Examples of using "Pulse" in a sentence and their turkish translations:
Tom'un nabzını kontrol et.
Doktor nabzıma baktı.
Benim nabzım yavaş.
Onun nabız düzenli mi?
- Benim nabzım hızlı.
- Nabzım hızlı.
Tom'un nabzı zayıf.
Tom'un nabzı güçlü.
Tom'un nabzı yavaş.
Tom'un nabzı hızlı atıyor.
Tom'un nabzı normal.
Tom'un nabzı düşük.
Tom'un nabzı hızlı.
Tom'un nabzını tekrar kontrol et.
Tom'un nabzı daha hızlı atıyor.
Onun nabzı yavaş atar.
Tom Mary'nin nabzını kontrol etti.
Hey, nabız yok.
Tom'un nabzını ölçtüm.
Senin nabzın normal.
Benim nabzım düşük.
Nabzım zayıf.
Düzenli bir nabzın var.
Doktor onun nabzını ölçtü.
Düzensiz bir nabzım var.
Nabız atışın arttı.
Tom'un nabzı çok zayıf.
Tom'un nabzı hâlâ güçlü.
Doktor yardımcısı hastanın nabzını kontrol etti.
Hemşire Tom'un nabzını ölçtü.
Nabzını kontrol edeyim.
Bir nabız bulamadım.
Doktor onun nabzını ölçtü.
Hastanın hiç nabzı yok.
Nabzı var mı?
Nabzını ölçmem gerekiyor.
Doktor hastanın nabzını kontrol etti.
Onun normal nabzı var mı?
Hastanın artık bir nabız atışı yok.
Hastanın nabız ve tansiyonu normal.
Tom gerçekten kötü. Onun nabzını güçlükle hissedebiliyorum.
bütün o bölge, gezegenin nabzı gibi.
Tom iyi görünüyor. Onun nabzı ve nefesi normal.
Doktor, hastanın nabzının biraz hızlı olduğunu düşündü.
Tom hâlâ onun hayatta olup olmadığını görmek için Mary'nin nabzını kontrol etti.
Bir ışık atımının, bir metrelik mesafeyi katetmesi saniyenin 3,3 milyarda biri
Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.
Fadıl, hayatta olup olmadığını görmek için Dania'nın nabzını kontrol etti.
Tom, onun hayatta olup olmadığını görmek için Mary'nin nabzını kontrol etti.
Tom Mary'nin nabzını kontrol etti ve onun hâlâ hayatta olduğunu öğrendiği için rahatladı.
Tom'un oksijen sensörü Tom'un elleri çok soğuk olduğu için iyi bir O2 oturumu okuyamadı.
Polis memuru yerde yatan bedenin bir nabzı olup olmadığını görmek için kontrol etti.
Tom Mary'nin yanına diz çöktü, nabzını kontrol etti ve sonra baktı ve kafasını salladı.