Translation of "Solid" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Solid" in a sentence and their turkish translations:

- It's solid as a rock.
- It's rock-solid.

Bir kaya gibi sağlam.

A solid excuse

Sağlam bir bahanesi

Ice is solid.

Buz katıdır.

I need solid proof.

Sağlam kanıta ihtiyacım var.

It was solid red.

O katı kırmızıydı.

This bed looks solid.

Bu yatak sağlam gözüküyor.

Solid water is called ice.

Katı suya buz denir.

Columns provide a solid foundation.

Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.

We have a solid team.

Sağlam bir ekibe sahibiz.

Water becomes solid when it freezes.

Su donduğunda katı olur.

To not engage with something solid.

elle tutulur bir şeye ilgi duymamak kolay.

The milk froze and became solid.

Süt dondu ve katılaştı.

The building is old but solid.

Bina eski ama sağlam.

It's the solid, multi-layered core.

Katı, çok katmanlı çekirdek.

Ice is water in solid form.

Buz, katı haldeki sudur.

This house has a solid foundation.

Bu evin sağlam bir temeli vardır.

This substance is in solid state.

Bu madde, katı haldedir.

Tom is a solid C student.

Tom genelde hep C alan bir öğrencidir.

In order to maintain a solid line.

ve düz bir çizgiyi korumak için bunu yaptı.

The conclusion rests on a solid basis.

Sonuç sağlam bir temel üzerine oturmaktadır.

This statue is made of solid gold.

Bu heykel som altından yapılmış.

The ice is solid enough for skating.

- Buz, kaymak için yeterince katıdır.
- Buz, paten yapmak için yeterince katıdır.

Matter can be solid, gaseous or liquid.

Madde; katı, gaz ​​veya sıvı olabilir.

All that is solid melts into air.

Katı olan her şey buharlaşıyor.

All of the suspects have solid alibis.

Şüphelilerin hepsinin katı mazeretleri var.

The American economy is in solid shape.

Amerikan ekonomisi mükemmel durumdadır.

- Water is liquid. When it freezes, it becomes solid.
- Water is liquid. It becomes solid when it freezes.

Su sıvıdır. O, donduğu zaman katılaşır.

Tom couldn't eat solid food for a week.

Tom bir haftadır katı gıda yiyemedi.

A substance can be solid, gaseous, or liquid.

Bir madde katı, gaz veya sıvı olabilir.

The common state of this matter is solid.

Bu maddenin normal durumu katıdır.

The skyscraper was built on a solid foundation.

Gökdelen sağlam bir temel üzerine inşa edildi.

And there's a good, solid physics reason for that:

Bunun oldukça iyi, makul bir açıklaması var:

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations.

Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

The king's throne was made out of solid gold.

Kralın tahtı som altından yapılmıştı.

Water is liquid. When it freezes, it becomes solid.

Su sıvıdır. Donduğu zaman, katılaşır.

Matter can exist as a solid, liquid, or gas.

Madde katı, sıvı veya gaz olarak bulunabilir.

Citrus fruit: rock-solid limes with the density of diamonds.

Turunçgil meyve: kaya gibi, elmas sertliğinde misket limonları.

And the discovery that a solid majority of white Americans

ve beyaz Amerikalıların esaslı çoğunluğunun böylesi çiğ ve keskin

I can't make solid snow ice blocks out of... that!

Böyle bir şeyden sağlam kar ve buz blokları... ...yapamam!

They are solid; they don't just melt into the air.

Onlar sağlamdır, katıdır, eriyip havaya karışmazlar.

When water freezes and becomes solid, we call it ice.

Su donduğunda ve sertleştiğinde, biz buna buz deriz.

With their review of Metal Gear Solid V: Ground Zeroes.

Metal Gear Solid V: Ground Zeroes'in incelemesindeler.

Tom hasn't been able to eat solid food since his accident.

Tom, kazasından beri katı gıda yiyemiyor.

- He had a strong alibi.
- He has a rock solid alibi.

Onun kaya gibi sağlam mazereti var.

Seven weeks later, I could hold a solid conversation in the language,

Yedi hafta sonra, o dilde sağlam bir diyalog kurabiliyordum

- Can I ask you a favor?
- Can you do me a solid?

Senden küçük bir şey rica edebilir miyim?

Had switched to hitting solid multi-layer balls like the Pro V1.

Pro V1 gibi çok katmanlı toplara vurmaya başladı.

Are just not a solid basis on which to chose a career.

meslek seçmek için sağlam bir temel değil.

A house is built on top of a solid foundation of cement.

Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.

Today, for the first time in a week, Tom was able to eat solid food.

Bugün, bir hafta içinde ilk kez, Tom katı yiyecek yiyebildi.

And so China really wants to have a solid sense of control over that area.

Bu yüzden Çin bu alan üzerinde sağlam bir kontrol hissine sahip olmak istiyor.

Cheese is a solid food made from the milk of cows, goats, sheep, and other mammals.

Peynir, inek, keçi, koyun, ve diğer memelilerin sütlerinden yapılan bir katı gıdadır.

- Would you do me a favor?
- Can you do me a solid?
- Can you do me a favor?
- Can you do me a favour?

Bana bir iyilik yapar mısın?