Examples of using "Swiss" in a sentence and their turkish translations:
O İsviçrelidir.
- Ben İsviçreli değilim.
- İsviçreli değilim.
O İsviçre doğumludur.
Tom İsviçre peynirini sever.
Arkadaşım İsviçreli.
İsviçre bankaları çok gizli.
İsviçreliler İsveçli değillerdir.
İsviçre Frangı hızla yükseliyor.
İsviçre peyniri yapabilir misin?
Tom'un İsviçre banka hesabı var.
Papayı İsviçreli Muhafızlar korur.
Birlikte İsviçre Almancası konuşalım mı?
İsviçre çikolatası ağzınızda gerçekten erir.
Senin İsviçre saatin ne kadar?
İsviçre klavyesi scharfes s içermez.
Tom bir dilim İsviçre peyniri yedi.
Ben Liechtensteinlı değilim ancak İsviçreliyim.
Birden fazla türde İsviçre peyniri vardır.
Çoğu İsviçre vatandaşı iki ya da üç dil konuşur.
İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.
Şu anda muhteşem İsviçre Alpleri'nin üzerinde uçuyorum!
Şu anda İsviçre Alpleri'nin üzerinde uçuyorum.
ß harfi İsviçre klavyesinde yok.
- İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilir.
- İsviçrelilerin çoğunluğu üç ya da dört dil konuşabilmektedir.
Pazı, vitaminler, mineraller, protein ve diyet lifi açısından zengindir.
Elbifilharmonie, İsviçre firması Herzog & de Meuron tarafından tasarlandı.
Dünyadaki hiçbir yer İsviçre Alpleri kadar güzel değil.
İsviçreli bir subay ve askeri teorisyen olan Albay Henri Jomini ona eşlik etti.
İsviçre Konfederasyonu, Savoie Dükalığı, Polonya ve Moldova'dan şövalyeler de katıldı.
İsviçre savaşta tarafsızdı.
Onun bir İsviçre banka hesabında gizlenmiş çok fazla parası olduğu söyleniyor.
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.