Translation of "Somewhat" in Turkish

0.112 sec.

Examples of using "Somewhat" in a sentence and their turkish translations:

We're somewhat late.

Biz biraz geç kaldık.

I'm somewhat dizzy.

Biraz başım dönüyor.

Tom was somewhat doubtful.

Tom biraz şüpheliydi.

Mary is somewhat arrogant.

Mary biraz kibirli.

Tom seemed somewhat disappointed.

Tom biraz hayal kırıklığına uğramış görünüyordu.

Tom is somewhat pessimistic.

Tom biraz karamsardır.

This is somewhat personal.

Bu biraz kişisel.

Tom was somewhat cynical.

Tom biraz alaycıydı.

Tom is somewhat shy.

Tom biraz utangaç.

Consider yourself somewhat fortunate.

Kendini biraz şanslı say.

This is somewhat normal.

Bu biraz normal.

Tom looks somewhat annoyed.

Tom biraz kızgın görünüyor.

Tom looks somewhat angry.

Tom biraz kızgın görünüyor.

Tom looks somewhat unhappy.

- Tom biraz mutsuz görünüyor.
- Tom biraz mutsuz gözüküyor.

That looks somewhat dangerous.

O biraz tehlikeli görünüyor.

Tom looks somewhat irritated.

Tom biraz tedirgin görünüyor.

Tom looked somewhat disconcerted.

Tom biraz telaşlı görünüyordu.

Tom is somewhat concerned.

Tom biraz endişeliydi.

Aah, I'm somewhat angry!

Ah, biraz kızgınım!

Tom looked somewhat familiar.

- Tom biraz tanıdık geliyordu.
- Tom biraz tanıdık geldi.

I was somewhat dumbfounded.

Biraz şaşkına dönmüştüm.

Tom was somewhat excited.

Tom biraz heyecanlıydı.

Tom is somewhat cynical.

Tom biraz alaycıdır.

Tom looks somewhat upset.

Tom biraz üzgün görünüyor.

Sami was somewhat curious.

Sami biraz meraklıydı.

I was somewhat confused.

Benim biraz kafam karışmıştı.

With my somewhat controversial title,

bir parça tartışmalı konuşma başlığım

Tom was looking somewhat distraught.

Tom biraz perişan görünüyordu.

Even Tom was somewhat impressed.

Tom bile biraz etkilendi.

This drink tastes somewhat familiar.

Bu içeceğin tadı biraz aşina.

This song sounds somewhat familiar.

Bu şarkı biraz tanıdık geliyor.

That would be somewhat ironic.

O biraz ironik olurdu.

They all looked somewhat stunned.

Onların hepsi biraz sersemlemiş görünüyordu.

The headline is somewhat misleading.

Başlık biraz yanıltıcı.

Tom's approach is somewhat different.

Tom'un yaklaşımı biraz farklıdır.

The question is somewhat biased.

Soru biraz önyargılı.

- Tom said Mary seemed somewhat confused.
- Tom said that Mary seemed somewhat confused.

Tom Mary'nin biraz kafası karışık göründüğünü söyledi.

- I think Tom is somewhat curious.
- I think that Tom is somewhat curious.

Sanırım Tom biraz meraklı.

Tom seemed somewhat annoyed by that.

Tom ondan biraz sıkılmış gibi görünüyor.

Tom seems somewhat unsure of himself.

Tom kendinden biraz emin görünmüyor.

Tom looks somewhat nervous and apprehensive.

Tom biraz sinirli ve endişeli görünüyor.

He is somewhat addicted to alcohol.

O alkole biraz bağımlı.

Tom seemed to be somewhat disappointed.

Tom biraz hayal kırıklığı uğramış gibi görünüyordu.

I'm going to miss that somewhat.

Onu biraz özleyeceğim.

Tom seemed to be somewhat curious.

Tom biraz meraklı gibi görünüyordu.

Tom is somewhat pessimistic, isn't he?

Tom biraz kötümser, değil mi?

He seemed to be somewhat disappointed.

Biraz hayal kırıklığına uğramıştı.

The air feels somewhat cold this morning.

- Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- Bu sabah hava biraz soğuk.

Research in this area is somewhat equivocal.

Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.

The girl is somewhat of a killjoy.

- Kız gıcık bir şey.
- Kız gıcık bir tip.

The washing machine is somewhat out of order.

Çamaşır makinesi biraz bozuk.

He was somewhat disappointed to hear the news.

Haberi duyduğunda biraz hayal kırıklığına uğradı.

Eating yogurt with a fork is somewhat difficult.

Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur.

Everyone was somewhat tired after the daylong flight.

Herkes gün boyu uçuştan sonra biraz yorgundu.

With the approach of Christmas, business improved somewhat.

Noelin yaklaşması nedeniyle iş biraz gelişme kaydetti.

- Tom was somewhat excited.
- Tom was slightly excited.

Tom biraz heyecanlıydı.

I was somewhat taken aback by her honesty.

Dürüstlüğü beni biraz şaşırttı.

That made me somewhat of a digital lightning rod.

Bu beni dijital bir işaret fişeği haline getirdi.

Now that I think over it, it's somewhat embarrassing.

Şimdi bunun üzerinde düşünüyorum, bu biraz utandırıcı.

He's somewhat hard of hearing, so please speak louder.

O, bir şekilde zor işitiyor, bu yüzden lütfen yüksek sesle konuşun.

You have to be somewhat to blame for that.

Onun için bir şekilde suçlu olmak zorundasın.

- Tom looks a little miserable.
- Tom looks somewhat unhappy.

Tom biraz mutsuz görünüyor.

- Tom looks a little upset.
- Tom looks somewhat upset.

Tom biraz üzgün görünüyor.

Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.

Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.

When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.

Onun mektuplarını gördüğünde kendini biraz tedirgin hissetti.

And so therefore, supply and demand were still somewhat balanced.

bu nedenle de talep ve arz hala bir şekilde dengede.

- Tom is looking a little agitated.
- Tom looks somewhat irritated.

Tom biraz tedirgin görünüyor.

The rental should be somewhat close to where I work.

Kiralık ev çalıştığım yere biraz yakın olmalı.

The word takes on a somewhat different meaning when capitalized.

Kelimeyi büyük harfle yazınca anlamı biraz daha farklı oluyor.

A skinny black kid in a kind of somewhat racist town.

ırkçı sayılabilecek bir kentte cılız siyahi bir çocuktum.

Erkin's definitely a good guy, but just has a somewhat weak character.

Erkin'in iyi mi iyi, ancak karakteri daha zayıf.

Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.

Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.

This is because they are trying to prove they are somewhat independent.

Bu, birazcık bağımsız olduklarını ispatlamaya çalıştıkları içindir.

Known as "Special Economic Zones," although here they are somewhat different from what

''Özel Ekonomik Bölgeler'' denilen enstrümana başvurdu. Bu diğer

Years has slowed down somewhat... or that the time of great revolutionary inventions

yıllar yavaşlamıştı ... ya da büyük devrimci buluşların zamanı

She's been practicing piano for a year and can play the piano somewhat.

O bir yıl boyunca piyano çalışıyor ve biraz piyano çalabiliyor.

I am very good at appearing organised, although the reality is somewhat different.

Gerçek biraz farklı olmasına rağmen düzenli görünmede çok iyiyim.

- Even Tom and Mary were somewhat impressed.
- Even Tom and Mary were impressed.

Tom ve Mary bile biraz etkilendiler.

- The air feels somewhat cold this morning.
- The weather is a little chilly this morning.

Bu sabah hava biraz soğuk.

- I just feel a little dizzy.
- I'm a little dizzy.
- I'm somewhat dizzy.
- I'm feeling a little dizzy.

Biraz başım dönüyor.

- Tom looked a little worried.
- Tom seemed a little worried.
- Tom seemed somewhat anxious.
- Tom looked a bit concerned.

Tom biraz endişeli görünüyordu.

- When there are no men around, the night is kinda scary.
- When there are no men around, the night is somewhat spooky.

Etrafta hiç kimse yokken, gece bir şekilde korkutucu oluyor.

- Tom is a little older than me.
- Tom is somewhat older than I.
- Tom is a bit older than me.
- Tom is a little older than I am.

Tom benden biraz daha yaşlı.