Examples of using "Stuck" in a sentence and their turkish translations:
Sıkıştık.
O sıkışmış.
Sen sıkıştın.
Sıkıştım.
- Onlar sıkıştılar.
- Sıkışmışlar.
Fermuar sıkıştı.
Anadolu levhası sıkıştı
Kapım sıkıştı.
Sıkıştım.
- Tom sıkıştı.
- Tom tıkılı kaldı.
Sıkıştın mı?
Tom sıkışmış görünüyor.
Burada sıkıştık.
Onlar sıkıştılar.
Sıkışmadım.
Buraya saplandım.
Bu çekmece sıkışmış.
- Ben sıkıştım.
- Ben çıkmazdayım.
Sıkışmış bir şey var.
Tom dilini dışarı çıkardı.
aynı yerde takılır kalırsın.
Trafikte sıkıştık.
Onlar benimle kaldı.
- Tom yanımda oldu.
- Tom bana arka çıktı.
Fermuarım sıkıştı.
Ben Boston'da sıkışıp kaldım.
Sen çok kibirlisin.
Tom sonuna kadar gitti.
Tom tarafından sıkıştım.
Tom burada sıkıştı.
Avustralya'da mahsur kaldım.
Anahtar sıkıştı.
Maalesef burada sıkıştık.
Kendi aklımızda sıkışıp kalırız.
Linda, dilini dışarı çıkardı.
O sözüne sadık kaldı.
Tom trafikte sıkışıp kalmıştı.
O işine sarıldı.
Biz trafikte sıkıştık.
Biz şimdilik burada sıkıştık.
Tom beni savundu.
Dolap kapısı sıkıştı.
Boston'da burada sıkışıp kaldım.
- Ben rutine bağladım.
- Ben çakılı kaldım.
Tom trafikte sıkıştı.
Tom sıkıştı.
Ben trafikte sıkıştım.
Benim fermuar yarıya kadar sıkışmış.
Onun civarda takıldığına memnunum.
O, prensibine bağlı kaldı.
- Tom, trafikte sıkıştırıldı.
- Tom, trafikte sıkıştı.
- Tom, trafiğe takıldı.
Ben çamurda sıkıştım.
Nasıl sıkıştın?
Tom işine sadık kaldı.
Ben trafikte takıldım.
Tom sözüne bağlı kaldı.
Tom'un çok burnu havada.
Sami hikayesine bağlı kaldı.
Tom ve ben beraber kaldık.
Avustralya’da burada sıkışıp kaldım.
Kedim ağaçta sıkıştı.
Tom'un kibirli olduğunu düşünüyorum.
Tom Mary'ye dilini çıkardı.
İşte bu yüzden sıkışıp kalmışız.
insanın ilginçine kaldık artık
Boğazımda bir kemik sıkıştı.
O, kendi teorisi ile sıkıştı.
Tom geçmişte saplanıp kalmış.
- Ben bir trafik sıkışıklığında sıkıştım.
- Trafik sıkışıklığında sıkıştım.
Tom kendini beğenmiş, değil mi?
Tom muhtemelen trafikte sıkıştı.
O, kırık parçaları birlikte yapıştırdı.
Tom çamurda sıkıştı.
Onun ayakkabılarına biraz sakız yapıştı.
Tom, bana yardım et. Fermuar sıkıştı.
Orada saatlerce sıkıştım.
Trafiğe mi takıldın?
- Aynı yerde tıkılı kaldım.
- Aynı yerde sıkışmış durumdayım.
Tom ayrılmadı.
Tom kırık parçaları birbirine yapıştırdı.
Çamura sıkışıp kaldım.
Tom Mary'nin gerçekten sıkışmış olduğunu düşünüyor.
Lastikte sıkışmış bir çivi bulduk.
Hiç asansörde sıkıştın mı?
bazen takılma ve unutma olabiliyor
Bill Mary'ye aşık gibi görünüyor.
Kitabın iki sayfası birbirine yapışmış.
Tom, Mary'nin kafasına bir silah dayadı.
Kitabı çantasına sıkıştırdı.
O, düğme iliğine bir çiçek sıkıştırdı.
Tom kalabalık bir asansörde sıkıştı.
Kedim bir ağaçta sıkıştı.
Kedi ağaçta mahsur kaldı.
Üç aydır burada mahsur kaldık.
Tom bir trafik sıkışıklığında tıkandı.
Tom ellerini ceplerine koydu.
Tom parmaklarını kulaklarına soktu.
O bir karınca yuvasına bir saman çöpü soktu.