Translation of "Ones" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Ones" in a sentence and their turkish translations:

Which ones?

Hangileri?

Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.

Sırt çantamın içinde birçok renkli dolma kalemler, kırmızı olanlar, mavi olanlar , yeşil olanlar v.s var.

Not any negative ones.

Olumsuz tek bir yönünden bahsetmedi.

Ah! The young ones!

Ah, şu gençler!

They're the right ones.

Onlar doğru olanlar.

We'll get new ones.

Biz yenilerini alacağız.

The older ones do not always know more than the younger ones.

Yaşlı olanlar genç olanlara göre her zaman daha fazla bilmiyorlar.

Here's to the crazy ones,

Çılgın olanlara söylüyorum,

Do you have any ones?

Bir dolarlık banknotunuz var mı?

Which are the best ones?

En iyileri hangisi?

These are the new ones.

Bunlar yeni olanlar.

We're the only ones here.

Burada sadece biz varız.

We're the only ones left.

Sadece biz kaldık.

Do you have cheaper ones?

Sizde daha ucuzu var mı?

We're the ones who're different.

Farklı olanlar biziz.

Which ones do you take?

Hangilerini alıyorsun?

"What's the matter?" "I can't find my keys." "Which ones?" "My bicycle ones."

"Sorun ne?" "Anahtarlarımı bulamıyorum." "Hangilerini?" "Benim bisiklet anahtarlarını."

And they have started with the wealthiest ones, since they’re the ones who needed

Ve onlarda buna en zengin olanlarından başladılar çünkü

- We're the only ones who'll be there.
- We're the only ones that'll be there.

Orada olacak olan tek kişi biziz.

- We're not the only ones doing that.
- We aren't the only ones doing that.

Bunu yapanlar sadece bizler değiliz.

Or fix the ones they have,

veya mevcut evleri onarıyoruz.

You are the ones! I'm sorry

sizlersiniz! Kusura bakmayın

Do you have better quality ones?

Daha kaliteli olanlarına sahip misin?

We're not the ones getting married.

Evlenenler biz değiliz.

We're the first ones to arrive.

İlk gelen biziz.

We're the last ones to arrive.

Biz gelen son kişileriz.

Do you have any bigger ones?

Daha büyük olanlara sahip misin?

The dead ones won't be here.

Ölü olanlar burada olmayacak.

I'm one of the lucky ones.

Ben şanslı olanlardan biriyim.

Think about the ones you love.

Sevdiklerini düşün.

Do you have any cheaper ones?

Bunların daha ucuzu var mı?

Do you have any smaller ones?

Daha küçüklerin var mı?

Are you the only ones left?

Sadece siz mi kaldınız?

She took all the good ones.

İyi olanların hepsini o aldı.

Which ones do you like best?

En çok hangilerini seviyorsun?

- They are the ones who want to go.
- They're the ones who want to go.

Onlar gitmek isteyen kişiler.

The ones beaten up with nicks and scratches, were flying farther than the new ones.

Çentikler ve çizikler ile dövülenler yenilerden daha uzağa uçuyorlardı.

Sentences on Tatoeba are like microbes. There are useful ones, but there are also harmful ones.

Tatoeba'daki cümleler mikroplar gibi. Faydalı olanlar var fakat aynı zamanda zararlı olanlar da var.

And they're not the odd ones out.

Tek farklı olan onlar değiller.

And she rejects information of negative ones,

ve buluşmalarında kendisine cömert davranmaması gibi

These ones are still out and about.

...bunlar hâlâ ortalıkta geziniyor.

I prefer silver rings to gold ones.

Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.

Farmers separate good apples from bad ones.

Çiftçiler iyi elmaları kötü olanlardan ayırır.

The big fish eat the small ones.

Büyük balık, küçük olanı yer.

I prefer English cars to foreign ones.

İngiliz arabalarını yabancı olanlara tercih ederim.

The bigger boys torment the little ones.

Daha büyük çocuklar küçük olanlara eziyet ederler.

I want brown shoes, not black ones.

Ben kahverengi ayakkabıları istiyorum, siyah olanları değil.

I prefer French films to American ones.

Fransız filmlerini Amerikan olanlarına tercih ederim.

These books are better than those ones.

Bu kitaplar şunlardan daha iyidir.

The older children helped the younger ones.

Büyük çocuklar küçüklere yardımcı oldular.

We're the only ones who're still here.

Hâlâ burada olan tek kişileriz.

They're the ones that beat Tom up.

Tom'a saldıranlar kişiler onlar.

Let's save the ones we can save.

Kurtarabileceklerimizi kurtaralım.

Do you have any more big ones?

Sende daha büyük bir tane var mı?

Especially older ones, like Oakmont Country Club,

Özellikle Oakmont Country Club gibi büyükler,

We'll probably be the first ones there.

Muhtemelen orada ilk kişiler olacağız.

Replace the old tires with new ones.

Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.

I prefer paper cups to plastic ones.

Kağıt bardakları plastik olanlara tercih ederim.

We weren't the ones who did that.

Bunu yapan biz değildik.

They are the ones who are paying.

Ödeyen onlar.

We're the only ones here from Boston.

Burada Bostonlu olan sadece biziz.

They're the only ones Tom can trust.

Onlar Tom'un güvendiği tek insan.

We're the ones who gave them that.

Onu onlara veren kişiler biziz.

Tom was one of the lucky ones.

Tom şanslı olanlardan biriydi.

All the good ones are already taken.

Tüm iyi olanlar zaten alınır.

These animals are better than those ones.

Bu hayvanlar şunlardan daha iyidir.

We want new ideas, not old ones.

Biz eskileri değil, yeni düşünceleri istiyoruz.

We're not the only ones doing it.

Onu yapanlar sadece biz değiliz.

We're the only ones who know that.

Onu bilen yalnızca biziz.

I'm truly one of the lucky ones.

Gerçekten şanslı olanlardan biriyim.

I was one of the lucky ones.

- Şanslılardan biri bendim.
- Şanslı olanlardan biriydim.

I was one of the unlucky ones.

Şanssız olanlardan biriydim.

Sami was one of the lucky ones.

Sami şanslı insanlardan biriydi.

We were the ones who did that.

Bunu yapan bizdik.

Translations are like lovers- the beautiful ones are never faithful, and the faithful ones are never beautiful.

Çeviriler sevgililer gibidir.Güzel olanlar sadık değildir ve sadık olanlar güzel değildir.

Two types of women exist: the ones that love me and the ones that don't know me.

İki tip kadın vardır: Beni sevenler ve beni tanımayanlar.

I have a lot of qualities, feminine ones.

Pek çok özelliğim var, dişil özellikler.

Turn the most painful ones into something laughable,

en acı dolu olanları komik bir şeye dönüştürebileceklerini

I mean the ones that are carried in,

İçeri zor bela taşınanları,

These ones are like ninja-looking alien crabs.

Bunlar ninja gibi görünen uzaylı yengeçler.

The ones in private clinics are light green.

ve açık yeşiller özel kliniklerde uygulanan işlemleri gösteriyor.

The ones who didn't survive were the optimists.

Hayatta kalamayanlar optimistlerdi.

We're also the ones who shape that culture,

biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,

Are the ones that, when they step down,

görevden ayrılırken arkalarında

Are the ones with more children as well.

en çok çocuk sahibi olanlar.

These are the more common ones around today.

Günümüzde en çok bunlar yaygın.

Because the first two previous ones were destroyed

çünkü daha önce yapılan ilk iki tanesi yıkıldı

Taxes consist of direct taxes and indirect ones.

Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.

I replaced the broken cups with new ones.

Kırık fincanları yenileri ile değiştirdim.

More modern buildings are safer than older ones.

Daha modern binalar daha eskilerden daha güvenlidir.

We're not the only ones who think so.

Böyle düşünen tek kişi biz değiliz.

You need to look after your loved ones.

Sevdiklerine dikkat etmelisin.

We'll probably be the first ones to leave.

Muhtemelen gidecek ilk kişiler olacağız.

We're the only ones here who know French.

Burada Fransızca bilen tek kişi biziz.

We're not the only ones here from Boston.

Burada Bostonlu olan tek kişiler biz değiliz.