rus savunmasını alt etme

L'année suivante, le corps de Soult joua un rôle important lors de la bataille d'Iéna et dans la poursuite

Sonraki yıl, Soult'un birlikleri Jena Savaşı'nda ve onu takip

Le matin de la bataille, le roi agité se leva tôt et demanda à son poète Thormod de lui

Savaş sabahı huzursuz kral erkenden kalktı ve şair Thormod'dan

A la veille de la bataille d'Austerlitz, Davout fit défiler de force son corps à 70 milles en 2 jours,

Austerlitz Muharebesi arifesinde, Davout kolordusunu 2 günde 70 mil zorla yürüdü ve

Dans la bataille sanglante qui a suivi, le corps de Davout a mené l'attaque frontale sur les terrassements de Fléches.

Takip eden kanlı savaşta, Davout'un birlikleri, Fléches toprak işlerine önden saldırıyı yönetti.

L'attaque du quatrième corps fut le coup décisif de la bataille, bien que son succès soit dû en grande partie

Dördüncü Kolordu'nun saldırısı savaşın belirleyici darbesiydi, ancak başarısı

Et à la fin de la bataille, quand tout est fini, il se plaint de ne pas avoir été autorisé

Ve savaşın sonunda, her şey bittiğinde, kralına katılmasına

Dans la bataille qui a suivi, le cinquième corps de Lannes a tenu le flanc gauche contre les attaques de Bagration…

Sonraki savaşta, Lannes Beşinci Kolordusu, Bagration'ın saldırılarına karşı sol kanadı tuttu…

À la bataille d'Arcole, il a été blessé deux fois, mais lorsqu'il a entendu que les Français se retiraient, il a quitté

. Arcole Muharebesi'nde iki kez yaralandı, ancak Fransızların geri çekildiğini duyduğunda,

Des blessures et de la fièvre l'ont alors forcé à se remettre en convalescence à Varsovie, et à rater ainsi la bataille d'Eylau.

Yaralar ve ateş, onu Varşova'da iyileşmeye zorladı ve bu nedenle Eylau Savaşı'nı kaçırdı.