Translation of "Mental" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Mental" in a sentence and their turkish translations:

Is a mental action.

zihinsel bir aktivite olduğunu söyleyebiliriz.

Their mental health diagnoses,

zihinsel sağlık teşhisleri,

Tom has mental problems.

Tom'un zihinsel problemleri var.

They're all fucking mental.

- Onların hepsi kahrolası kaçık.
- Onların hepsi kahrolası akıl hastası.

But it is mental warfare.

ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.

I need some mental stimulation.

Zihinsel bir uyarıma ihtiyacım var.

I had a mental breakdown.

Ruhsal sinir bozuntum vardı.

Mental illness can affect anyone.

Akıl hastalığı herkesi etkileyebilir.

Does Tom have mental problems?

Tom'un ruhsal sorunları var mı?

Tom had a mental breakdown.

Tom'un sinirsel çöküntüsü vardı.

Mental illness is a disease.

Akıl hastalığı bir hastalıktır.

People who suffer from this mental illness also suffer from other mental disorders

Bu zihinsel hastalığa sahip kişiler, kaygı bozukluğu, yeme bozukluğu

- Tom's very good at mental arithmetic.
- Tom is very good at mental arithmetic.

Tom mantıksal aritmetikte çok iyidir.

To treat this mental health problem.

42 milyar doların üzerinde para harcanıyor.

And so improve our mental health.

böylece akıl sağlığımızı geliştirecek.

Tom has significant mental health problems.

Tom'un önemli akıl sağlığı problemleri vardır.

Tom has significant mental health issues.

Tom'un önemli ruh sağlığı sorunları vardır.

Do you have a mental problem?

- Senin zihinsel bir problemin var mı?
- Senin bir ruh sağlığı sorunun var mı?

Tom is in a mental institution.

Tom bir akıl hastanesinde.

Tom obviously has severe mental problems.

Tom'un açıkçası ciddi ruhsal problemleri var.

Your mental age is too low.

Ruh yaşın çok küçük.

Was actually the onset of mental illness,

ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

So it can feel in mental harmony.

böylece zihnimiz zihinsel uyum içinde hissedebilir

And our mental privacy will be threatened.

ve zihinsel mahremiyetimiz tehlikeye girecek.

Let's not play with our mental health

akıl sağlığımızla oynamayalım

He was sent to a mental hospital.

O bir akıl hastanesine gönderildi.

She was sent to a mental hospital.

Akıl hastanesine gönderildi.

Tom was sent to a mental hospital.

Tom bir akıl hastanesine gönderildi.

The boy's problems are physical, not mental.

Çocuğun problemleri fiziksel, ruhsal değil.

Some mental illnesses already have a cure.

Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.

Layla's mental state went out of control.

- Leyla'nın zihinsel durumu kontrolden çıktı.
- Leyla'nın zihinsel durumu kontrol dışına çıktı.

Sami didn't have a diagnosable mental illness.

Sami'nin tanısal bir akıl hastalığı yoktu.

Because it can really improve your mental health.

çünkü bu gerçekten ruh sağlığınızı iyileştirebilir.

I call this trap the mental harmony puzzle,

Bu tuzağa zihinsel uyum yapbozu diyorum

Our mind feels in harmony, the mental harmony.

aklımız uyumu, zihinsel uyumu hisseder.

Are at serious risk of developing mental illnesses,

akıl hastalığına yakalanma, bağlanma sorunu yaşama,

Mental health is as important as physical health.

Ruh sağlığı, vücut sağlığı kadar önemlidir.

The emigrants have endured physical and mental pain.

Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.

Tom has no history of any mental disorder.

Tom'un herhangi bir ruhsal bozukluk öyküsü yoktur.

Has Tom ever been treated for mental illness?

Tom, ruhsal sinir bozukluğundan hiç tedavi gördü mü?

Mental exercise is particularly important for young children.

Zihin egzersizleri özellikle genç çocuklar için önemlidir.

You should take account of his mental condition.

Onun ruhsal yapısını hesaba katman lazım.

Air traffic controllers are under severe mental strain.

Hava trafik kontrolörleri ağır zihinsel yük altındadırlar.

He isn't smart enough to do mental arithmetic.

O, zihinsel aritmetik yapmak için yeterince zeki değil.

The president is showing signs of mental illness.

Başkan zihinsel hastalık belirtileri gösteriyor.

Fadil was suffering from a serious mental disorder.

Fadıl ciddi bir zihinsel rahatsızlıktan muzdaripti.

Sami has beed diagnosed with a mental disorder.

Sami'ye bir akıl hastalığı teşhisi konuldu.

Sami's mental illness cut his modeling career short.

Sami'nin akıl hastalığı onun mankenlik kariyerini kısa kesmiştir.

Such as anxiety disorders, eating disorders, and mental disorders.

ve zihinsel bozukluklar gibi başka ruhsal rahatsızlıklara da sahip oluyor.

Not only for mental health issues but for cognition.

hem de bilişsellik için bir araya getirmeye başladım.

Including higher rates of school dropout; of mental health;

Bunlar arasında; okulu bırakma ve akıl hastalıklarında daha yüksek oran,

And we were at high risk of mental illness.

ve akıl hastalığı açısında yüksek risk altındaydık.

When you have a dominant mental state, like relaxation,

Dinlenmek gibi daha yoğun bir ruh hali içindeyken

- Tom was a mental patient.
- Tom was mentally ill.

Tom akıl hastasıydı.

Mental strength is crucial for success in any sports.

Zihinsel güç herhangi bir sporda başarı için çok önemlidir.

Thank you for being concerned about my mental health.

Ruh sağlığımla ilgilendiğiniz için size teşekkür ederim.

His mental level is higher than the average boy's.

Onun zihinsel seviyesi normal çocuğunkinden daha yüksektir.

Your mental health is more important than your grades.

Zihinsel sağlığınız notlarınızdan daha önemlidir.

Have you ever been treated for a mental disorder?

- Bir akli dengesizlik için tedavi gördünüz mü hiç?
- Hiç psikolojik tedavi gördünüz mü?

They're improving their mental health, they're improving their physical health,

Ruh sağlıklarını, fiziksel sağlıklarını geliştiriyorlar,

Then we're at much higher risk for poor mental health.

kötü bir ruh sağlığına sahip olma riskimiz çok daha yüksek olur.

And her dad and I took several mental health classes,

ve devam eden bu hastalıkla birlikte

And mental health services across this country are so broken.

ve zihin sağlığı hizmetlerinin çok bozuk olmasına kızgınım.

And that is a trap of the mental harmony puzzle.

ve bunun zihinsel uyum yapbozunun bir tuzağı olduğunu bile fark etmezdik.

Dan threatened to send Linda back to the mental hospital.

Dan Linda'yı akıl hastanesine geri göndermekle tehdit etti.

Would you like to speak with a mental health provider?

Bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmak ister misiniz?

Tom has several people in his family with mental health issues.

Tom'un ailesinde akıl sağlığı sorunları olan birkaç kişi vardır.

Sami wasn't showing the signs and symptoms of serious mental illness.

- Sami ciddi zihinsel hastalık belirtileri göstermiyordu.
- Sami ciddi akıl hastalığı belirtileri göstermiyordu.

And not everyone wants to take drugs to treat mental health conditions.

herkes akıl sağlığı durumlarını tedavi etmek için ilaç almak istemeyebilir.

But it was obvious that the person was suffering from mental illness.

Fakat bu kişinin bir akıl hastalığından acı çektiği çok açıktı.

And forever how I thought about the mental aspect of how we perform.

ve performansın zihinsel yönü hakkındaki düşüncelerimi sonsuza kadar değiştirdi.

Tom has been in and out of mental hospitals most of his life.

Tom hayatının çoğunda akıl hastanelerine girip çıkmıştı.

Sami's mental illness didn't alleviate his punishment. He got two consecutive life sentences.

Sami'nin akıl hastalığı onun cezasını hafifletmedi. Art arda iki ömür boyu hapis cezası aldı.

At eighteen and a half, Jane was, in fact, diagnosed with a mental illness

Jane'e on sekiz buçuk yaşında, adına borderline denilen

I love you in spite of your many, but so many, infinite mental problems.

Senin pek çok ama pek çok, bitmeyen zihinsel sorunlarına rağmen seni seviyorum.

Tom and Mary are worried sick about their son, who has mental health problems.

Tom ve Mary zihinsel sağlık sorunları olan oğullarıyla ilgili çok endişeli.

Sami had lots of mental and emotional problems and he treated them with alcohol.

Sami'nin birçok zihinsel ve duygusal sorunu vardı ve onları alkolle tedavi ediyordu.

So think about that emotion, the one I had you file away in your mental Rolodex.

O duyguyu düşün, zihninde sıraya soktuğum o duygu.

Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother.

Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.

Okay, if we continue for a little more, I think we will go to the mental hospital

tamam yeter biraz daha devam edersek sanırım akıl hastanesine gideceğiz

Do you have a mental health problem? You're always following me around. You're an adult so be more independent.

Zihinsel sağlık sorunun mu var? Her zaman beni izliyorsun. Sen bir yetişkinsin o yüzden daha bağımsız ol.

When I watched the video for ten seconds, I felt as if I was listening to the man escaping from the mental hospital

Videoyu on saniye izleyince kendimi akıl hastanesinden kaçan adamı dinliyormuş gibi hissettim

My mental faculties remained in suspended animation while I obeyed the orders of the higher-ups. This is typical with everyone in the military.

Yüksek düzeydekilerin emirlerine itaat ederken zihinsel gücüm askıya alınmış canlandırmada kaldı. Bu, orduda herkeste karakteristiktir.

The word "house" evokes the mental image of a rectangular building with a roof and smoking chimney, which may be surrounded by grass and trees and inhabited by a happy family.

"Ev" kelimesi bir çatısı ve tüten bacaları olan bir dikdörtgen binanın zihinsel görüntüsünü anımsatır, ki bu çimenlerle ve ağaçlarla çevrili olabilir ve mutlu bir aile tarafından oturulabilir.

- She silently filed away that piece of information, thinking it might be useful later.
- She made a mental note of that information, which she thought might be useful in the future.

O, o bilgi parçasını daha sonra faydalı olabileceğini düşünerek sessizce dosyaladı.

- He doesn't have enough brains to do sums in his head.
- He isn't smart enough to do mental arithmetic.
- He isn't smart enough to add up numbers in his head.
- He's not smart enough to add numbers in his head.

Kafasından toplama yapabilecek kadar zeki değildir.

Stamina is the capacity to carry on a physical or mental activity for an extensive period of time without getting tired. You can increase your stamina by training, by maintaining a healthy lifestyle and by consuming a healthy and balanced diet.

Yaşama gücü yorulmadan zamanın geniş bir süreci için bir fiziksel veya zihinsel aktivite taşıma kapasitesidir. Sen sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek sağlıklı ve dengeli bir diyet tüketerek, eğitim tarafından yaşama gücünü artırabilirsin.

The Paris syndrome is a type of culture shock. It's a psychiatric term used to describe foreigners who start living in Paris, drawn to the image of the city as a center of fashion, don't adapt well to the local customs and culture, lose their mental balance and exhibit symptoms close to depression.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.