Translation of "Frank" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Frank" in a sentence and their turkish translations:

Let's be frank.

Dürüst olalım.

My father is frank.

Babam samimidir.

Tom is quite frank.

Tom oldukça açık yürekli.

Tom was very frank.

Tom çok açık yürekliydi.

- You're frank.
- You're sincere.

Sen samimisin.

Frank eats some cheese.

Frank biraz peynir yiyor.

I was very frank.

Ben çok samimiydim.

I'm usually quite frank.

Ben genellikle oldukça dürüstüm.

Tom is very frank.

Tom çok samimi.

How's everything these days, Frank?

Her şey bugünlerde nasıl, Frank?

You look like Frank Sinatra.

Frank Sinatra'ya benziyorsun.

Please be frank with me.

Lütfen benimle samimi ol.

I'll be frank with you.

Seninle dürüst olacağım.

Tom is frank, isn't he?

Tom dürüst, değil mi?

I had Frank, the wastewater guy.

atık sudan sorumlu Frank,

Frank majored in sociology at university.

Frank Üniversitede Sosyoloji'yi ana dal olarak seçti.

Tom and Frank are good friends.

Tom ve Frank iyi arkadaşlardır.

Let me hear your frank opinion.

Samimi görüşünüzü duymama izin verin.

He is an extremely frank person.

O, oldukça açık sözlü bir kişidir.

Tom is an extremely frank person.

Tom son derece dürüst bir kişi.

I'll be very frank with you.

Seninle çok samimi olacağım.

Frank Zappa was an American musician.

Frank Zappa Amerikalı bir müzisyendi.

Frank Sinatra was an American singer.

Frank Sinatra Amerikalı bir şarkıcıydı.

- Tom wasn't honest.
- Tom wasn't frank.

Tom dürüst değildi.

Let's be frank with each other.

Birbirimize dürüst olalım.

Tom was quite frank about it.

- Tom o konuda oldukça dürüsttü.
- Tom o konuda çok açık sözlüydü.

Tom is a very frank person.

Tom çok samimi bir kişidir.

Let me be frank with you.

- Seninle açık konuşacağım.
- Sizinle açık konuşayım.

Do you want me to be frank?

- Açık konuşmamı istiyor musun?
- Dobra dobra konuşmamı ister misin?

The staff exchanged frank opinions in the meeting.

Personel toplantıda samimi bir görüş alışverişinde bulunmuştur.

Does Tom really want me to be frank?

- Tom gerçekten açık sözlü olmamı istiyor mu?
- Tom gerçekten dürüst olmamı istiyor mu?

Do you really want me to be frank?

Gerçekten dürüst olmamı istiyor musun?

- Tom's sincere.
- Tom is frank.
- Tom is sincere.

Tom açık sözlü.

Americans are frank enough to say what they think.

Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.

The man who telephoned an hour ago was Frank.

Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.

- Let's be honest.
- Let's be frank.
- Let's be honest!

Dürüst olalım.

Frank left a message by means of a secret code.

Frank gizli bir şifre vasıtasıyla bir mesaj bıraktı.

Well, to be frank, I don't like it at all.

Şey, samimi olmak gerekirse, bundan hiç hoşlanmıyorum.

To be frank, I think this 'conspiracy theory' is nonsense.

Dürüst olmak gerekirse, bu komplo teorisi bana çok saçma geliyor.

He is a frank person and easy to talk to.

O samimi ve konuşması kolay bir kişi.

Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.

Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.

Frank can't have been ill. He was playing tennis all day.

Frank hasta olamaz. O bütün gün tenis oynuyordu.

- Tom meant it.
- Tom meant that.
- Tom was frank.
- Tom was sincere.

Tom dürüsttü.

You should be frank, and they will treat you as a friend.

Sen samimi olmalısın, onlar sana bir arkadaş gibi davranırlar.

- Tom is a very outspoken person.
- Tom is a very frank person.

Tom çok açık sözlü bir kişi.

The mission commander was Frank Borman – an Air Force Colonel, test pilot and aeronautical

Görev komutanı Frank Borman'dı - bir Hava Kuvvetleri Albayı, test pilotu ve havacılık

Frank Whittle, a British pilot, designed and patented the first turbo jet engine in 1930.

Bir İngiliz pilotu olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı.

Frank had a reputation as a bad boy but he lived it down as he grew up.

Frank'in kötü bir çocuk olarak bir ünü vardı fakat büyüdüğünde unuttu.

- I admire a person who expresses a frank opinion.
- I admire people who express their opinions frankly.

Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.