Translation of "Interfere" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Interfere" in a sentence and their turkish translations:

- Do not interfere!
- Don't interfere.

Müdahale etmeyin.

- No one will interfere.
- Nobody will interfere.

Hiç kimse karışmayacak.

Tom won't interfere.

Tom karışmaz.

Please don't interfere.

Lütfen müdahale etme.

You can't interfere.

Müdahale edemezsin.

I won't interfere.

Müdahale etmeyeceğim.

We can't interfere.

Biz müdahale edemeyiz.

I'd rather not interfere.

Müdahale etmeyi tercih etmiyorum.

Why should I interfere?

Neden müdahale etmeliyim?

Don't interfere with it.

Ona müdahale etme.

Don't interfere with them.

Onlara müdahale etme.

Why did you interfere?

Neden müdahale ettin?

And we can't really interfere."

ve biz bu işe karışamayız."

Don't interfere in others' affairs.

Başkalarının işlerine karışmayın.

Don't interfere in my affairs.

Benim işlerime karışmayın.

Don't interfere in private concerns.

Özel işlere karışmayın.

I do not interfere there.

Ben oraya karışmam.

Don't interfere with my studying.

- Çalışmamı bölme.
- Çalışmama müdahale etme.

Don't interfere with my work.

Benim işime karışmayın.

I don't wish to interfere.

Müdahale etmek istemiyorum.

I won't let Tom interfere.

Tom'un karışmasına izin vermeyeceğim.

Please don't let me interfere.

Lütfen müdahale etmeme izin verme.

I won't let them interfere.

Onların müdahale etmesine izin vermeyeceğim.

I won't let him interfere.

Onun müdahale etmesine izin vermeyeceğim.

I won't let her interfere.

Onun karışmasına izin vermeyeceğiz.

Do your parents ever interfere?

Hiç anne ve baban müdahale ediyor mu?

Tom won't interfere with you.

Tom sana engel olmayacak.

I won't let you interfere.

Müdahale etmene izin vermeyeceğim.

I didn't want to interfere.

Karışmak istemedim.

You had no right to interfere.

- Müdahale etmeye hakkın yoktu.
- Karışmaya hakkın yoktu.

You have no right to interfere.

Müdahale etme hakkın yok.

I had no right to interfere.

Müdahale etme hakkım yoktu.

Please don't interfere with my plan.

Lütfen benim planıma müdahale etmeyin.

I asked Tom not to interfere.

Tom'un karışmamasını istedim.

I asked them not to interfere.

Onların karışmamasını istedim.

I asked him not to interfere.

Onun karışmamasını istedim.

I asked her not to interfere.

Ben ondan karışmamasını istedim.

I advise you not to interfere.

Ben müdahale etmemeni tavsiye ederim.

Don't interfere in other people's affairs.

Diğer insanların işlerine karışmayın.

You shouldn't interfere in other people's business.

- Başka insanların işine karışmamalısın.
- Başka insanların işlerine karışmamalısınız.

I won't interfere with your work again.

Bir daha senin işine karışmayacağım.

Don't let relationships interfere with your studies.

İlişkilerin çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

Don't let sports interfere with your studies.

Sporun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

- The big nations should not interfere with the smaller nations.
- Large countries shouldn't interfere with smaller countries.

Büyük ülkeler küçük ülkelere karışmamalıdır.

Don't interfere with Tom while he is reading.

Tom kitap okuyorken, onu engelleme.

Examinations interfere with the real meaning of education.

Sınavlar eğitimin gerçek anlamına müdahale eder.

Examinations interfere with the real purpose of education.

Sınavlar eğitimin asıl amacına müdahale eder.

He said the United States would not interfere.

Amerika Birleşik Devletleri'nin engel olmayacağını söyledi.

Don't let a boy interfere with your studies.

Bir çocuğun çalışmalarınıza engel olmasına izin verme.

Don't let that girl interfere with your studies.

O kızın çalışmalarınıza engel olmasına izin verme.

Don't interfere with him while he is reading.

- Bir şey okurken ona müdahale etme.
- Onu bir şeyler okurken bölme.

- I can't allow my emotions to interfere with my actions.
- I cannot allow my emotions to interfere with my actions.

Duygularımın eylemlerime karışmasına izin veremem.

- We cannot allow our emotions to interfere with our actions.
- We can't allow our emotions to interfere with our actions.

Duygularımızın eylemlerimize müdahale etmesine izin veremeyiz.

Don't interfere with matters that do not concern you!

Seni ilgilendirmeyen konulara karışma!

Do not interfere with Tom while he is reading.

Tom okurken ona karışma.

I don't want to interfere with your personal life.

Ben kişisel yaşamınıza müdahale etmek istemiyorum.

- Why did you get involved?
- Why did you interfere?

Neden müdahil oldun?

He has no intention to interfere with your business.

Onun senin işine karışmaya niyeti yok.

No country should interfere in another country's internal affairs.

Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmemesi gerekir.

Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.

Bob Jane'e onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.

The big nations should not interfere with the smaller nations.

Büyük uluslar, küçük uluslara müdahale etmemelidirler.

He has no right to interfere in our family affairs.

Onun aile ilişkilerimize müdahale etme hakkı yok.

- I don't want to intervene.
- I don't want to interfere.

Müdahale etmek istemiyorum.

A tight belt will interfere with circulation of the blood.

Sıkı bir kemer kan dolaşımını engeller.

You have no right to interfere in other people's affairs.

Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.

Tom told Mary not to interfere in his personal affairs.

Tom, Mary'ye kişisel meselelerine karışmamasını söyledi.

Don't interfere with him if you want him to like you.

Onun seni sevmesini istiyorsan ona müdahale etme.

You are crossing a line when you interfere in the lives of animals.

Hayvanların hayatına karışınca çizgiyi aşmış oluyorsun.

- Don't interfere in other people's affairs.
- Don't pry into the affairs of others.

Diğer insanların işlerine karışmayın.

No matter what I tell him, it's useless, so I don't interfere anymore.

Ona ne söyleyeceğim önemli değil, bu faydasız, bu yüzden artık karışmayacağım.

- Don't let this interfere with your studies.
- Don't let this affect your studies.

Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.

Why did you interfere in an affair that did not concern you at all?

Neden seni hiç ilgilendirmeyen bir işe karıştın?

I know you don't want me to interfere, but I have to defend her.

Müdahale etmemi istemediğini biliyorum, fakat onu savunmam gerekiyor.

As far as I'm concerned, what you do in your free time is your own business, as long as it doesn't interfere with your work.

Bana kalırsa, işinize müdahale etmediği sürece boş zamanlarında yaptığın şey senin kendi işin.