Translation of "Wherever" in Turkish

Wherever you say.

Söylediğin her yerde.

Sit wherever you like.

İstediğin yere otur.

Wherever you say, Tom.

Her nerede söylersen, Tom.

Shop wherever you want.

İstediğiniz yerde alışveriş yapın.

Sit wherever you want.

- Nereye istersen otur.
- Nereye isterseniz oturun.

- Wherever you go, I will follow.
- Wherever you go, I'll follow.

Sen nereye gidersen git, izleyeceğim.

Wherever this alternative fuel exists,

Bu motivasyon nerede olursa olsun,

We'll meet wherever you want.

İstediğin yerde buluşuruz.

I'll go wherever you go.

Gittiğin her yere gideceğim.

- You can sit wherever you want.
- You can sit wherever you want to.

İstediğin yere oturabilirsin.

He was welcomed wherever he went.

Gittiği her yerde karşılandı.

I'll find friends wherever I go.

Gittiğim her yerde arkadaş bulacağım.

Wherever you live, there's the capital.

Nerede yaşarsan yaşa sermaye vardır.

We'll go wherever the action is.

Aksiyon nerede olursa olsun gideceğiz.

Tom follows Mary wherever she goes.

Nereye giderse gitsin, Tom Mary'yi izliyor.

Tom was welcome wherever he went.

Tom gittiği her yerde hoş karşılandı.

Wherever you go, you'll be welcomed.

Nereye giderseniz gidin, siz karşılanacaksınız.

You may go wherever you like.

İstediğin yere gidebilirsin.

Wherever we'll go, we'll go together.

Nereye gideceksek, birlikte gideceğiz.

Tom may go wherever he wants.

Tom istediği yere gidebilir.

He sits wherever he wants to.

O istediği yere oturur.

Tom can sit wherever he likes.

Tom istediği yerde oturabilir.

I can take a nap wherever.

Nerede olursa bir şekerleme yapabilirim.

He was welcome wherever he went.

Gittiği her yerde karşılandı.

I can go wherever you like.

Sevdiğin herhangi bir yere gidebilirim.

He gets lost wherever he goes.

O nereye giderse kaybolur.

Tom can go wherever he likes.

Tom hoşlandığı her yere gidebilir.

We can go wherever you like.

Nereye istersen gidebiliriz.

- Wherever he goes, he has bodyguards with him.
- Wherever she goes, she has bodyguards with her.

O, nereye giderse gitsin, yanında korumaları var.

Seems to me wherever we show up,

Bana öyle geliyor ki nerede boy gösteriyorsak

Wherever Mary goes, the sheep follows her.

Mary nereye giderse gitsin, koyunlar onu takip eder.

Fred followed my mother wherever she went.

Fred annemi gittiği her yerde takip etti.

Wherever you go, you'll find Japanese tourists.

Nereye giderseniz gidin, Japon turistleri bulursunuz.

I take my camera wherever I go.

Gittiğim her yere kameramı götürürüm.

The dog follows me wherever I go.

Her nereye gitsem köpek beni izler.

I want to go wherever you're going.

Gittiğin her yere gitmek istiyorum.

Wherever she goes, she is well liked.

Her nereye gitse, oldukça sevilir.

Energy will go wherever we direct it.

Enerji bizim yönlendirdiğimiz yere gidecek.

Come out, come out, wherever you are!

Dışarı çık, dışarı çık, neredeysen!

She follows her brother wherever he goes.

Erkek kardeşi her nereye gitse onu izler.

I want to go wherever you go.

Gittiğin her yere gitmek istiyorum.

His dog follows him wherever he goes.

Nereye giderse gitsin köpeği onu takip eder.

I can always sleep wherever I am.

Her zaman olduğum yerde uyuyabilirim.

We can find friends wherever we go.

Nereye gidersek gidelim arkadaş bulabiliriz.

My dog follows me wherever I go.

Nereye gitsem köpeğim beni izler.

Wherever you go, I will go too.

Her nereye gidersen ben de oraya gideceğim.

Wherever you live, there's the capital city.

Nerede yaşarsan yaşa başkent vardır.

To wherever the wind may take us.

- Kafa nereye, biz oraya.
- Rüzgar bizi nereye götürürse.

Wherever you go, I will follow you.

Nereye gidersen git, seni izleyeceğim.

The dog followed him wherever he went.

O her nereye gitse, köpek onu izledi.

He radiates happiness around wherever he goes.

O nereye giderse etrafında mutluluk yayar.

Wherever she goes, her child follows her.

O nereye giderse gitsin, çocuğu onu takip eder.

Tom may eat wherever he wants to.

Tom nerede isterse yiyebilir.

Wherever he is, we shall find him.

Nerede olursa olsun, onu bulacağız.

Tom may do that wherever he wants.

Tom bunu istediği her yerde yapabilir.

He may eat wherever he wants to.

Nerede istiyorsa yiyebilir.

She may eat wherever she wants to.

Canı nerede istiyorsa orada yiyebilir.

- Tom said I could sit wherever I liked.
- Tom said that I could sit wherever I liked.

Tom sevdiğim yerde oturabileceğimi söyledi.

His wife goes with him wherever he goes.

O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.

Wherever I may go, I will get lost.

Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.

You can go wherever you want to go.

Her nereye istersen gidebilirsin.

I'll go wherever you want me to go.

Nereye gitmemi istiyorsan gideceğim.

You have freedom to travel wherever you like.

İstediğiniz yere seyahat etme özgürlüğünüz var.

Wherever I go, I won't lose my passion.

Nereye gidersem gideyim, ben tutkumu kaybetmem.

Wherever he goes, he has bodyguards with him.

O nereye giderse gitsin yanında korumaları var.

His reputation goes with him wherever he goes.

O nereye giderse ünü onunla birlikte gider.

Tom wanted to go wherever Mary was going.

Tom Mary'nin gittiği her yere gitmek istedi.

I'll be wherever you need me to be.

Olmamı istediğin yerde olacağım.

Sami went with the queen wherever she went.

Sami, kraliçenin gittiği her yere gitti.

- You may go anywhere you like.
- You can go anywhere you want.
- You can go anywhere you like.
- You may go wherever you like.
- You can go wherever you want.
- You can go wherever you want to go.
- You can go wherever you want to.

İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.

And wherever I am, I'll be there for you,

Nerede olursam olayım, senin yanında olacağım.

You have the freedom to travel wherever you like.

İstediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz.

Wherever you may go, you can't succeed without perseverance.

Nereye gidersen git, azimli olmadan başaramazsın.

Put those flowers wherever we can see them well.

O çiçekleri onları iyice görebileceğimiz bir yere koy.

I walked around town wherever my feet led me.

Kasabada ayaklarımın beni götürdüğü yerde dolaştım.

I take my camera with me wherever I go.

Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.

Wherever you go, don't forget where you came from.

Nereye gidersen git, nereden geldiğini unutma.

Wherever he arrived, he was accepted as a friend.

O, nereye giderse gitsin bir arkadaş olarak kabul edildi.

Tom and Mary can do that wherever they want.

Tom ve Mary onu istedikleri yerde yapabilirler.

We have a right to live wherever we want to.

İstediğimiz yerde yaşama hakkımız var.

There are roads and freeways wherever you go in America.

Amerika'da nereye giderseniz gidin, yollar ve otoyollar vardır.

Tom always carries a camera with him wherever he goes.

Tom nereye giderse gitsin her zaman yanında bir kamera taşır.

As far as I care, you can go wherever you wish.

Umduğum kadarıyla istediğiniz yere gidebilirsiniz.

Wherever you go, you will find the same kind of people.

Nereye gidersen, aynı türde insanlar bulursun.

Put the box wherever you can find room for it, please.

Kutuyu nerede yer bulabilirsen koy lütfen.

- You may sit wherever you like.
- You can sit anywhere you like.

İstediğin yere oturabilirsin.

Wherever you go, you will meet people who are kind and generous.

Nereye giderseniz gidin, nazik ve cömert insanlarla karşılaşırsınız.

I think we should be able to go wherever we want to.

Sanırım istediğimiz yere gidebilmeliyiz.

- You can sit wherever you want.
- You can sit anywhere you want.

İstediğin yere oturabilirsin.

- You can go anywhere you want.
- You can go wherever you want.

İstediğin yere gidebilirsin.

We must do everything we can to fight oppression wherever it occurs.

- Şiddetle nerede olursa olsun savaşmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız.
- Nerede olursa olsun baskıyla mücadele etmek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız.

Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.

Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.

Wherever you may go, you will not find a better place than your home.

Nereye gidersen git evinden daha güzel bir yer bulamazsın.