Translation of "Sincere" in Turkish

- Tom's sincere.
- Tom is sincere.

Tom, samimidir.

Was sincere

içtendi be

You're sincere.

Sen samimisin.

We're sincere.

Biz samimiyiz.

I'm sincere.

Ben samimiyim.

- Tom's friendly.
- Tom's sincere.
- Tom is sincere.

Tom samimi.

- Tom seems sincere.
- Tom seems to be sincere.

Tom samimi görünüyor.

- Tom's sincere.
- Tom is frank.
- Tom is sincere.

Tom açık sözlü.

Tom seems sincere.

Tom samimi görünüyor.

Were you sincere?

Samimi miydin?

Women are sincere.

Kadınlar dürüsttürler.

Are you sincere?

- Samimi misin?
- İçten misin?

Tom seemed sincere.

Tom samimi görünüyordu.

Tom looked sincere.

Tom samimi gibiydi.

Cheerful attitude sincere behavior

neşeli tavrı samimi davranışları

- You're frank.
- You're sincere.

Sen samimisin.

Tom may be sincere.

Tom samimi olabilir.

Be sincere with me.

Bana samimi ol.

Tom seemed really sincere.

Tom gerçekten samimi görünüyordu.

Tom didn't seem sincere.

Tom samimi görünmüyordu.

- I think Tom is sincere.
- I think that Tom is sincere.

Tom'un samimi olduğunu düşünüyorum.

- I know that Tom is sincere.
- I know Tom is sincere.

Tom'un samimi olduğunu biliyorum.

Tom is sincere, isn't he?

- Tom samimi, değil mi?
- Tom içten, değil mi?

Please accept my sincere apologies.

Lütfen benim samimi özürlerimi kabul edin.

I need a sincere girlfriend.

Dürüst bir kız arkadaşa ihtiyacım var.

I need a sincere friend.

Samimi bir arkadaşa ihtiyacım var.

They offered their sincere apologies.

Onlar içten özürlerini sundu.

I hope Tom is sincere.

Umarım Tom samimidir.

Tom didn't seem very sincere.

Tom çok samimi görünmüyordu.

- I don't think Tom was sincere.
- I don't think that Tom was sincere.

Tom'un samimi olduğunu sanmıyorum.

At first, he sounded very sincere.

İlk başta, o çok içten görünüyordu.

I don't think he is sincere.

Onun samimi olduğunu sanmıyorum.

I'm pretty sure Tom is sincere.

Tom samimi olduğuna oldukça eminim.

Tom is a very sincere person.

Tom çok samimi bir kişi.

I'm sure Tom is quite sincere.

Tom'un oldukça dürüst olduğundan eminim.

He is a very sincere person.

O, çok samimi insandır.

I owe you a sincere apology.

Sana yürekten bir özür borçluyum.

He is sincere in his promises.

O sözlerinde samimidir.

Tom could tell Mary was sincere.

Tom Mary'ye samimi olduğunu söyleyebilir.

I'm lucky to have sincere friends.

Samimi arkadaşlarım olduğu için şanslıyım.

Tom felt Mary wasn't being sincere.

Tom, Mary'nin samimi olmadığını hissetti.

Do you think I'm not sincere?

- Sence samimi değil miyim?
- Samimi olmadığımı mı düşünüyorsun?

- Tom seemed to be friendly.
- Tom seemed to be sincere.
- Tom seemed friendly.
- Tom seemed sincere.

Tom samimi görünüyordu.

- Tom told me that he thought Mary was sincere.
- Tom told me he thought Mary was sincere.
- Tom told me he thought that Mary was sincere.
- Tom told me that he thought that Mary was sincere.

Tom bana Mary'nin samimi olduğunu düşündüğünü söyledi.

I don't think that he is sincere.

Onun samimi olduğunu sanmıyorum.

I swear I'm telling the sincere truth.

Yemin ederim samimi gerçeği söylüyorum.

Please accept my sincere apologies for my impertinence.

Lütfen benim saygısızlığım için içten özürlerimi kabul edin.

Any emotion, if it is sincere, is involuntary.

Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.

I do not doubt that he is sincere.

Onun samimi olduğundan şüphem yok.

Tom could be sincere, but I doubt it.

Tom samimi olabilir, ancak bundan şüpheliyim.

We lay emphasis on the importance of being sincere.

Biz samimi olmanın önemini vurgularız.

- Tom is a sincere person.
- Tom is an outspoken person.

Tom samimi bir kişi.

Instead of flattery, give us an honest and sincere estimate!

Dalkavukluk yerine bize dürüst ve samimi tahmin ver!

My children make pathetically sincere efforts to get up early.

Çocuklarım erken kalkmak için acınacak halde samimi çabalar gösterirler.

The worst solitude is to be destitute of sincere friendship.

En kötü yalnızlık, samimi bir dosttan mahrum olmaktır.

I'm being sincere when I say that I love you.

Seni sevdiğimi söylediğimde samimi davranıyorum.

- Tom is being truthful, isn't he?
- Tom is sincere, isn't he?

Tom gerçeğe uygun davranıyor, değil mi?

When she kissed me, I felt she was being sincere with me.

Beni öptüğünde bana karşı dürüst olduğunu hissettim.

- Tom meant it.
- Tom meant that.
- Tom was frank.
- Tom was sincere.

Tom dürüsttü.

Tom doesn't seem to be as sincere as Mary seems to be.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar samimi görünmüyor.

Tom didn't seem to be as sincere as Mary seemed to be.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar samimi görünmüyordu.

Take a look at the players today, most of them are not sincere

bugünkü oyunculara bir bakın çoğu samimi gelmiyor bize

- Tom will do that later this afternoon.
- I wonder if Tom is sincere.

Tom bu öğleden sonra bunu yapacak.

He is usually straightforward and sincere and thereby gains the confidence of those who meet him.

O genellikle doğru sözlü ve içten ve bu sebeple onunla tanışanların güvenini kazanır.