Examples of using "Uncertain" in a sentence and their turkish translations:
Tom belirsizdir.
Ben hâlâ kuşkuluyum.
bilinmeyen bir bölgeye götürdü.
Tom'un geleceği belirsiz kalmaya devam ediyor.
Tom hâlâ güvenilmez.
Onun gelip gelmeyeceği belirsiz.
O değişken bir tutum takındı.
Gelecek çok belirsizdir.
O, geleceği hakkında belirsizdir.
Tom'un nasıl tepki göstereceği belirsizdi.
Tom'un ne bekleyeceği belirsizdi.
- Tom kararsız görünüyor.
- Tom emin değil gibi görünüyor.
- Tom kararsız duruyor.
Sen belirsiz gibi görünüyordun.
Tom emin değil gibi görünüyordu.
Tom ne yapması gerektiği konusunda kararsız.
Günün ne getirebileceği kesin değil.
o somut T-bone pirzolayı yemeyi tercih edebilirsin.
Kısa süre zarfında gelecek belirsiz kaldı.
Onun onunla evlenip evlenmeyeceği kesin değildi.
Ben onun daha sonra ne zaman geleceğini bilmiyorum.
Tom hâlâ güvenilmez.
Tesla belirsiz ve çünkü Tesla da birçok rekabet avantajı var.
Yılın bu zamanında hava değişkendir.
Onun aynı fikirde olup olmadığı kesin değil.
İlacın işe yarayıp yaramayacağı belirsizdir.
Mektubun şimdiye kadar gelip gelmediği belli değil.
Tom Mary'ye söyleyip söylememesi gerektiğinden emin değildi.
Hannibal sonucu belirsiz muharebeye katılmayarak akıllılığını gösteriyor.
Tom üniversiteye gidip gitmemesi konusunda hâlâ emin değil.
Hava kötü, sis arttı, yere inebilip inemeyeceğimiz belirsiz.
Tom bana ne yapması gerektiğinden emin olmadığını söyledi.
Bu iş için doğru kişi olduğumdan emin değilim.
O bana hiçbir belirsizliğe yer bırakmaksızın geri dönmeyeceğini söyledi.
Tom'la konuşmaya başladık ve ona hiçbir belirsizliğe yer bırakmaksızın nasıl davranacağını söyledik.
Bu belirsiz zamanlarda yaşamada, esnek olmak ve geleneksel değerlere esir olmamak gerekmektedir.
Binlerce yıl öncesine dayanan eski literatürde referanslar bulunmasına rağmen 'Yedi Deniz' ifadesinin kesin kökeni belirsizdir.