Examples of using "Frank" in a sentence and their turkish translations:
Dürüst olalım.
Babam samimidir.
Tom oldukça açık yürekli.
Tom çok açık yürekliydi.
Sen samimisin.
Frank biraz peynir yiyor.
Ben çok samimiydim.
Ben genellikle oldukça dürüstüm.
Tom çok samimi.
Her şey bugünlerde nasıl, Frank?
Frank Sinatra'ya benziyorsun.
Lütfen benimle samimi ol.
Seninle dürüst olacağım.
Tom dürüst, değil mi?
atık sudan sorumlu Frank,
Frank Üniversitede Sosyoloji'yi ana dal olarak seçti.
Tom ve Frank iyi arkadaşlardır.
Samimi görüşünüzü duymama izin verin.
O, oldukça açık sözlü bir kişidir.
Tom son derece dürüst bir kişi.
Seninle çok samimi olacağım.
Frank Zappa Amerikalı bir müzisyendi.
Frank Sinatra Amerikalı bir şarkıcıydı.
Tom dürüst değildi.
Birbirimize dürüst olalım.
- Tom o konuda oldukça dürüsttü.
- Tom o konuda çok açık sözlüydü.
Tom çok samimi bir kişidir.
- Seninle açık konuşacağım.
- Sizinle açık konuşayım.
- Açık konuşmamı istiyor musun?
- Dobra dobra konuşmamı ister misin?
Personel toplantıda samimi bir görüş alışverişinde bulunmuştur.
- Tom gerçekten açık sözlü olmamı istiyor mu?
- Tom gerçekten dürüst olmamı istiyor mu?
Gerçekten dürüst olmamı istiyor musun?
Tom açık sözlü.
Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.
Bir saat önce telefon eden adam Frank idi.
Dürüst olalım.
Frank gizli bir şifre vasıtasıyla bir mesaj bıraktı.
Şey, samimi olmak gerekirse, bundan hiç hoşlanmıyorum.
Dürüst olmak gerekirse, bu komplo teorisi bana çok saçma geliyor.
O samimi ve konuşması kolay bir kişi.
Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
Frank hasta olamaz. O bütün gün tenis oynuyordu.
Tom dürüsttü.
Sen samimi olmalısın, onlar sana bir arkadaş gibi davranırlar.
Tom çok açık sözlü bir kişi.
Görev komutanı Frank Borman'dı - bir Hava Kuvvetleri Albayı, test pilotu ve havacılık
Bir İngiliz pilotu olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı.
Frank'in kötü bir çocuk olarak bir ünü vardı fakat büyüdüğünde unuttu.
Ben görüşlerini dürüstçe ifade eden insanlara hayranım.