Translation of "Provide" in Turkish

0.190 sec.

Examples of using "Provide" in a sentence and their turkish translations:

Please provide names.

Lütfen isimleri temin edin.

Please provide references.

Lütfen referanslar sağlayın.

Tom wouldn't provide details.

Tom ayrıntıları sağlamazdı.

Can we provide assistance?

Yardım edebilir miyiz?

Tom will provide music.

Tom müzik sağlayacak.

We must provide jobs.

İşler sağlamalıyız.

We can provide motivating feedback

Problem çözümümüzün ne kadar iyi gittiği hususunda

Cows provide us with milk.

İnekler bize süt sağlar.

Provide starving people with food.

Açlıktan ölen insanlara yiyecek sağla.

He promised to provide information.

O bilgi sağlamaya söz verdi.

We provide value for money.

Biz para ihtiyacını karşılıyoruz.

I'll provide value for money.

Ben paranın karşılığını vereceğim.

Bees provide us with honey.

Arılar bize bal temin eder.

Bees provide honey for us.

Arılar bizim için bal sağlar.

Tom declined to provide details.

Tom ayrıntıları temin etmeyi reddetti.

Tom didn't provide further details.

Tom daha fazla ayrıntı sağlamadı.

Tom didn't provide any details.

Tom herhangi bir ayrıntı sağlamadı.

Tom didn't provide any explanation.

Tom herhangi bir açıklama sağlamadı.

Columns provide a solid foundation.

Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır.

They provide value for money.

Onlar para için değer sağlarlar.

We'll provide drinks and dessert.

- İçki ve tatlı sunacağız.
- İçki ve tatlı sağlayacağız.

Tom didn't provide an answer.

- Tom bir cevap vermedi.
- Tom bir cevap sağlamadı.

Can you provide an example?

Bir örnek verebilir misin?

We must provide for the future.

Biz gelecek için bulundurmalıyız.

We should provide for unexpected events.

Beklenmedik olayları öngörmeliyiz.

Parents provide protection for their children.

Anne ve babalar, çocukları için koruma sağlarlar.

Cows provide us with good milk.

İnekler bize iyi süt sağlar.

And able to provide for their family.

ve ailesine bakması gerektiğini söyler.

It can provide capital and know-how.

Sermaye ve bilgi sağlayabilir.

They were happy to provide platitudes afterwards:

Olay sonrası basmakalıp sözler söylemekten memnundular,

And trying to provide answers and solutions

muhtemel sonucun başarısızlık olduğu probleme bile

And provide that information to aid organizations

için kullanabiliyorlar, bu bilgiyi yardım kuruluşlarına

That the continent can't provide for itself.

sağlayarak olacağını düşünürler.

The school will provide tents for us.

- Okul bize çadır temin edecek.
- Okul bize çadır verecek.

You must provide for a rainy day.

- Ak akçe kara gün içindir.
- Kötü bir gün için tedarikli olmalısın.

Who will provide capital for the venture?

Girişim için kim sermaye sağlayacak?

He has a family to provide for.

Onun geçindirecek bir ailesi var.

Rainforests provide the earth with many benefits.

Yağmur ormanları dünyaya birçok faydalar sağlar.

He has four children to provide for.

Geçindirecek dört çocuğu var.

A change of scenery would provide comfort.

Tebdilimekânda ferahlık vardır.

We'll provide you with anything you need.

İhtiyacın olan her şeyi sana temin edeceğiz.

We'll provide you with anything you want.

İstediğin her şeyi sana sağlayacağız.

Tom asked Mary to provide another example.

Tom Mary'den başka bir örnek vermesini istedi.

Communism would provide decent housing for everybody.

Komünizm herkes için iyi konut sağlardı.

Tom refused to provide a blood sample.

Tom kan örneği vermeyi reddetti.

We will provide him with that help.

Biz bu yardımı ona sağlayacağız.

- Tom said he couldn't provide any more details.
- Tom said that he couldn't provide any more details.

Tom daha fazla ayrıntı sağlayamadığını söyledi.

He has a large family to provide for.

- Bakması gereken büyük bir ailesi var.
- Geçimini sağlaması gereken büyük bir ailesi var.

Many libraries also provide wireless local area network.

Birçok kütüphane, kablosuz yerel alan ağını da sağlar.

He worked hard to provide for his family.

Ailesine bakmak için çok çalıştı.

He is unable to provide for his family.

O, ailesinin geçimini sağlayamaz.

He will provide you with what you need.

O sana ihtiyacın olan şeyi bulacak.

I will provide you all the necessary information.

- Sana gerekli tüm bilgiyi temin edeceğim.
- Size gerekli tüm bilgiyi sağlayacağım.

I have a large family to provide for.

Geçimini sağlayacak büyük bir ailem var.

Aspirin can provide quick relief for a headache.

Aspirin baş ağrısı için hızlı bir rahatlama sağlayabilir.

I don't make excuses. I only provide reasons.

Bahane üretmiyorum, gerekçe buluyorum sadece.

Tom's wife will provide an alibi for him.

Tom'un karısı onun için bir mazeret temin edecektir.

Japanese companies generally provide their employees with uniforms.

Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.

I provide for the needs of my family.

Ailemin ihtiyaçlarını karşılıyorum.

provide visa-free access to 162 countries each.

şu anda güç sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

Magic tricks provide a powerful tool to investigate this,

Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç

- Sheep provide us with wool.
- Sheep give us wool.

Koyun bize yün verir.

We must provide food and clothes for the victims.

Kurbanlar için yiyecek ve giyecek sağlamalıyız.

They had a lot of children to provide for.

Onların, geçimini sağlayacak bir sürü çocukları vardı.

Please review the contents and provide any appropriate feedback.

Lütfen içeriği gözden geçiriniz ve herhangi uygun bir geri bildirim veriniz.

The governor decided to provide assistance for the victims.

Vali mağdurlara yardım sağlamaya karar verdi.

I can provide my family with food and clothing.

Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.

We must provide food and clothes for the poor.

Biz, yoksullar için gıda ve giysi sağlamalıyız.

My uncle has a large family to provide for.

Amcamın bakacağı büyük bir ailesi var.

We must provide the victims with food and clothes.

Kurbanlara yiyecek ve elbise sağlamalıyız.

Sometimes, questions provide us with more information than answers.

Bazen sorular bize cevaplardan daha fazla bilgi sağlar.

Mary wanted from Tom more than he could provide.

Mary Tom'dan sağlayabileceğinden daha fazlasını istedi.

The construction of this project will provide 2,000 jobs.

Bu projenin inşaatı 2000 kişiye iş sağlayacak.

It is wise to provide against a rainy day.

Kötü gün için tedbir almak akıllıca.

Will you please provide more details about your proposal?

Lütfen teklifiniz hakkında daha fazla bilgi sağlar mısınız?

Oh Zeus, the farm does not provide much grain.

Oh Zeus, çiftlik fazla tahıl sağlamıyor.

The lessons must provide a comprehensive and differentiated vocabulary.

Dersler kapsamlı ve farklılaştırılmış bir kelime dağarcığı sağlamalıdır..

And the NHS can't afford to provide long-term treatments,

Ulusal Sağlık Hizmeti'nin yıllar süren psikoterapi için

What's going to provide the best protection from the elements?

Bizi dış ögelerden en iyi ne koruyabilir?

He works day and night to provide for his family.

O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.

- Tom didn't provide further details.
- Tom provided no further details.

Tom daha fazla ayrıntı sağlamadı.

Juno will provide the first close look at Jupiter's poles.

Juno Jüpiter'in kutuplarında ilk yakın bakışı sağlayacak.

Sami's mother would do anything to provide for her son.

Sami'nin annesi, oğlu için sağlanacak her şeyi yapardı.

A painter paints his pictures on canvas. But musicians paint their pictures on silence. We provide the music, and you provide the silence.

Ressam resimlerini tuvalin üzerine yapar, müzisyenlerse sessizliğin üzerine. Biz müziği sunarız, siz ise sessizliği.

Of being strong, dependable, and able to provide for their families.

yerine getirememekten zaten kendilerini hatalı buluyor.

We're banking on you to provide all the money we need.

İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.

Television is a very important medium through which to provide information.

Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.

He has a wife and two young children to provide for.

O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.

I can provide you with some statistical predictions of expected revenues.

Size beklenen gelirlerin istatistiksel tahminlerini sağlayabilirim.

I am able to provide food and clothes for my family.

Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.

I'm trying my best to provide for you and your sister.

Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

I'm trying my best to provide for you and your brother.

Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

Decomposing autumn leaves provide a little humidity and warmth during the day.

Çözünmekte olan sonbahar yaprakları gündüzleri biraz nem ve sıcak sağlıyor.

We provide legal advice and strategy recommendations to various public relation campaigns.

Çeşitli halkla ilişkiler kampanyalarına hukuki tavsiye ve strateji önerileri sunuyoruz.

I hope to provide you with good food at a low price.

Ben size düşük bir fiyatla iyi yemek sunmayı umuyorum.

Young as he is, he has a large family to provide for.

O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.