Translation of "Knowing" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Knowing" in a sentence and their turkish translations:

knowing Shamanism

Şamanizm inancını bilmeden

I wasn't born knowing.

Ben bilerek doğmadım.

Nobody is born knowing.

Kimse bilerek doğmaz.

She admits knowing the secret.

O, sırrı bildiğini itiraf ediyor.

Knowing is half the battle.

Bilmek işin en zor tarafıdır.

We aren't born knowing everything.

Her şeyi bilerek doğmuyoruz.

Knowing a language fully means knowing fully the people who speak that language.

Bir dili tamamen bilmek o dili konuşan insanları tamamen bilmek anlamına gelir.

- There is no knowing what will happen tomorrow.
- There's no knowing what'll happen tomorrow.

Yarın ne olacağı bilinmez.

No one is born knowing everything.

Hiç kimse her şeyi bilerek doğmaz.

- Knowledge is power.
- Knowing is power.

Bilgi güçtür.

He denied knowing anything about it.

Onun hakkında bir şey bildiğini inkar etti.

Tom denied knowing anything about it.

Tom bu konuda hiçbir şey bildiğini reddetti.

Knowing is nothing, imagination is everything.

Bilmek bir şey değildir, hayal gücü her şeydir.

I like knowing how things work.

- Bir şeyin nasıl işlediğini öğrenmeyi severim.
- İşlerin nasıl yürüdüğünü bilmek hoşuma gidiyor.

I came in not knowing anything.

Hiçbir şey bilmemek için geldim.

Knowing you, I'm ready for anything.

Seni tanıdığım için her şeye hazırım.

People are not born knowing this phrase.

"Asla, imkânsız" tipi insanlar da en başından itibaren bunları bilmiyordu.

Waking up not knowing who I am,

Kim olduğumu bilmeden uyanıyorum,

Knowing that we have this overactive attention,

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

Knowing that the Christians crossed at Orshova,

Çünkü Hıristiyanların Orsova'ya taşındığını biliyordu

There is no knowing what may happen.

Ne olabileceği bilinmez.

He denied knowing anything about their plans.

Onların planları hakkında bir şey bildiğini inkar etti.

Knowing is one thing, teaching quite another.

Öğrenmek bir şey, öğretmek tamamen bir başka şeydir.

Knowing and doing are two different things.

Bilmek ve yapmak iki farklı şeydir.

I have no way of knowing that.

Bunu bilmemin bir yolu yok.

Tom denied knowing anything about the robbery.

Tom soygun hakkında bir şey bildiğini reddetti.

Sometimes, knowing the truth hurts a lot.

Bazen, gerçeği bilmek çok acı verir.

He denied knowing anything of their plan.

Onların planı hakkında bir şey bilmediğini inkar etti.

Knowing is not the same as understanding.

Bilmek, anlamakla aynı değildir.

Tom ran without thinking, without knowing where.

Tom, nerede olduğunu bilmeden düşünmeden koştu.

- I thought you might be interested in knowing.
- I thought that you might be interested in knowing.

Bilmek ilgini çekebilir diye düşündüm.

But through knowing Israelis and learning their stories

ama onları tanıyıp hikâyelerini öğrenerek

Not knowing what to say, he remained silent.

Ne söyleyeceğini bilmediği için, o sessiz kaldı.

Not knowing what to say, she remained silent.

Ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kalmaya devam etti.

Not knowing what to do, I did nothing.

Ne yapacağımı bilmediğim için, bir şey yapmadım.

Not knowing what to say, she just smiled.

Ne söyleyeceğini bilmediği için sadece gülümsedi.

Not knowing what to answer, I kept silent.

Ne cevap vereceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.

There is no knowing which team will win.

- Hangi takımın kazanacağı belli olmaz.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.

Not knowing what to do, she remained silent.

Ne yapacağını bilmediği için, sessiz kaldı.

I can't imagine your not knowing her address.

Onun adresini bilmemeni hayal bile edemiyorum.

Not knowing what to say, I remained silent.

Ne söyleyeceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.

Tom switched the wine glasses without my knowing.

Tom benim bilgim olmadan şarap bardaklarını değiştirdi.

Not knowing what to say, I kept silent.

Ne söyleyeceğimi bilmediğim için sessiz kaldım.

Truly, no one is wise without knowing darkness.

Doğrusu, karanlığı bilmeden kimse bilge olamaz.

She got married without her parents knowing it.

O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.

Wisdom does not consist only in knowing facts.

Bilgelik, yalnızca gerçekleri bilmekten ibaret değildir.

Knowing yourself is the beginning of all wisdom.

Bilgeliğin başı kendini bilmektir.

- You had no way of knowing that would happen.
- You had no way of knowing that that would happen.

- Bunun olacağını bilmenin hiçbir yolu yoktu.
- Onun olacağını bilmenin hiç yolu yoktu.

Acceptance is knowing that grief is a raging river.

Kabullenme, kederin şiddetle dolu bir nehir olduğunu bilmek.

Not knowing what to do, I stood there silently.

Ne yapacağımı bilmediğim için, orada sessizce durdum.

Not knowing what answer to make, I kept silent.

Nasıl cevap vereceğimi bilmediğim için, sessiz kaldım.

There is no way of knowing where he's gone.

Nereye gittiğini bilmenin hiçbir yolu yok.

We managed to get it back without her knowing.

Biz onun haberi olmadan onu geri almayı başardık.

Without knowing anything, George began to climb the stairs.

Bir şey bilmeden, George merdivenlere tırmanmaya başladı.

Not knowing what to do, I telephoned the police.

Ne yapacağımı bilmediğim için polisi aradım.

Not knowing his address, she didn't write to him.

Onun adresini bilmediği için, o ona yazmadı.

I had no way of knowing where Tom was.

Tom'un nerede olduğunu bilmenin hiçbir yolu yoktu.

What Tom doesn't know about cars isn't worth knowing.

Tom'un arabalar hakkında bilmediği şeyler bilmeye değmez.

Not knowing what to do is the biggest problem.

Ne yapacağını bilmemek en büyük sorundur.

Not knowing her telephone number, I couldn't call her.

Telefon numarasını bilmeyince onu arayamıyorum.

Tom couldn't stand Mary not knowing what had happened.

Tom Mary'nin ne olduğunu bilmemesine dayanamadı.

Not knowing what to do, I asked for help.

Ne yapacağımı bilmediğim için yardım istedim.

Tom is interested in knowing what's going to happen.

Tom ne olacağını bilmekle ilgileniyor..

Basically knowing that America was not going to punish him.

ve aslında biliyorduk ki Amerika onu cezalandırmayacaktı.

When I tell you these parts without knowing these parts

bu kısımları bilmeden bu kısımları size anlattığımda

knowing that the strategically important city had to be held.

stratejik önemi büyük bir şehrin ele geçirilmesi gerektiğini biliyordu.

Not knowing what to do, I asked him for advice.

Ne yapılacağını bilemeyince onun tavsiyesini istedim.

- It was nice knowing you.
- It was nice meeting you.

Seninle tanışmak güzeldi.

How do you sleep at night knowing what you've done?

Ne yaptığını bile bile geceleri nasıl uyuyorsun?

How can one answer any question, without knowing the answer?

Bir insan cevabı bilmeden herhangi bir soruya nasıl cevap verebilir?

Not knowing what to expect, Tom was caught off guard.

Ne beklediğini bilmediğinden, Tom gafil yakalandı.

Tom had no way of knowing when Mary would arrive.

Mary'nin ne zaman varacağını Tom'un bilmesi imkansızdı.

Tom had no way of knowing that this would happen.

Tom'un bunun olacağını bilemezdi.

Knowing that I may only have a few months to live

Sadece birkaç ay ömrümün kaldığını öğrenmek,

This means many Government officials are getting rich without anyone knowing.

Bunun anlamı pek çok Hükümet görevlisi kimse bilmeden zengin oluyor.

I'm not the only one interested in knowing where Tom was.

Tom'un nerede olduğunu bilmekle ilgilenen tek kişi ben değilim.

Tom had no way of knowing that the dam wouldn't hold.

Tom barajın tutmayacağını bilemezdi.

Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!

Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!

Sami has always had a problem with knowing when to stop.

Sami ne zaman duracağını bilmekte daima bir sorun yaşıyordu.

knowing that I am the only one that knows what just happened.

az önce ne olduğunu bilen tek insan olduğumu bilerek.

[Bear] Part of survival is knowing when not to take unnecessary risks.

Hayatta kalma yollarından biri, gereksiz riskler alınmayacak zamanı bilmektir.

Not knowing where to get off the bus, I asked the driver.

Otobüsten nerede ineceğimi bilmediğim için sürücüye sordum.

There is no knowing when a severe earthquake will happen in Tokyo.

Tokyo'da şiddetli bir depremin ne zaman olacağını bilinmez.

Virtues and girls are most beautiful before knowing that they are beautiful.

Erdemler ve kızlar güzel olduklarını bilmeden önce en güzeldirler.

I ran out of the room without knowing what I was doing.

Ne yaptığımı bilmeden odadan dışarıya koştum.

I am still in shock after knowing this sad and devastating news.

Bu üzücü ve yıkıcı haberi öğrendikten sonra hala şoktayım.

You can't blame her for not knowing what she hasn't been taught.

Ona öğretilmeyen şeyi bilmediği için onu suçlayamazsınız.

We often eat foods which are harmful to our health without knowing it.

Biz sık sık onu tanımadan sağlığımız için zararlı olan yiyecekleri yeriz.

The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.

- Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- Dil öğrenmenin en zor kısmı kelimeleri ezbere bilmektir.

Knowing where the fire escape is in a hotel may save your life.

Bir otelde yangın kaçışının nerede olduğunu bilmek hayatınızı kurtarabilir.

- You had no way of knowing that would happen.
- You had no way of knowing that that would happen.
- There was no way for you to know this would happen.

Bunun olacağını bilmenin hiçbir yolu yoktu.

Knowing his troops would struggle to live off the land in this impoverished region,

Birliklerinin yaşamak için mücadele edeceğini bilmek bu fakir bölgedeki topraklardan

By knowing that we need high energy, we know that people always say humiliating.

bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz

Knowing this is the last time I'll be writing to you is very sad.

Bunun sana son kez yazıyor olacağımı bilmek çok üzücü.

Alice, not knowing where to find the book, asked her mother where it was.

Alice, kitabı nerede bulacağını bilmediğinden, onun nerede olduğunu annesine sordu.

You probably eat genetically modified fruits and vegetables all the time without knowing it.

Muhtemelen genetiği değiştirilmiş meyve ve sebzeleri, bilmeden her zaman yersiniz.

With a super sad look in their eyes, knowing that we were losing the battle.

ve gözlerindeki derin üzüntü savaşı kaybedeceğimizi söylüyordu.