Translation of "Colored" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Colored" in a sentence and their turkish translations:

- He has coffee-colored shoes.
- She has coffee-colored shoes.

Onun kahve renkli ayakkabıları var.

Meg colored the picture.

Meg resmi boyadı.

His story is highly colored.

Onun hikayesi oldukça renkli.

He has coffee-colored shoes.

Onun, kahve renkli ayakkabıları var.

- She had on an apricot-colored dress.
- She wore an apricot-colored dress.

O kayısı renkli bir elbise giydi.

And the colored suit that I wear,

Giydiğim renkli takım elbise,

She had on an apricot-colored dress.

O kayısı renkli bir elbise giydi.

90% of people picked the warm-colored one.

İnsanların %90'ı ılık tonlu olanı seçti.

He saw brightly-colored birds, flowers and leaves.

O, parlak renkli kuşlar, çiçekler ve yapraklar gördü.

Tom likes to wear brightly colored orange pants.

Tom parlak renkli turuncu pantolon giymeyi seviyor.

- Tom colored the picture.
- Tom coloured the picture.

Tom resmi boyadı.

- I need colored pencils.
- I need coloured pencils.

Renkli kalemlere ihtiyacım var.

The fountain is lit with multi-colored lights.

Çeşme çok renkli ışıklarla aydınlatılıyor.

Over time, the pictures came to be colored red,

Zamanla bu resimler kırmızıya boyanmaya başladı,

She looks at the world through rose-colored glasses.

- Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
- Hayatı tozpembe görüyor.

I love writing on yellow or other colored paper.

Ben sarı veya diğer renkli kağıt üzerine yazmayı severim.

Say I show you guys videos of different-colored hands

Diyelim ki size farklı renklerdeki eller ve bu farklı renklerdeki ellere batırılan

Which countries of the world have a one-colored flag?

Dünyadaki hangi ülkelerin tek renkli bayrağı vardır?

With the assumption that most would pick the warm-colored one,

Çoğu kişinin daha ılık tonlu olanı seçeceğini düşünüyordum,

They say there are bright-colored frogs, but I've never seen them.

- Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
- Parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar ama ben onları hiç görmedim

Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.

Sırt çantamın içinde birçok renkli dolma kalemler, kırmızı olanlar, mavi olanlar , yeşil olanlar v.s var.

- Tom and Mary colored some eggs for Easter.
- Tom and Mary coloured some eggs for Easter.

Tom ve Mary Paskalya için birkaç yumurta boyadı.

An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.

Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.