Translation of "Knocks" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Knocks" in a sentence and their turkish translations:

(Three knocks)

(Üç vuruş sesi)

Opportunity seldom knocks twice.

Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.

Nobody knocks on my door.

Kimse kapımı çalmıyor.

Médus knocks on the door.

Medus kapıyı çalar.

I am the one who knocks.

- Kapıyı çalan kişi benim.
- Kapıyı tıklayanım ben!

One moment please, someone knocks on the door.

Bir saniye lütfen, birisi kapıyı çalıyor.

So why despair when the unexpected knocks on the horizon?

Neden beklenmedik bir şeyde umuzsuzluğa düşelim?

He lands in a garden and knocks at the door.

Bir bahçeye iner ve kapıyı çalar.

When poverty knocks at your frontdoor, loves escapes through the backdoor.

Yoksulluk ön kapını çaldığında sevgi arka kapıdan kaçar.

- America is a large, friendly dog in a very small room. Every time it wags its tail, it knocks over a chair.
- The United States is a large, friendly dog in a very small room. Every time it wags its tail, it knocks over a chair.

Amerika, küçük bir odadaki arkadaş canlısı büyük köpek gibidir. Ne zaman kuyruğunu sallasa bir sandalye devirir.

I'd send my kid out on his own for a while if I were you. A few hard knocks at this point might do him some good.

Yerinde olsam çocuğumu bir süre için kendi başına dışarı gönderirdim. Bu noktada birkaç sert darbe ona iyi gelebilir.