Translation of "Halfway" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Halfway" in a sentence and their turkish translations:

We're halfway there.

Oraya yarı yoldayız.

We're halfway home.

Biz yurttayız.

Don't give up halfway.

Yarı yolda pes etmeyin.

Don't do anything halfway.

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

We're halfway to Boston.

Boston'a giden yolun yarısındayız.

We're halfway to Australia.

Avustralya yolunu yarıladık.

They met each other halfway.

Orta yolda buluştular.

Won't you meet me halfway?

Ortak noktada buluşmayacak mıyız?

My zipper stuck halfway up.

Benim fermuar yarıya kadar sıkışmış.

- I am halfway through this detective story.
- I'm halfway through this detective story.

Bu dedektif hikayesinin yarısındayım.

We went halfway up the mountain.

Biz dağın ortasına kadar tırmandık.

I left halfway through the movie.

Filmin yarısında çıktım.

Especially in the long grass. Halfway there.

Hele ki yüksek çalıların arasında. Yolu yarıladılar.

Tom fell asleep halfway through the movie.

Tom filmin yarısında uyuyakaldı.

Mary fell asleep halfway through the movie.

Mary filmin ortasında uykuya daldı.

Tom is halfway to Boston by now.

Tom şu ana kadar Boston'a giden yolun yarısındadır.

Let's meet halfway between your house and mine.

Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.

Halfway through the lecture, she began to feel sick.

Konuşmanın yarısında o hasta hissetmeye başladı.

You have to pace yourself or you'll choke halfway through.

Başta tam gaz başlarsan, ortada dayanıklılığını yitirirsin.

Tom was halfway out the door when the phone rang.

Telefon çaldığında Tom neredeyse kapının dışındaydı.

That book was boring, so I stopped reading halfway through.

O kitap sıkıcıydı, bu yüzden okumayı yarıda kestim.

Tom and Mary are probably halfway to Boston by now.

Tom ve Mary şu an muhtemelen Boston’a yarı yoldadır.

Tom climbed halfway up the ladder and then turned and looked at us.

Tom merdivenin ortasına kadar tırmandı ve sonra döndü ve bize baktı.

I have been typing this report since this morning, but I'm only halfway through.

Bu raporu bu sabahtan beri yazıyorum, fakat ben sadece yolu yarıladım.

Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.

Bu tekne motorunun Hawaii'e giderken yarı yolda bozulmayacağını umalım.

A lie can travel halfway around the world while the truth is putting on its shoes.

Doğru, daha ayakkabılarını giyememişken; yalan, dünyanın öbür ucuna gitmiştir bile.

We still have more than halfway to go to get to the top of the mountain. Are you really already exhausted?

Dağın zirvesine varmak için hâlâ yarıdan fazla gidecek yolumuz var. Gerçekten çok yorgun musunuz?