Examples of using "Produce" in a sentence and their turkish translations:
Onu biz üretiyoruz.
Ben müzik üretiyorum.
Biz palmiye şarabı üretiyoruz.
İngiltere, İspanyol ürünü ithal ediyor.
Günlük alışkanlıklarımız üretiyor.
Benzer sebepler benzer sonuçlar üretirler.
Onları nerede ürettin?
Ben onların filmlerini üretmiyorum.
Bu tarlalar güzel ekinler üretir.
Yüksek teknoloji satamazsınız, üretemezsiniz.
Bireyler bu saldırıları nasıl gerçekleştirdi?
Üretim yapamaz hale gelecekler
Kötü tohum, kötü mısır üretmelidir.
Bu ürün, üretilmek için pahalıdır.
Boş yerler en iyi yankıları üretir.
Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
İş kar üretmedi.
Gaydalar çok garip bir ses çıkarırlar.
Ürünü nerede bulabilirim?
Bu tarlalar kaliteli ekin üretir.
aynı uyuşturucu etkisini yapıyor.
Süper iletken mıknatıslar, yoğun manyetik alanlar üretebilir.
Güzel çiçekler her zaman iyi meyve vermezler.
Dil bilgisi açısından doğru olan cümle üretmek için çalışman gerekir.
Onu şahit gösteremeyiz.
Laboratuvarda ilaç üretebilir misin?
Onu temize çıkarmak için delil gösterebilir misin?
Deri, ayakkabı imalatı için ham maddedir.
bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır
bu çiftlikler, en büyük tesislerde
Tropik yağmur ormanları oksijen üretir karbondioksit tüketir.
Gelecek yıl bu asmalar çok üzüm üretecek.
Ama tek bir tanesi bir milyon incir üretebilir.
Huzurları bozulunca kimyasal reaksiyon aracılığıyla ışık üretiyorlar.
üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı
Buna benzer daha bir sürü komplo teorisi üretebiliriz
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
Birçok genç, bu cihazların su buharı ürettiğini
Artık yemek üretmek için güneşten faydalanamıyorlar.
peki neredeyse bütün canlılar virüs taşıyabiliyor, üretebiliyor iken
İlk uzay istasyonları yapay bir yer çekimi oluşturmak için yatay eksende dönüyordu.
Bu sentetik kıyafetlerin üretilmesi ucuzdu, rahatlardı...
Onlar bu fabrikada her on dakikada bir araba üretirler.
Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
Tom yaptığı açıklamayı destekleyecek herhangi bir kanıt elde edemedi.
Onların arasında Hindistan ve Brezilya dünyanın papayasının yarısından daha fazlasını üretmektedir.
Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
Kraliçe kral için bir erkek varis üretemekte başarısız oldu.
Üretemezseniz de yoksul bir ülke olarak kalırsınız.
Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde
bazı tırtıllar yine bit gibi sırtında şekerli bir salgı üretiyor
Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.
Ürettiğimiz kireç endüstriyel süreçlerde kullanılabilir
Bu siz belli bir rakamdan çok litre üretemezsiniz demek.
Henry Ford, kitleye otomobil üretmek için montaj hatlarını kullanmaya başladı.
uluslararası markette satacak kadar kaliteli mal satamıyordu. Bunun karşısında Fransa önemli bir
Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır ama alternatif öneri üretmek zordur.
İyi bir kitap üretmek için, silgi kalemden genellikle daha önemlidir.
kotası koyuyor. Bunun anlamı Polonyalı ya da İspanyol bir çiftçi istediği gibi
Bu arabana koyduğun gasolin için kullanılan petrol içinde geçerli.
Saat şirketi bir yılda tahminen bir milyonun üzerinde yeni saat üretecek.
Bu yüzden, kısa bir zamanda, makul fiyata OLED TV ekranı üretmenin
Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur.
Eğer ilkel bir topluluğun bir üyesi isen ve üretmek istersen, örneğin, yiyecek,yapman gereken iki şey vardır.
Küçük kedi yavruları süt üretmeye teşvik etmek için annelerinin karnını ovarlar, bu yüzden yetişkin kediler seni ovduklarında bu seninle mutlu ve rahat oldukları anlamına gelir- tıpkı sen onların anneleriymişsin gibi.
Bir karbon ayakizi bizim faaliyetlerimizin bir sonucu olarak ürettiğimiz karbondioksit kirlenmesinin miktarıdır. Bazı insanlar iklim değişikliğinden endişeli olduğu için karbon ayakizlerini azaltmaya çalışıyorlar.
Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.