Translation of "Surely" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Surely" in a sentence and their turkish translations:

Surely that's unnecessary.

Kesinlikle bu gereksiz.

That's surely a misunderstanding.

O kesinlikle bir yanlış anlaşılma.

Surely he left already.

Şüphesiz o zaten gitti.

Tom would surely agree.

Tom kesinlikle kabul ederdi.

Surely you must go?

Kesinlikle gitmek zorunda mısın?

It'll surely rain today.

Bugün kesinlikle yağmur yağacak.

Surely you told somebody.

Muhakkak birine söyledin.

Times have surely changed.

Zaman kesinlikle değişti.

Tom will surely win.

Tom kesinlikle kazanacak.

Surely you don't believe that.

Elbette ona inanmıyorsun.

Surely you can see that.

Şüphesiz onu görebilirsin.

I will surely miss them.

Onları kesinlikle özleyeceğim.

We can surely do better.

Biz kesinlikle daha iyisini yapabiliriz.

Surely Tom can be trusted.

Kesinlikle Tom'a güvenilir.

Surely there was some mistake.

Mutlaka bir yanlışlık vardı.

Surely he'll phone me tonight.

Kesinlikle o bu gece beni arayacak.

Surely, you can't mean that.

- Elbette, onu kastedemezsiniz.
- Elbette, onu yapamazsınız.

Surely you can't be serious.

Elbette ciddi olamazsın.

surely the rest of us could.

yapabilir diye düşündüm.

Your effort will surely bear fruit.

- Çabanız mutlaka sonuç verecek.
- Çabanız mutlaka meyvesini verecek.

Surely Tom is aware of that.

Şüphesiz Tom bunun farkında.

Surely he is a sharp boy.

Kesinlikle o zeki bir çocuk.

Surely the weather will become fine.

Şüphesiz havalar düzelecektir.

Surely you know what to do?

Kesinlikle ne yapacağını biliyor musun?

The second will surely be better.

İkincisi kesinlikle daha iyi olacak.

- Surely there was something we could've done.
- Surely there was something we could have done.

Kesinlikle yapabileceğimiz bir şey vardı.

And people start laughing slowly but surely.

insalar yavaş yavaş ama içten şekilde gülmeye başladı.

Phrases are surely more interesting than sentences.

Sözcük grupları kesinlikle cümlelerden çok daha ilgi çekicidir.

The next time will be surely better.

Bir dahaki sefere kesinlikle daha iyi olacak.

I surely hope you can help us.

Ben kesinlikle senin bize yardımcı olabileceğini umuyorum.

I'll surely have nightmares after this movie.

Bu filmden sonra kesinlikle kabuslar göreceğim.

Tom will surely be happy this morning.

Tom kesinlikle bu sabah mutlu olacaktır.

Surely no one will look for this sentence.

Kesinlikle kimse bu cümleyi aramayacak.

Surely we can get in touch with Tom.

Şüphesiz Tom'la irtibata geçebiliriz.

Esperanto is surely an enormous waste of time!

Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!

God is not dead, He is surely alive.

Tanrı ölü değildir, o gerçekten hayatta.

Surely someone will come today and help us.

Kesinlikle bugün biri gelecek ve bize yardım edecek.

Tom surely thought it was a good idea.

Tom kesinlikle bunun iyi bir fikir olduğunu düşündü.

If you don't drink anything, you'll surely die.

Eğer bir şey içmezsen kesinlikle ölürsün.

Surely you don't really believe that, do you?

Elbette ona inanmıyorsun, değil mi?

Surely, the security cameras must've picked something up.

Güvenlik kameralarına mutlaka bir şeyler takılmıştır.

Surely, there is some way we can fix this.

Şüphesiz, bunu düzeltebileceğimiz bir yol var.

- Tom would probably have approved.
- Tom would surely agree.

Tom muhtemelen onaylardı.

Slowly but surely English is losing importance in Europe.

İngilizce yavaşça ama emin adımlarla Avrupa'da önemini yitiriyor.

As surely businesses would prefer to pay a cheaper workforce.

yalnız şirketler tabii ki daha ucuz iş gücünü tercih eder.

After sleeping, Tom will surely be in a better mood.

Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.

He is constantly staring at you. He surely loves you.

O sürekli sana bakıyor. O kesinlikle seni seviyor.

If I'm living in Madrid now, there's surely a reason!

Eğer şu anda Madrid'te yaşıyorsam kesinlikle bir nedeni var!

"Am I a coward or a tactician?" "Tactician." "Tactician, surely."

"Ben bir korkak mıyım yoksa taktisyen miyim?" "Taktisyen." "Elbette taktisyen."

We'll surely avoid scurvy if we all eat an orange.

Hepimiz bir portakal yersek kesinlikle iskorbütten kaçınırız.

The day will surely come when your dream will come true.

Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.

- Tom will surely win.
- Tom is going to win for sure.

Tom kesinlikle kazanacak.

You're surely going to forget it before we get to the house.

Biz eve varmadan önce sen kesinlikle bunu unutacaksın.

If your mother only knew, her heart would surely break in two.

Eğer annen sadece bilseydi, onun kalbi kesinlikle ikiye ayrılırdı.

I mean, surely you can't make ends meet with a pharmacy, right?

Yani bir eczaneyle döndürmüyorsunuz herhalde hayatınızı, değil mi?

You are young and healthy and you will surely live a long life.

Siz gençsiniz ve sağlıklısınız ve mutlaka uzun bir hayat yaşayacaksınız.

If I ever turn into an alcoholic, I'll surely go on vacation to Antalya.

Eğer bir gün alkolik olursam, kesinlikle tatile Antalya'ya gideceğim.

Surely the most honorable of you with Allah is the most righteous of you.

Elbette Allah katında en üstün olanınız en dürüst olanınızdır.

If we were to rest a little, we would feel surely feel much more refreshed.

Biraz dinlenirsek kesinlikle çok fazla ferahlamış hissederiz.

You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.

Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.

God's not dead, He's surely alive. He's living on the inside, roaring like a lion.

Tanrı ölmedi, o kesinlikle hayatta. Aslan gibi kükreyerek içeride yaşıyor.

Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.

Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.

This phrase is as beautiful as it is true. I will surely never forget it.

Bu ifade güzel olduğu kadar doğrudur. Onu kesinlikle unutmayacağım.

- I don't doubt but that he will come.
- He is sure to come.
- I think he is surely coming.

Ben onun kesinlikle geliyor olduğunu düşünüyorum.

If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.

Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.

- Tom is certain to do that.
- Tom will definitely do that.
- Tom is sure to do that.
- Tom will surely do that.

Tom'un onu yapacağı kesin.

- Tom is definitely going to do that.
- Tom will definitely do that sometime.
- Tom will surely do that.
- Tom is certainly going to do that.

Tom kesinlikle bunu yapacak.

- Tom is definitely going to win.
- Tom will definitely win.
- Tom will certainly win.
- Tom will surely win.
- Tom is going to win for sure.

Tom kesinlikle kazanacak.

- This phrase is as beautiful as it is true. I will surely never forget it.
- This phrase is both true and beautiful. I will certainly never forget it.

Bu ifade hem gerçek hem de güzel. Onu kesinlikle unutmayacağım.

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.

Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.