Translation of "Upset" in Turkish

- Tom's upset.
- Tom is upset.

Tom üzgün.

- You look upset.
- You seem upset.

Üzgün görünüyorsun.

- Sami seemed upset.
- Sami sounded upset.

Sami altüst olmuş görünüyordu.

We're upset.

Biz üzgünüz.

You're upset.

Sen üzgünsün.

I'm upset.

Ben üzgünüm.

They're upset.

Onlar üzgün.

- Tom didn't get upset.
- Tom isn't upset.

Tom üzülmedi.

- Tom was obviously upset.
- Tom was visibly upset.
- Tom was clearly upset.

Tom besbelli üzgündü.

- Tom became very upset.
- Tom got very upset.
- Tom got quite upset.

Tom çok üzüldü.

- Tom was quite upset.
- Tom was pretty upset.

Tom oldukça üzgündü.

- Tom sounds really upset.
- Tom really sounds upset.

Tom gerçekten üzgün görünüyor.

- Tom was very upset.
- Tom was so upset.

Tom çok üzgündü.

- Tom is clearly upset.
- Tom is obviously upset.

Tom açıkça üzgün.

- Tom still seems upset.
- Tom still looks upset.

Tom hâlâ üzgün görünüyor.

- Tom may be upset.
- Tom might be upset.

Tom üzgün olabilir.

You're obviously upset.

Sen açıkça üzgünsün.

She's very upset.

O çok üzgün.

Don't upset mommy.

Anneni sinirlendirme.

Don't be upset.

Üzülme.

Tom looked upset.

Tom üzgün görünüyordu.

Tom sounded upset.

Tom üzgün görünüyordu.

I'm very upset.

Çok üzgünüm.

I've upset you.

Seni üzdüm.

You've upset Tom.

Tom'u allak bullak ettin.

I'm still upset.

Hâlâ üzgünüm.

I was upset.

Üzgündüm.

Don't get upset!

Üzülme!

Tom seemed upset.

Tom üzgün görünüyordu.

They seem upset.

Onlar üzgün görünüyorlar.

We were upset.

Biz üzgündük.

No one's upset.

Hiç kimse üzgün değil.

Everyone is upset.

Herkes üzgün.

You're just upset.

Siz sadece üzgünsünüz.

You're very upset.

Çok üzgünsün.

Tom became upset.

Tom üzgün oldu.

We've upset Tom.

- Tom'u üzdük.
- Biz Tom'u üzdük.

I got upset.

Öfkelendim.

I'm not upset.

Üzgün değilim.

I'm really upset.

Gerçekten üzgünüm.

You sound upset.

Üzgün görünüyorsun.

Tom was upset.

Tom üzgündü.

She is upset.

O üzgündür.

Everyone was upset.

Herkes üzgündü.

Tom sounds upset.

Tom üzgün görünüyor.

Residents were upset.

- Orada oturanlar üzgündü.
- Çevre sakinleri endişeliydi.
- Sakinler endişeliydi.

I'm pretty upset.

Oldukça üzgünüm.

Tom got upset.

Tom üzüldü.

Tom wasn't upset.

Tom üzgün değildi.

Tom isn't upset.

Tom üzgün değil.

Sami sounded upset.

Sami sinirlenmiş görünüyordu.

Jane was upset.

Jane üzgündü.

- I know you're upset.
- I know that you're upset.

Üzgün olduğunu biliyorum.

- Tom seemed kind of upset.
- Tom looked slightly upset.

Tom biraz üzgün görünüyordu.

- You seemed sad.
- You seemed upset.
- You looked upset.

Üzgün görünüyordun.

- Tom looks a little upset.
- Tom looks somewhat upset.

Tom biraz üzgün görünüyor.

- Tom should be upset.
- Tom has to be upset.

Tom üzgün olmalı.

- Tom looks irritated.
- Tom looks upset.
- Tom seemed upset.

Tom üzgün görünüyor.

- I know that Tom's upset.
- I know Tom's upset.

Tom'un üzgün olduğunu biliyorum.

- Why's Tom so upset?
- Why is Tom so upset?

Tom neden bu kadar üzgün?

- Tom must be upset.
- Tom has to be upset.

Tom üzgün olmalı.

- Tom should've been upset.
- Tom should have been upset.

Tom üzgün olmalıydı.

- Tom said he's upset.
- Tom said that he's upset.

Tom üzüntülü olduğunu söyledi.

- Tom said that Mary wasn't upset.
- Tom said Mary wasn't upset.
- Tom said Mary isn't upset.

Tom, Mary'nin üzülmediğini söyledi.

- Tom said Mary wasn't upset.
- Tom said Mary isn't upset.
- Tom said that Mary isn't upset.

Tom Mary'nin üzgün olmadığını söyledi.

- You're not upset, are you?
- You aren't upset, are you?

Üzgün değilsin, değil mi?

- Tom appears to be quite upset.
- Tom looks pretty upset.

Tom oldukça üzgün görünüyor.

- Tom will be upset.
- Tom is going to be upset.

Tom üzgün olacak.

- You seem to be upset.
- You look like you're upset.

Üzgün gibi görünüyorsun.

The news upset me.

Haber beni üzdü.

Did Tom seem upset?

Tom üzgün görünüyor muydu?

Tom seems quite upset.

Tom çok üzgün görünüyor.

My stomach is upset.

Midem berbat.

She's upset right now.

O şimdi üzgün.

Many people are upset.

Birçok kişi üzgün.

Why are you upset?

Niçin üzgünsün?

You've upset my life.

Hayatımı altüst ettin.

You sure sound upset.

Kesinlikle üzgün görünüyorsun.

Does it upset you?

O seni üzüyor mu?

Does Tom look upset?

Tom üzgün görünüyor mu?

I would get upset.

Üzülecektim.

Tom looked truly upset.

Tom gerçekten üzgün görünüyordu.

Tom is still upset.

Tom hâlâ üzgün.

Please don't be upset.

Lütfen üzülmeyin.

Tom is definitely upset.

Tom kesinlikle üzgün.

Tom has been upset.

Tom üzgündü.

Tom still looks upset.

Tom hâlâ üzgün görünüyor.

Tom is very upset.

Tom çok üzgün.

I was really upset.

Ben gerçekten üzgündüm.

I was pretty upset.

Oldukça üzgündüm.

I was quite upset.

Oldukça üzgündüm.

I was very upset.

Çok üzgündüm.

Tom certainly seemed upset.

Tom kesinlikle üzgün görünüyordu.

Tom was extremely upset.

Tom son derece üzgündü.

They were pretty upset.

Onlar son derece üzgündü.

Why aren't you upset?

Neden üzgün değilsin?