Translation of "Prior" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Prior" in a sentence and their turkish translations:

I have a prior engagement.

- Bir randevum var.
- Önceden verilmiş bir sözüm var.
- Başka bir randevum var.

There were no prior warnings.

Önceki uyarılar yoktu.

No prior experience is required.

Önceki deneyim gerekli değildir.

No prior experience is necessary.

Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.

It happened prior to my arrival.

O, ben varmadan önce oldu.

Tom has no prior criminal record.

Tom'un eski suç kaydı yok.

The defendant has no prior convictions.

Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.

This happened prior to receiving your letter.

Bu, mektubunuzu almadan önce oldu.

Prior to the meeting, they had dinner.

Toplantıdan önce akşam yemeği yediler.

Did you know that prior to this happening,

Şunu biliyor muydunuz?

I'm sorry, but I have a prior engagement.

Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.

Prior to your arrival, he left for London.

Senin varışından önce, o, Londra'ya gitti.

Massacre of 1000 Ottoman prisoners prior to the battle,

Savaştan önce 1.000 Osmanlı esirinin katledilmesinin intikamıydı

We had moved from Korea to Argentina six years prior,

Altı yıl öncesinde Kore’den Arjantin’e

All the arrangements should be made prior to our departure.

Tüm düzenlemeler bizim kalkmadan önce yapılmalıdır.

Prior to this, their economy was based mainly on Soy and Meat.

Bunun öncesinde, ekonomileri tamamen soya ve et ihracatına endeksliydi.

Be sure to check in at least 45 minutes prior to departure time.

Kalkış saatinden en az 45 dakika önce giriş yaptığınızdan emin olun.

Commercial relations between the two nations had started prior to the establishment of diplomatic relations.

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler, diplomatik ilişkilerin kurulmasından önce başlamıştı.

- A special taskforce managed to catch a suicide bomber downtown, prior to him carrying out his evil plan.
- A special taskforce managed to catch a suicide terrorist downtown, prior to him carrying out his evil plan.

Özel bir görev gücü, şehir merkezinde intihar eylemcisi bir teröristi kötü planını gerçekleştirmeden önce yakalamayı başardı.

Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.

Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.

I need it by the morning of April 5, so it can be reviewed by other members prior to the meeting.

5 Nisan sabahına kadar ona ihtiyacım var, bu yüzden toplantıdan önce diğer üyeler tarafından gözden geçirilebilir.

A baby was flung out of its mother's arms when a plane hit severe turbulence while commencing its descent prior to landing.

Bir bebek iniş öncesinde inişe başlarken bir uçak şiddetli türbülansa çarptığında bir bebek annesinin kollarına atıldı.