Translation of "Sounded" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Sounded" in a sentence and their turkish translations:

That sounded familiar.

Tanıdık geliyor.

The buzzer sounded.

Zil çaldı.

Tom sounded surprised.

Tom şaşırmış görünüyordu.

It sounded easy.

Kolay görünüyordu.

She sounded disappointed.

Hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

He sounded disappointed.

O hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom sounded angry.

Tom öfkeli görünüyordu.

Tom sounded happy.

Tom mutlu görünüyordu.

Tom sounded upset.

Tom üzgün görünüyordu.

She sounded mad.

O deli görünüyordu.

Tom sounded disappointed.

Tom hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom sounded mad.

Tom kızgın görünüyordu.

The alarm sounded.

Alarm çaldı.

Tom sounded concerned.

Tom ilgili görünüyordu.

Tom sounded worried.

Tom endişeli görünüyordu.

That sounded good.

O iyi görünüyordu.

That sounded weird.

O garip görünüyordu.

You sounded serious.

Ciddi görünüyordun.

Tom sounded exhausted.

Tom çok yorgun görünüyordu.

She sounded desperate.

O umutsuz görünüyordu.

He sounded irritated.

O asabi görünüyordu.

She sounded irritated.

O sinirli görünüyordu.

Tom sounded irritated.

Tom sinirli görünüyordu.

You sounded surprised.

Şaşırmış görünüyordun.

Fadil sounded remorseful.

Fadıl pişmanlık duyuyordu.

Tom sounded sleepy.

Tom uykulu görünüyordu.

Sami sounded distraught.

Sami kulağa çok sinirli gibi geliyordu.

Sami sounded lethargic.

- Sami uyuşuk gibi geliyordu.
- Sami aşırı halsiz gibi görünüyordu.

Sami sounded upset.

Sami sinirlenmiş görünüyordu.

- Tom sounded worried.
- Tom sounds worried.
- Tom sounded concerned.

Tom üzgün görünüyor.

- I thought that sounded good.
- I thought sounded good.

Bunun iyi göründüğünü düşündüm.

The fire alarm sounded.

Yangın alarmı çaldı.

Tom sounded slightly panicked.

Tom biraz paniklemiş görünüyordu.

Tom sounded slightly jealous.

Tom çok az kıskanç görünüyordu.

Tom sounded genuinely concerned.

Tom'un sesi gerçekten endişeliydi.

Tom sounded very positive.

Tom çok olumlu görünüyordu.

That sounded like Tom.

O, Tom'a benziyordu.

Tom sounded pretty desperate.

Tom oldukça umutsuz görünüyordu.

Tom sounded really upset.

Tom gerçekten üzgün görünüyordu.

She sounded slightly jealous.

O biraz kıskanç görünüyordu.

He sounded slightly jealous.

O biraz kıskanç görünüyordu?

Tom's explanation sounded convincing.

Tom'un açıklaması inandırıcı geldi.

Tom's story sounded credible.

Tom'un hikayesi kulağa inanılır gibi geliyordu.

The story sounded familiar.

Hikaye kulağa aşina geliyordu.

It sounded like fun.

- O eğlence gibi görünüyordu.
- O eğlenceli gibi görünüyordu.

Tom sounded very confident.

Tom çok emin görünüyordu.

Sami sounded the alarm.

Sami alarmı çaldı.

- I thought Tom sounded upset.
- I thought that Tom sounded upset.

Tom'un üzgün göründüğünü düşündüm.

- I thought Tom sounded happy.
- I thought that Tom sounded happy.

Tom'un mutlu göründüğünü düşündüm.

- I thought Tom sounded angry.
- I thought that Tom sounded angry.

Tom'un kızgın göründüğünü düşündüm.

- Tom said I sounded upset.
- Tom said that I sounded upset.

Tom üzgün göründüğümü söyledi.

- Tom said I sounded happy.
- Tom said that I sounded happy.

Tom mutlu göründüğümü söyledi.

- Tom said I sounded angry.
- Tom said that I sounded angry.

Tom kızgın göründüğümü söyledi.

- Tom said I sounded worried.
- Tom said that I sounded worried.

Tom endişeli konuştuğumu söyledi.

- Tom said I sounded nervous.
- Tom said that I sounded nervous.

Tom sinirli göründüğümü söyledi.

His piano playing sounded fantastic.

Onun piyano çalışı şahane görünüyordu.

That sounded like a gunshot.

O bir silah atışına benziyordu.

You sounded just like Tom.

Tam Tom'a benziyordun.

She sounded a little disappointed.

O biraz hayal kırıklığına uğramış gibi geliyordu.

He sounded a little disappointed.

O biraz hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu.

Tom's translation sounded rather stilted.

Tom'un çevirisi oldukça tumturaklı görünüyordu.

That sounded a little desperate.

Bu biraz umutsuz görünüyordu.

That sounded like an explosion.

O bir patlama gibi ses çıkardı.

You sounded just like him.

Tam ona benziyordun.

The whole thing sounded suspicious.

Her şey kulağa şüpheli geliyordu.

Tom sounded a little angry.

Tom biraz kızgın görünüyordu.

At first, he sounded very sincere.

İlk başta, o çok içten görünüyordu.

We heard what sounded like gunshots.

Silah sesine benzer bir şeyler duyduk.

It sounded like a dream job.

Hayali bir iş gibi görünüyordu.

- Tom looked tired.
- Tom sounded tired.

Tom yorgun görünüyordu.

He knew how ridiculous he sounded.

O, onun ne kadar gülünç göründüğünü biliyordu.

Tom and Mary both sounded disappointed.

Tom ve Mary her ikisi de hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom sounded like he was upset.

Tom üzgün gibi görünüyordu.

Tom sounded like he meant it.

Tom bunu kastetmiş gibi görünüyordu.

That almost sounded like Tom's voice.

O neredeyse Tom'un sesine benziyordu.

- She sounded desperate.
- It looked hopeless.

O umutsuz görünüyordu.

- Sami seemed upset.
- Sami sounded upset.

Sami altüst olmuş görünüyordu.

I told Tom it sounded plausible.

Tom'a bunun akla yatkın geldiğini söyledim.

This case sounded alarm bells for me,

Bu durumda benim için alarm çanları çaldı,

I sounded him out about his views.

Onun görüşleri hakkında onun ağzını aradım.

It sounded too good to be true.

Bu gerçek olamayacak kadar güzel geliyordu.

Tom sounded as excited as Mary did.

Tom Mary'nin göründüğü kadar heyecanlı görünüyordu.

It sounded like there was a problem.

- Bir sorun vardı gibi geliyordu.
- Bir sorun var gibi görünüyordu.

Tom sounded like he didn't believe you.

Tom sana inanmadı gibi görünüyordu.

He sounded very tired on the phone.

Onun sesi telefonda çok yorgun geliyordu.

Tom sounded a little cranky this afternoon.

Tom bu öğleden sonra biraz tuhaf görünüyordu.

Tom sounded like he had a cold.

Tom soğuk almış gibi görünüyordu.

What Tom suggested sounded ridiculous to me.

Tom'un bana önerdiği şey bana çok saçma göründü.

You know you sounded a little bit mechanical.

biraz mekanik ses verdiğini biliyorsun.

The teacher sounded like he was my father.

Öğretmen babam gibi görünüyordu.

They made two albums that sounded the same.

Onlar aynı gibi görünen iki albüm yaptı.

I just heard what sounded like an explosion.

Az önce bir patlama gibi ses veren şeyi duydum.

I thought it sounded like a good idea.

Bunun iyi bir fikir gibi göründüğünü sandım.

For a moment there, you sounded just like Tom.

Orada bir an için Tom gibi konuştun.

It sounded like you had a problem here yesterday.

Dün burada bir sorununuz varmış gibi geldi.

- Tom read the French translation and thought it sounded OK.
- Tom read the French translation and thought that it sounded OK.

Tom Fransızca çeviriyi okudu ve onun doğru göründüğünü düşündü.

The piano was out of tune; it sounded very bad.

Piyano akortsuzdu; çok kötü ses veriyordu.

They sounded the alarm when they saw the enemy approaching.

Onlar düşmanın yaklaştığını görünce alarm çaldılar.

That guitar never sounded so good when I played it.

Bu gitar onu çaldığımda hiç bu kadar iyi ses çıkarmadı.