Examples of using "Professor" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir profesörüm.
O bir profesör.
Profesör biraz gülümsedi.
Onun profesörü kimdi?
Profesör gülümsedi.
Profesör sırıttı.
O benim profesörüm.
Sen bir profesörsün.
Ben bir profesörüm.
Profesör hafifçe gülümsedi.
Ama bu imkansız, Bay Profesör.
Ben üniversite profesörüyüm, ...
Tom, Mary'nin profesörüdür.
Tom bir profesör.
Gözde profesörün kimdir?
- İyi günler Profesör Perez.
- İyi günler Perez Hoca'm.
Öğretmen, Çekçe öğretiyor.
- Profesörünüz kim?
- Öğretmeniniz kim?
Ben bir üniversite profesörüyüm.
- Mary bir profesör.
- Mary bir hoca.
Profesör İngilizce konuşmayı öğretir.
Profesör fikirlerini reddetti.
- Tom yardımcı doçentti.
- Tom yardımcı profesördü.
O benim İspanyol profesörüm.
O benim İspanyol profesörümdü.
Tom bir üniversite profesörüdür.
Tom bir yardımcı doçenttir.
O profesör geçen yıl öldü.
Profesör Jones, gelecek yıl emekliye ayrılır.
Dün Profesör Gomez'i gördüm.
Erkek kardeşim bir profesör.
O, profesöre oldukça değer veriyor.
Tom bir yardımcı profesördür.
Tom bir üniversite profesörüdür.
Tom bir üniversite profesörüdür.
Sami bir İncil profesörüydü.
Tom benim Fransızca profesörüm.
Edebiyat profesörü.
Fizik öğretmeniydim.
İstanbul depremini bilen profesör
Profesör, Fransa tarihi üzerine konferans verdi.
- Profesör Hudson babamın arkadaşıdır.
- Profesör Hudson babamın arkadaşı.
Tom'un babası üniversite hocası.
Profesör sakince ellerini yıkadı.
Profesör Suzuki uzman bir tarihçidir.
Profesörümüz iyi bir üne sahiptir.
Ben profesörle konuşabilir miyim?
Matematik profesörüm uykusuzluktan muzdarip.
Markku ilahiyat profesörü olarak atandı.
Tom Harvard'da bir profesör.
Profesör Naruhodo'nun dersi yeniden yayınlandı.
Bayan Paule benim matematik profesörüm.
Ben bir İspanyolca profesörüyüm.
Tom bir profesöre benzemiyor.
Tahta profesörün arkasındadır.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
Tom, 2013'te profesör oldu.
siz televizyonda kendine profesör dedirten
Van depremini önceden tahmin eden profesör
Profesör, dersi atlattığı için John'u azarladı.
Profesör çalışmalarımda beni teşvik etti.
Profesör sonunda problemi çözdü.
Profesör çağdaş edebiyata aşinadır.
O profesör Shakespeare konusunda bir otorite.
O, profesörün konuşma şekli ile alay etti.
- Cambridge Üniversitesi'nde hocaydı.
- Cambridge Üniversitesi'nde profesördü.
Yeni profesör sınıfta.
O profesör matematikte bir otoritedir.
Profesör, öğrencileri tarafından eleştirildi.
Bu mükemmel bir nokta, Profesör Tom.
O, üniversitesinde Profesör Smith'i ziyaret etti.
Profesör bir telefon görüşmesi yapıyor.
Tom bir Çin edebiyatı profesörüdür.
Saygın bir fizik profesörüdür.
O İspanyolca profesörü değil.
O, ulusal üniversitedeki bir profesör.
Profesör bize parçayı temizletir.
Harvard'ta bir biyoloji profesörüdür.
Profesör kişisel nedenlerden beni reddetti!
Profesörümüz yaşına göre genç görünüyor.
Profesör dahi olsan okuma alışkanlığı --
Onun en mutlu olduğu an, Ordinaryüs Prof. Dr. Sadi Irmak’ın
Bu, Yale'de profesör Tom Tyler'ın
Profesör düşüncelere dalmış görünüyordu.
Öğrenciler araştırmada profesöre yardımcı oldular.
- Profesör White, geçen yıl ilk kitabını yayınlandı.
- Profesör White ilk kitabını geçen yıl yayımladı.
Bir ihtimal Profesör Brown'ı biliyor musunuz?
Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
Ben onun Tokyo Üniversitesi profesörü olduğunu duyuyorum.
- O, Leeds'te bir İngilizce profesörüdür.
- Kendisi Leeds'te İngilizce hocası.
O bir doktor ve bir üniversite profesörüdür.