Translation of "Napkin" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Napkin" in a sentence and their turkish translations:

Use the napkin.

Peçete kullan.

Tom unfolded his napkin.

Tom peçetesini açtı.

There is a napkin missing.

Eksik bir peçete var.

Waiter, I need a napkin.

Garson, bana bir peçete lazım.

May I have a napkin?

Bir peçete alabilir miyim?

Emmy folded the napkin in half.

Emmy peçeteyi ikiye katladı.

Clean your lips with the napkin.

Peçeteyle dudaklarını temizle.

May I have a napkin, please?

Bir peçete alabilir miyim, lütfen?

Could I have a napkin, please?

Bir peçete alabilir miyim, lütfen?

He tucked the napkin under his chin.

O, peçeteyi çenesinin altına sıkıştırdı.

Tom is doodling on a cocktail napkin.

Tom kokteyl peçetesini karalıyor.

I wrote it down on a napkin.

Onu bir peçete üzerine yazdım.

Tom picked up a napkin and wiped Mary's chin.

Tom bir peçete aldı ve Mary'nin çenesini sildi.

Tom was arrested for stealing a napkin at a restaurant.

Tom bir restoranda peçete çalmaktan tutuklandı.

Sami put a napkin around his neck and started eating.

Sami boynuna peçete koydu ve yemek yemeye başladı.

Tom wrote his phone number on a napkin and handed it to Mary.

Tom telefon numarasını bir peçeteye yazdı ve Mary'ye uzattı.

This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year.

Bu proje geçen yıl bir partide bir peçete üstüne yazdığım bir taslaktan ortaya çıktı.