Examples of using "Warfare" in a sentence and their turkish translations:
ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.
Barış mı yoksa savaş mı getirirsin?
Dan bir psikolojik savaş uzmanıydı.
Siper savaşı 1914-1918 savaşını simgeler.
Dan'ın psikolojik savaş teknikleri Linda ile işe yaramadı.
Dan piyade akademisinde psikolojik savaş teknikleri okudu.
İki ülke biyolojik savaş yapıyor.
Dan psikolojik savaşla başa çıkmayı çok iyi bilir.
Orta Çağ Avrupa'sında kaleler sadece savaşa değil topluma da hakimdi.
Dan özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir
Dan grubun bazı üyelerini kontrol etmek için psikolojik savaş teknikleri kullanmayı denedi.
Düz arazi, herhangi bir engelden yoksun olan zemin savaş tekniklerine oldukça uygun gözüküyor.
ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.