Translation of "Worrying" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Worrying" in a sentence and their turkish translations:

Stop worrying.

Endişelenmeyi bırak.

What's worrying you?

Seni ne endişelendiriyor?

Something's worrying Tom.

Bir şey Tom'u endişelendiriyor.

Quit worrying, OK?

Endişe etmekten vazgeç, tamam mı?

Something's worrying them.

Bir şey onları endişelendiriyor.

Something's worrying him.

Bir şey onu endişelendiriyor.

Something's worrying her.

Bir şey onu endişelendiriyor.

- What is worrying you, Tom?
- What's worrying you, Tom?

Seni ne endişelendiriyor, Tom?

It's a worrying matter.

Bu endişe verici bir problem.

Stop worrying about it.

Onun hakkında endişelenmeyi bırak.

Stop worrying about that.

Onun hakkında endişe etmeyi bırak.

You're worrying too much.

Sen çok endişe ediyorsun.

Stop worrying about me.

Benim hakkımda endişelenmeyi bırak.

Stop worrying so much.

Çok endişe etmekten vazgeç.

What's worrying you, Tom?

Seni ne endişelendiriyor, Tom?

This is extremely worrying.

Bu son derece endişe verici.

My parents began worrying.

Annem ve babam endişelenmeye başladılar.

That's what worrying me.

Beni endişelendiren bu.

That's what's worrying me.

Beni endişelendiren şey bu.

- What is the use of worrying?
- What's the use of worrying?

Endişelenmenin yararı ne?

She's worrying for your safety.

O, güvenliğin için endişe ediyor.

They are worrying about nothing.

Onlar hiçbir şey hakkında endişelenmiyorlar.

I've stopped worrying about it.

Onun hakkında endişelenmeyi bıraktım.

Is something else worrying you?

Başka bir şeyden mi endişeleniyorsun?

Just relax and quit worrying.

- Sadece sakinleş ve endişelenmekten vazgeç.
- Sadece sakinleşin ve endişelenmekten vazgeçin.

Leave the worrying to us.

Bizim için endişelenmeyi bırak.

Tell Tom to stop worrying.

Tom'a endişelenmemesini söyleyin.

Worrying isn't going to help.

- Endişelenmek yardım etmeyecek.
- Endişelenmenin faydası olmayacak.

OK, I'll stop worrying now.

Şimdi endişelenmeyi durduracağım.

Tom needs to quit worrying.

- Tom'un endişelenmeyi bırakması gerekiyor.
- Tom'un endişelenmeyi kesmesi lazım.

What was I worrying about?

Ben ne hakkında endişeleniyordum?

You have to stop worrying.

Endişelenmekten vazgeçmek zorundasın.

I have to stop worrying.

Endişelenmekten vazgeçmek zorundayım.

Tell them to stop worrying.

Onlara endişe etmekten vazgeçmelerini söyle.

Tell him to stop worrying.

Ona endişe etmekten vazgeçmesini söyle.

Tell her to stop worrying.

Ona endişe etmekten vazgeçmesini söyle.

I've been worrying about that.

Onun hakkında endişeleniyorum.

What are you worrying about?

Ne hakkında endişe ediyorsun?

I'm worrying about your success.

Başarın hakkında endişeleniyorum.

She's worrying about her exams.

O, sınavları hakkında endişe duyuyor.

Fadil started worrying about Layla.

Fadıl, Leyla hakkında endişelenmeye başladı.

I do a lot of worrying.

Bir sürü üzücü şey yaptım.

Something seems to be worrying you.

Bir şey sizi endişelendiriyor gibi görünüyor.

All of this is very worrying.

Bütün bunlar çok endişe verici.

Worrying is a waste of energy.

Endişe etmek enerji kaybıdır.

He's always worrying about his daughter.

- Kızı için hep endişelenir.
- Kızı hakkında her zaman endişeleniyor.

Tom told Mary to stop worrying.

Tom, Mary'ye endişelenmeyi kesmesini söyledi.

I can't stop worrying about Tom.

Tom için endişelenmekten vazgeçemiyorum.

Stop worrying and get some sleep.

Endişelenmeyi bırak ve biraz uyu.

Stop worrying, and get some sleep.

Endişelenmeyi durdurun ve biraz uyuyun.

You can stop worrying about Tom.

Tom hakkında endişe etmeyi durdurabilirsin.

You're spending too much time worrying.

Endişelenerek çok fazla zaman harcıyorsun.

You spend too much time worrying.

Endişe ederek çok fazla zaman harcıyorsun.

Worrying will do you no good.

Endişelenmek seni iyi yapmaz.

Worrying never does you any good.

Endişelenme seni daha iyi yapmaz.

Tom couldn't help worrying about Mary.

Tom Mary hakkında endişelenmekten kendini alamadı.

I can't help worrying about Tom.

- Tom hakkında endişelenmeden geçemeyeceğim.
- Tom hakkında endişelenmeden edemeyeceğim.

Stop worrying. Everything will be OK.

- Endişelenmeyi bırak. Her şey yoluna girecek.
- Kaygılanmayı bırak. Her şey iyi olacak.
- Tedirgin olmayı kes. Her şey iyi olacak.

Is really worrying about what's coming next.

gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.

It is no use worrying about it.

Onun hakkında endişelenmenin faydası yok.

I didn't want Tom worrying about me.

Tom'un benim hakkımda endişelenmesini istemedim.

Stop worrying about what happened to Tom.

Tom'a ne olduğu hakkında endişe etmekten vazgeç.

I just can't help worrying about you.

Sadece senin hakkında endişelenmemek elimde değil.

There's no point in worrying about that.

Onun hakkında endişe etmenin bir anlamı yok.

The frequency of earthquakes lately is worrying.

Son zamanlarda depremlerin sıklığı endişe verici.

You have to stop worrying so much.

Bu kadar çok endişe etmekten vazgeçmelisin.

Don't waste your time worrying about it.

Onun hakkında endişe ederek zamanını israf etme.

80 percent lost time worrying about what happened,

%80'i ne olduğu hakkında endişelenip vakit kaybetti

She could not help worrying about her son.

Oğlu hakkında endişelenmemek elinde değildi.

They seem to be worrying about nuclear weapons.

Nükleer silahlar hakkında endişeleniyor gibi görünüyorlar.

Recently, Tom has been worrying about his future.

Son günlerde Tom geleceği hakkında endişe ediyor.

How long have you been worrying about that?

Onun hakkında ne kadar süredir endişeleniyorsun?

I don't need my kids worrying about me.

Çocuklarımın benim hakkımda endişelenmesini istemiyorum.

If you stop worrying, you might enjoy yourself.

Endişelenmeyi durdurursan keyfine bakabilirsin.

There's no point in worrying about it now.

Şimdi onun hakkında endişelenmenin bir anlamı yok.

You should stop worrying about the minor stuff.

Küçük şeyler hakkında endişelenmeyi durdurman gerekir.

Do your duty without worrying about the consequences.

Sonuçları hakkında endişelenmeden görevinizi yapın.

- Don't worry about it!
- Don't worry.
- Stop worrying.

Endişelenme!

Tom spent the whole night worrying about Mary.

Tom, bütün geceyi Mary hakkında endişelenerek geçirdi.

For a while, some people have been worrying about

Uzun süredir kimi insanlar eyvah bilgisayarlar yönetimi ele alırsa

Tom spent all night worrying about what might happen.

Tom, bütün geceyi ne olabileceği konusunda endişelenerek geçirdi.

I want you to know we can stop worrying.

Endişelenmeyi durdurabileceğimizi bilmenizi istiyorum.

Stop worrying about that and focus on your work.

O konuda endişelenmeyi kes ve işine odaklan.

Tom should definitely start worrying about losing his job.

Tom'un kesinlikle işini kaybetme konusunda endişelenmeye başlaması gerekir.

Worrying is like paying a debt you don't owe.

Endişelenmek olmayan bir borcu ödemek gibidir.

Why don't you stop worrying and get some sleep?

Neden endişelenmeyi kesip biraz uyumuyorsun?

- That's what I'm worried about.
- That's what's worrying me.

Benim kaygılandıran bu.

I can't help worrying about what Tom might do.

Tom'un yapabileceği şeylere endişelenmemek elimde değil.

- We were worried about Tom.
- We were worrying about Tom.

Biz Tom hakkında endişeliydik.

This is probably the wrong thing to be worrying about.

Bu muhtemelen hakkında endişelenecek yanlış bir şey.

I stayed up most of the night worrying about Tom.

Tom hakkında endişe ederek gecenin çoğunda yatmadım.

The doctor says I need to quit worrying so much.

Doktor bu kadar çok endişe etmekten vazgeçmem gerektiğini söylüyor.

Tom spent the whole night worrying about what might happen.

Tom bütün geceyi ne olacağı hakkında endişelenerek geçirdi.

It's not such a big problem. You're worrying way too much.

O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

Why are you worrying about something that doesn't matter so much?

Çok önemli olmayan bir şey hakkında neden endişe ediyorsun?