Translation of "Unexpected" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Unexpected" in a sentence and their turkish translations:

- That was unexpected.
- This was unexpected.
- This is unexpected.

Bu beklenmiyordu.

- That was unexpected.
- It was unexpected.

O beklenmiyordu.

Something completely unexpected.

Hiç beklenmedik bir durum.

This is unexpected.

Bu beklenmedik.

Do the unexpected.

Beklenmeyeni yap.

Something unexpected happened.

Beklenmedik bir şey oldu.

Nothing unexpected happened.

Beklenmeyen bir şey olmadı.

Expect the unexpected.

Beklenmeyeni bekle.

Unexpected results were announced.

Beklenmedik sonuçlar açıklandı.

That is rather unexpected.

- O, oldukça beklenmeyen bir durumdur.
- Bu pek beklenmeyen bir durumdur.

Suddenly, something unexpected happened.

- Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.

It was not unexpected.

Beklenmedik değildi.

The result was unexpected.

Sonuç beklenmiyordu.

It's just so unexpected.

Bu sadece çok beklenmedik.

Nothing unexpected happened today.

Bugün beklenmeyen bir şey olmadı.

What an unexpected surprise!

Ne beklenmedik bir sürpriz!

What an unexpected pleasure!

Ne beklenmeyen bir zevk!

Happiness is always unexpected.

Her zaman davetsiz gelir mutluluk.

What happened was unexpected.

Olanlar beklenmedikti.

The unexpected always happens.

Beklenmeyen her zaman olur.

That was actually unexpected.

- O gerçekten beklenmiyordu.
- O gerçekten beklenmedik bir şeydi.

This was totally unexpected.

Bu bütünüyle beklenmedikti.

This is totally unexpected.

Bu tamamen beklenmediktir.

It was totally unexpected.

Bu tamamen beklenmedikti.

Something unexpected has happened.

Beklenmedik bir şey oldu.

He encountered unexpected obstacles.

O beklenmedik engellerle karşılaştı.

We had unexpected visitors.

Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı.

His advice was so unexpected,

Tavsiyesini hiç beklemiyordum,

The question was obviously unexpected.

Görünüşe göre, soru beklenmiyordu.

Fate often sends the unexpected.

Kader genellikle beklenmeyeni gönderir.

Tom encountered some unexpected problems.

Tom bazı beklenmedik sorunlarla karşılaştı.

There were some unexpected questions.

Bazı beklenmedik sorular vardı.

There were some unexpected answers.

Bazı beklenmedik cevaplar vardı.

And then something unexpected occurred.

- Ve sonra umulmayan bir şey oldu.
- Ve sonra umulmayan bir şey cereyan etti.

I enjoyed her unexpected visit.

Onun beklenmeyen ziyaretinden hoşlandım.

It was kind of unexpected.

Bu biraz beklenmedikti.

It was a little unexpected.

Ani oldu biraz.

It was an unexpected opportunity.

Beklenmedik bir fırsattı.

Some unexpected difficulties have arisen.

Bazı beklenmedik zorluklar ortaya çıktı.

We don't like unexpected guests.

Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.

This is an unexpected surprise.

Bu beklenmedik bir sürpriz.

This led to unexpected results.

Bu beklenmedik sonuçlara yol açtı.

He met an unexpected obstacle.

O beklenmedik bir engelle karşılaştı.

This is an unexpected turn.

Bu beklenmedik bir dönüş.

An unexpected error has occurred.

Beklenmeyen bir hata oluştu.

- I know it's a little unexpected.
- I know that it's a little unexpected.

Onun biraz beklenmedik olduğunu biliyorum.

We should provide for unexpected events.

Beklenmedik olayları öngörmeliyiz.

Unexpected stuff happens all the time.

Beklenmedik şeyler her zaman olur.

My proposal met with unexpected opposition.

Teklifim beklenmedik bir muhalefetle karşılaştı.

We met with an unexpected difficulty.

Beklenmedik bir zorlukla karşılaştık.

They just might do something unexpected.

Onlar sadece beklenmedik bir şey yapabilir.

I've learned to expect the unexpected.

Beklenilmemeyi beklemeyi öğrendim.

We're ready to see unexpected things.

Beklenmedik şeyleri görmeye hazırız.

Tom's strange logic gave unexpected results.

Tom'un garip mantığı beklenmedik sonuçlar verdi.

I was amazed at the unexpected result.

Beklenmeyen sonuca şaşırdım.

Meeting you here is an unexpected pleasure.

Seninle burada karşılaşmak beklenmedik bir zevk.

Are you ready for the unexpected expenses?

Beklenmeyen giderler için hazır mısın?

Tom's unexpected death devastated his work colleagues.

Tom'un beklenmedik ölümü çalışma arkadaşları mahvetti.

I was happy for her unexpected visit.

Ben, onun beklenmedik ziyaretinden mutlu oldum.

Tom got an unexpected visit from Mary.

Tom, Mary'den beklenmedik bir ziyaret aldi.

There is no defense against an unexpected attack.

Beklenmedik bir saldırıya karşı savunma yoktur.

We had no unexpected incidents during our trip.

Gezimiz sırasında beklenmedik olaylarımız olmadı.

For Tom, getting fired was an unexpected shock.

Tom için, kovulmak beklenmeyen bir şoktu.

Getting fired was an unexpected shock for him.

Kovulmak onun için beklenmedik bir şoktu.

Which is such an unexpected and unknown world before.

dünyadan bazı örnekler göreceğiz.

When I was there, I got an unexpected gift.

Oradayken beklenmedik bir hediye aldım.

One thing's for sure: you can expect the unexpected.

Bir şey kesin; ummadık taş, baş yarabilir.

Receiving a gift from you was an unexpected surprise.

Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.

[Bear] Sometimes in the wild, things take an unexpected turn.

Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.

So why despair when the unexpected knocks on the horizon?

Neden beklenmedik bir şeyde umuzsuzluğa düşelim?

But this is where my story takes another unexpected turn.

Fakat, hikayem burada yine beklenmedik bir şekil aldı.

Do not fear the unexpected, but be prepared for it.

Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla.

But you know, I was stoked because it was completely unexpected.

Hiç beklemediğim bir şeydi, bu yüzden çok şaşırmıştım.

A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.

Biraz şans bazen beklenmedik bir başarıya götürür.

I was at a loss how to answer his unexpected question.

Onun beklenmedik sorusuna nasıl cevap vereceğimi şaşırdım.

I think it's really true because we have so many unexpected new results,

Bence bu gerçekten doğru, çünkü yorumlama becerimizi değiştiren

I will be able to see you tomorrow unless something unexpected turns up.

Beklenmedik bir şey olmazsa seni yarın görebileceğim.

The unexpected windfall has put my brother and his wife on easy street.

Beklenmeyen bir para erkek kardeşimin ve karısının maddi durumunu düzeltti.

But with the arrival of warm spring weather the Carthaginian general does the unexpected.

Ilık bahar aylarının gelişiyle Kartacalı general beklenmeyeni yapıyor.

I won't be able to meet you tomorrow because something unexpected has come up.

Beklenmedik bir şey gündeme geldiği için yarın seni karşılayamayacağım.

To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house?

Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?

We had to dip into our savings in order to pay the unexpected medical expenses.

Beklenmedik sağlık giderlerini ödemek için tasarruflarımızı gözden geçirmek zorunda kaldık.

Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected.

Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.