Translation of "Twice" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Twice" in a sentence and their turkish translations:

- Measure twice, cut once.
- Measure twice, cut once!
- Measure twice. Cut once.

İki kere ölç, bir kere kes.

But think twice.

Bir kez daha düşünün.

Tom failed twice.

Tom iki kez başarısız oldu.

Tom shot twice.

Tom iki kez ateş etti.

I went twice.

İki kez gittim.

I've called twice.

İki kez aradım.

It happened twice.

O iki kez oldu.

Tom vomited twice.

Tom iki kez kustu.

Tom scored twice.

Tom iki kez skor kaydetti.

- Tom was married twice.
- Tom has been married twice.

Tom iki kez evlendi.

- I have been to Kyoto twice.
- I've gone to Kyoto twice.
- I've been to Kyoto twice.

Kyoto'ya iki kez gittim.

- Twice two is four.
- Twice two is equal to four.

İki kere iki dört eder.

- I've attempted suicide twice.
- I tried to kill myself twice.
- Twice I have tried to kill myself.

İki kez intihara teşebbüs ettim.

- I have been to Kyoto twice.
- I've gone to Kyoto twice.
- I've been to Kyoto twice.
- I was in Kyoto twice.
- I've visited Kyoto twice.
- I've been to Kyoto two times.

Kyoto'da iki kez bulundum.

Press the bell twice.

Zili iki kez çalın.

I'm twice your age.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

I've been there twice.

Ben iki kez orada bulundum.

You only live twice.

Sadece iki kere yaşarsın.

I checked it twice.

Onu iki kez kontrol ettim.

I've visited Boston twice.

Boston'u iki kez ziyaret ettim.

You shot Tom twice.

Sen Tom'u iki kez vurdun.

Tom hit me twice.

Tom bana iki kez vurdu.

I've been engaged twice.

İki kez nişanlandım.

I've been married twice.

- İki kez evlendim.
- İki kere evlendim.
- İki defa evlendim.

He kicked me twice.

O beni iki kez tekmeledi.

He hit me twice.

O bana iki kez vurdu.

Opportunity seldom knocks twice.

Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.

Once bitten, twice shy.

Kör bile düştüğü kuyuya bir daha düşmez.

Go without thinking twice!

İki kere düşünmeden git!

Tom has apologized twice.

Tom iki kez özür diledi.

You've been warned twice.

Sen iki kez uyarıldın.

I called him twice.

Onu iki kez aradım.

I've only lost twice.

Ben sadece iki kez kaybettim.

He visited Kyoto twice.

Kyoto'yu iki kez ziyaret etti.

We beat them twice.

Onları iki kere yendik.

I got beat twice.

- İki kere vurdum.
- İki kez yenildim.
- İki defa dayak yedim.

We did it twice.

Biz bunu iki kere yaptık.

I called Tom twice.

Tom'u iki kez aradım.

Sami was married twice.

- Sami iki kez evlendi.
- Sami iki defa evlendi.
- Sami iki sefer evlendi.
- Sami iki kere evlendi.

Sami was detained twice.

Sami iki kez gözaltına alındı.

I've been beaten twice.

- İki kez dövüldüm.
- İki kez yenildim.

- I have been to Kyoto twice.
- I was in Kyoto twice.

İki kez Kyoto'da bulundum.

- I'm twice your age.
- I'm twice as old as you are.

Ben senin iki katın kadar yaşlıyım.

- The place is worth visiting twice.
- That place is worth visiting twice.

Bu yer iki defa ziyaret etmeye değer.

- I watch television twice a week.
- I watch TV twice a week.

Haftada iki kez televizyon izlerim.

- Tom has been fooled twice already.
- Tom has already been fooled twice.

Tom zaten iki kere kandırıldı.

- You don't need to tell me twice.
- You don't need to tell me twice!
- No need to tell me twice!

Bana iki kez söylemene gerek yok!

- You are twice as strong as me.
- You're twice as strong as me.
- You're twice as strong as I am.

Benim iki katım kadar güçlüsün.

We ran this program twice,

Bu programı iki kere yaptık

I'd think twice about this.

Bu konu hakkında iki kez düşünürdüm.

Everybody fails once or twice.

Herkes bir ya da iki kez başarısız olur.

I only met Tom twice.

Tom'la sadece iki kez karşılaştım.

I've climbed Mt. Fuji twice.

Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.

I translated this sentence twice.

Ben bu cümleyi iki kez çevirdim.

We're not doing this twice.

Bunu iki kez yapmıyoruz.

You'd better check it twice.

Onu iki kez kontrol etsen iyi olur.

I've only seen Tom twice.

Tom'u sadece iki kez gördüm.

I've already been shot twice.

Ben zaten iki kez vuruldum.

I jog twice a week.

Ben haftada iki kez koşarım.

You've saved Tom's life twice.

Tom'un hayatını iki kez kurtardın.

I've gone to Boston twice.

İki kez Boston'a gittim.

I've been to Paris twice.

İki kez Pariste bulundum.

He wouldn't have thought twice.

O iki kere düşünmezdi.

That happened to me twice.

- Bu bana iki kez oldu.
- Bu iki kez başıma geldi.

I won't say that twice!

Ben onu iki kere söylemeyeceğim.

I've been here twice now.

Şimdi burada iki kez bulundum.

Tom has been shot twice.

Tom iki kez vuruldu.

Tom is twice Mary's age.

Tom Mary'nin yaşının iki katıdır.

I'm not saying this twice.

Bunu iki kez söylemiyorum.

I've only seen them twice.

- Onları sadece iki kez gördüm.
- Onları sadece iki defa gördüm.

I've only seen him twice.

Onu sadece iki kez gördüm.

I've only seen her twice.

- Onu sadece iki kez gördüm.
- Onu sadece iki defa gördüm.

I've seen this movie twice.

Bu filmi iki kez gördüm.

Tom mentioned Mary's name twice.

Tom Mary'nin adından iki kez bahsetti.

I've only met Tom twice.

Ben Tom'la sadece iki kez tanıştım.

He'd been in Kyoto twice.

O iki kez Kyoto'da bulundu.

I saw him twice today.

Ben bugün onu iki kez gördüm.

Tom only mentioned Mary twice.

Tom sadece iki kez Mary'ye bahsetti.

Tom has been married twice.

Tom iki kez evlendi.

Tom won twice last year.

Tom geçen yıl iki kez kazandı.

Fadil has been humiliated twice.

Fadıl iki kez aşağılandı.

I run twice a week.

Haftada iki defa koşarım.

He who writes reads twice.

Bir kere yazan iki kez okumuş olur.

I've only done that twice.

Ben bunu sadece iki kere yaptım.

I've already explained it twice.

Bunu daha önce iki kere açıkladım.

Tom won the lottery twice.

- Tom iki kez lotoyu tutturdu.
- Tom piyangoyu iki defa kazandı.

Measure twice and cut once.

İki düşün bir söyle.

I've gone to Australia twice.

Avustralya'ya iki kez gittim.

Sami has performed Umrah twice.

- Sami iki kez umreye gitti.
- Sami iki defa umre yaptı.

Tom went to Australia twice.

Tom Avustralya'ya iki kez gitti.

- You're twice as heavy as I am.
- You're twice as heavy as me.

Sen benim iki katım kadar ağırsın.

- I tried to kill myself twice.
- Twice I have tried to kill myself.

İki kez kendimi öldürmeye çalıştım.

- Tom said he shot Mary twice.
- Tom said that he shot Mary twice.

Tom, Mary'ye iki kez ateş ettiğini söyledi.

- You're twice as old as I am.
- You're twice as old as me.

Sen benim iki katım kadar yaşlısın.