Examples of using "Silence" in a sentence and their turkish translations:
Sessizlik.
Sadece sessizlik vardı.
sessizlikle.
Sessizlik!
Toplam sessizlik vardı.
Mutlak bir sessizlik vardı.
Sessizliği beni şaşırttı.
Sessizlik rızayı işaret eder.
Sessizlik kabul ediştir.
Sessiz ol, seni aptal!
Sessizliği boz.
Sessizlikte kuvvet vardır.
Sessizlik altındır.
Sessizlik var.
Sessizlik vardı.
Sessizlik rıza verir.
Sessizliğin gücü vardır.
Ve sonra, bu kötü davranışların sürmesine, sessizliğimin,
Uzun bir sessizlik izledi.
Onun sessizliği beni sinirlendiriyor.
Bazen sessizlik unutulmuş değil. Bazen sessizlik sadece sabır.
Sessizliğin sesi.
Başkan sessizliği emretti.
Sessizlik kanser gibi büyür.
"Sessizlik lütfen." "Susun."
Onlar sessizliği bozdu.
Tom sessizce yemek yedi.
Tom sessizce içti.
Ben sessizliği sevmiyorum.
Ölüm sessizliği vardı.
Tom sessizliği bozdu.
Tam bir sessizlik vardı.
Sessizlik içinde yediler.
Tom sessizlik için işaret etti.
Tom sessizce ağladı.
Onlar sessizce oturdular.
O, sessizliği bozdu.
Bir dakika sessizlik.
Sessizlik dayanılmazdı.
Masada sessiz olun!
- Sessizlik kabul etmek demek değildir.
- Ses çıkarmamak anlaşma sağlandığı anlamına gelmez.
Bir sessizlik vardı.
Onun sessizliği beni şaşırttı.
Sessizlik can sıkıcıdır.
Sessizlik her zaman iyi değildir.
Ben sessizliği bozdum.
Pierre sessizce gülümsedi.
Sessiz olun.
Tom sessizce acı çekiyordu.
- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.
Sessizce acı çekmek zorunda değilsiniz.
Bu nöral yolu susturduğumuzda,
Sessizlik... ...en güvenli strateji.
Onun sessizliği ne ifade ediyor?
Biz topyekün sessizce oturduk.
O, sessizce telefonu kapadı.
Senin sessizce acı çekmene gerek yok.
Sessizlikten korkar mısın?
Sessizlik nasıl görünüyor?
Tom sessizce oraya oturdu.
Ve şiddet sessizliğe neden olur.
Tam bir sessizlik vardı.
Tuhaf bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik vardı.
- Kısa bir sessizlik oldu.
Uzun bir sessizlik vardı.
Tom uzun sessizliği bozdu.
Sus! Sen çok fazla konuşuyorsun.
Konuşma sırasında sessizlik hüküm sürdü.
Tam sessizlik içinde oturduk.
Ürkütücü bir sessizlik vardı.
Endişe verici bir sessizlik vardı.
Senin sessizliğin beni sinirlendiriyor.
Onların sessizliği beni sinirlendiriyor.
Bir çığlık sessizliği bozdu.
Rahatsız edici bir sessizlik vardı.
Sessizce oraya oturdu.
Uğursuz bir sessizlik vardı.
Dindar sessizce dua eder.
Sessizlik bazı insanları sinirli yapar.
Onlar sessizce beni izlediler.
Sessizlik beni öldürüyor.
Sami'nin sessizliği polisi şaşırttı.
Tom'un sessizliği Mary'yi kızdırdı.
Susmak da bir cevaptır.
Söz gümüşse, sukut altındır.
Konuşmada bir sessizlik oldu.
- Onların sessizliğini boyun eğme olarak algılama.
- Onların sessizliğini itaat olarak yorumlama.
Tom ve Mary sessizce yemek yediler.
Tom Mary'nin sessizliğinden rahatsız oldu.
Tom ve Mary sessizce oturdu.
Cenaze yolu boyunca sessizlik hüküm sürdü.