Translation of "Rock" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Rock" in a sentence and their turkish translations:

- I love rock.
- I like rock.

Ben rock seviyorum.

- I love rock.
- I love rock music.

Rock müziği seviyorum.

- It's solid as a rock.
- It's rock-solid.

Bir kaya gibi sağlam.

Rock, paper, scissors.

Taş, Kağıt, Makas

I like rock.

Ben rock seviyorum.

You're a rock.

Sen bir kayasın.

Tom likes rock.

Tom rock'ı sever.

Rock breaks scissors. Scissors cut paper. Paper smothers rock.

Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

Tom crossed the river by jumping from rock to rock.

Tom, kayadan kayaya atlayarak nehri geçti.

This is Brian Rock.

Bu Brian Rock.

Tom hit rock bottom.

Tom dibe vurdu.

They went rock climbing.

Onlar kayalıklara tırmanmaya gitti.

I love rock musicians.

Rock müzisyenleri seviyorum.

Tom went rock climbing.

Tom kaya tırmanışına gitti.

Don't rock the boat.

Tekneyi sarsmayın.

I hit rock bottom.

- Kendimi çok moralsiz hissediyorum.
- Kendimi çok şanssız hissediyorum.

I went rock climbing.

Kaya tırmanışına gittim.

I like rock music.

Rock müzikten hoşlanırım.

- Who is your favorite rock singer?
- Who's your favorite rock singer?

- Favori rock şarkıcın kim?
- En sevdiğin rock şarkıcısı kim?
- En beğendiğin rock şarkıcısı kim?
- Gözde rock şarkıcın kim?

- It was hard as rock.
- It was as hard as rock.

O, kaya gibi sertti.

- He's as dumb as a rock.
- He's as stupid as a rock.

O bir kaya kadar aptal.

Look out for rock slides.

- Kaya heyelanına dikkat edin.
- Kaya kaymasına dikkat et.

It was hard as rock.

O, kaya gibi sertti.

A rock fell from above.

Yukarıdan bir kaya düştü.

A rock ten kilometers wide

on kilometre genişliğinde bir kaya

"Asteroids" are hunks of rock

'Asteroitler' kaya parçalarıdır

I don't like rock music.

Ben rock müziğini beğenmiyorum.

Their ship struck a rock.

Gemi bir kayaya çarptı.

His muscles were rock-hard.

Onun kasları kaya gibi sertti.

I love music, especially rock.

Müziği, özellikle Rock'ı seviyorum.

I still love classic rock.

Ben hâlâ klasik rock seviyorum.

Tom hid behind a rock.

Tom bir kayanın arkasına saklandı.

Tom doesn't like punk rock.

Tom punk rock'ı sevmez.

Tom has a rock collection.

- Tom bir kaya koleksiyonuna sahiptir.
- Tom'un bir kaya koleksiyonu var.

She's going up the rock.

O, kayaya tırmanıyor.

I injured myself rock climbing.

Kaya tırmanışında kendimi yaraladım.

Throw a rock at it.

Ona bir taş at.

I hid behind a rock.

Bir kayanın arkasına saklandım.

I don't like punk rock.

Punk rock'tan hoşlanmam.

I like rock and roll.

Rock and roll'ı severim.

I have a rock collection.

Bir kaya koleksiyonum var.

I can't stand punk rock.

Punk rock'a dayanamıyorum.

- There is a rock in my shoe.
- There's a rock in my shoe.

Ayakkabımda bir taş var.

- What is your favorite classic rock song?
- What's your favorite classic rock song?

Favori klasik rock şarkın nedir?

From rock climbers to deepwater divers.

Kaya tırmanışçılarından dalgıçlara..

The rock rolled down the hillside.

Kaya yamaçtan aşağıya yuvarlandı.

Do you have any rock CDs?

Hiç rock CD'n var mı?

Bob lost interest in rock music.

Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.

I'm going to rock the boat.

İşleri karıştıracağım.

He organized a summer rock festival.

O, bir yaz rock festivali düzenledi.

He built his house on rock.

O, evini kaya üzerine inşa etti.

There's a rock on the floor.

Yerde bir kaya var.

Shall we play rock-scissors-paper?

Taş, kağıt, makas oynayalım mı?

It was as hard as rock.

O, kaya gibi sertti.

A fallen rock barred his way.

Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.

He acts like a rock star.

O bir rock yıldızı gibi hareket ediyor.

Tom threw a rock at me.

Tom bana bir taş attı.

A 140-meter-wide space rock

140 metre genişliğinde bir uzay taşı

She is absorbed in rock music.

O, rock müzikle meşgul.

Tom sat down on a rock.

Tom bir kayanın üzerine oturdu.

I classify his music as rock.

Onun müziğini rock müzik olarak sınıflandırıyorum.

The rock rolled down the hill.

Kaya tepeden aşağı yuvarlandı.

Someone threw a rock at them.

Biri onlara taş attı.

Someone threw a rock at him.

Biri ona taş attı.

Someone threw a rock at her.

Biri ona taş attı.

Tom hid under a huge rock.

Tom büyük bir kayanın altına saklandı.

Tom was killed with this rock.

Tom bu taşla öldürüldü.

Mary was killed with this rock.

Mary bu taşla öldürüldü.

Mary sat alone on a rock.

Mary bir kayanın üzerinde tek başına oturuyordu.

Tom sat alone on a rock.

Tom kayanın üstüne yalnız oturdu.

What does this rock look like?

Bu kaya neye benziyor?

Someone threw a rock at Tom.

Biri Tom'a bir taş attı.

Do you like rock and roll?

Rock and roll sever misin?

Tom only listens to punk rock.

Tom sadece punk rock dinler.

Tom acts like a rock star.

Tom bir rock yıldızı gibi davranıyor.

I felt like a rock star.

Bir rock yıldızı gibi hissettim.

It's nothing but a stupid rock.

Aptal bir kayadan başka bir şey değil.

Tom Jackson is a rock legend.

Tom Jackson bir rock efsanesidir.

I sat down on a rock.

Bir kayaya oturdum.

Layla's energy levels hit rock bottom.

Leyla'nın enerji seviyeleri dibe vurdu.

Tom lives in a rock house.

Tom bir kaya evinde yaşıyor.

Tom used to enjoy rock climbing.

Tom kaya tırmanışından hoşlanırdı.

Tom hid behind a large rock.

Tom büyük bir kayanın arkasına saklandı.

"Do you like to listen to J-rock or J-pop?" "What does that mean?" "J-rock is Japanese rock, and J-pop is Japanese pop."

"J-rock veya J-pop dinlemekten hoşlanıyor musun?" "O ne anlama geliyor?" "J-rock Japonca rock ve J-pop ise Japonca poptur"

Lilah's mother gets to go rock climbing

Lilah’ın annesi kaya tırmanışına gidiyor

The way that the rock glows orange

turuncuyla parlayan

The rope climb? Or the rock climb?

Halatla tırmanma mı, kaya tırmanışı mı?

Rock is the music of the young.

Rock gençlerin müziğidir.

I love biking and hard rock concerts.

Motosiklete binmeyi ve hard rock konserlerini severim.

He hit his head against a rock.

O, kafasını bir kayaya çarptı.

He hid himself behind a large rock.

Büyük bir kayanın arkasına saklandı.

He threw a rock into the pond.

O, havuza bir taş attı.

He is known as a rock singer.

O, bir rock şarkıcısı olarak tanınır.

Tom is a rock and roll star.

Tom bir rock and roll yıldızı.

Japanese young people like rock and jazz.

Genç Japonlar rock ve jazzdan hoşlanır.

Tom is lying on a large rock.

- Tom geniş bir kayanın üzerinde uzanıyor.
- Tom büyük bir kayanın üstünde yatıyor.