Examples of using "Exists" in a sentence and their turkish translations:
Sonsuzluk vardır. Burada var...
- Allah vardır.
- Tanrı vardır.
Berberice hâlâ yaşıyor.
günümüzde hala vardır
Günümüzde yine hala vardır
Gerçekten Tanrı vardır.
Kölelik hâlâ var.
Noel Baba vardır.
Tanrı vardır.
Aşkın var olduğuna inanıyorum.
Böyle bir kişi mevcut değildir.
Bu cümle zaten var.
Tanrı'nın var olduğuna inanmıyorum.
Allah'ın var olduğuna inanıyor musun?
Neyse ki, böyle bir şey var:
Bu motivasyon nerede olursa olsun,
Esperanto 'Esperantist'lere rağmen var oluyor.
Irkçılık televizyonda bile var.
Noel Baba'nın var olduğunu düşünüyor musun?
Tom bir Tanrı'nın olduğunu iddia ediyor.
- Düşünüyorum, öyleyse Tanrı var.
- Bence bu nedenle Tanrı var.
İnsanlar tanrının var olduğuna inanırlar.
- O sorun bugün hala var.
- O problem bugün hala var.
Görünüşe göre artık yok.
- Tehlike artık mevcut değil.
- Tehdit artık mevcut değil.
Tom, Avustralya'nın var olduğuna inanmıyor.
Her şey karşıtıyla vardır.
Şirketlerin var olmasının sebebi de bu.
Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.
Şimdi tek bir seçenek mevcuttur.
- Şimdi tek bir olasılık vardır.
- Şimdi yalnızca bir olasılık vardır.
O isimde kimse yok.
Tom, diğer gezegenlerde yaşamın var olduğuna inanmaktadır.
Diğer gezegenlerde yaşam olup olmadığını merak ediyorum.
Var olduğuna dair çok açık kanıtlarımız var.
Böyle saçma bir batıl inanç artık yok.
Onların geleneksel yaşam tarzı artık yok.
O, günde 3000 yenle yaşar.
Sonuç önemsiz görünebilir: Esperanto vardır.
Tanrı'nın var olduğuna dair kanıtın var mı?
- Tektanrıcılar için, sadece tek bir Tanrı vardır.
- Monoteistler için, sadece tek bir Tanrı vardır.
- Monoteistler için, yalnızca tek bir tanrı vardır.
Tanrı var ama şifreyi unutmuş.
Şirketler yalnızca kârı en maksimize etmek ve hissedarları zengin etmek için var.
Görsel gerçekten de sadece zihninizde.
Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.
Tom tek ve sadece tek bir tanrı olduğunu iddia eder.
Sadece kağıt üzerinde var olan bir evliliktir.
Bizler şimdi de bu virüs var diye korkarken
İki teori arasında çok büyük bir fark vardır.
Çoğu insan Lojban dilinin var olduğunu bilmez.
Böyle bir virüsün var olduğuna hiçbir kanıtımız yok.
Sadece var olan bir şey keşfedilebilir ve açıklanabilir.
Allah'ın var olduğuna inanmıyorum.
Bildiğiniz bu tavsiyeler şu şekilde sıralanıyor:
yani kısacası doğanın kendisinde bu virüs zaten mevcut
Büyük Sahra'nın güneyindeki birçok Afrika ülkesinde yoksulluk var.
Aslında, bu sektör hiç bitmeyen soğuk savaşını yaşıyor.
Tüketiciden daha düşük olan bir seviyenin var olup olmadığını merak ediyorum.
Bizim gerçek umudumuz diğer dünyalarda hayat olduğudur.
Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
Birkaç kişi onun varlığını bilir.
Ayrıca, bunun varolduğunu biliyorsun zira kahramanı beyaza,
Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu
Bir sorunla ilgilenmeye doğru ilk adım onun var olduğunu kabul etmektir.
Soğuk algınlığı için tedavi yoktur ama belirtiler tedavi edilebilir.
Evren sadece hayattan dolayı vardır ve yaşayan her şey kendini besler.
Özgürlüğün var olup olmayacağı filozoflar tarafından uzun süre tartışılmıştır.
Argleton yalnızca Google haritaları üzerinde var olan Batı Lancashire, İngiltere'de bir kasabadır.
Bazı insanlar; her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve her yerde olan bir tanrının var olduğuna inanıyorlar.
Bazı Batılılar ruhlarının var olduğuna ve sonsuz yaşama sahip olduklarına artık inanmıyorlar.
O var, ama bu tabudur ve kimse bahsetmek istemez, çünkü ona bir isim vermeye gerek yoktur.
Yer çekimi herhangi iki kütle, herhangi iki organ ya da herhangi iki parçacık arasında olan bir çekim kuvvetidir.
Bu günlerde orada Çekicilik Kanunu hakkında birçok konuşma var ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.
Apotik veya “gece yarısı” bölgesi 1.000 metrenin altındaki derinliklerde bulunur. Güneş ışığı bu derinliklere nüfuz etmez ve bölge karanlıkta kalır.
Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.