Translation of "Fixed" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Fixed" in a sentence and their turkish translations:

Tom fixed everything.

Tom her şeyi önerdi.

I fixed one.

Ben bir tane onardım.

That got fixed.

O tamir edildi.

What's been fixed?

Ne tamir edildi?

We fixed that.

Onu tamir ettik.

I fixed it.

Onu tamir ettim.

It'll get fixed.

Tamir edilecek.

You fixed it.

Onu onardın.

He fixed it.

O onu onardı.

Tom fixed it.

Tom onu onardı.

She fixed it.

O onu onardı.

Mary fixed it.

Mary onu onardı.

We fixed it.

Biz onu onardık.

I've fixed everything.

Her şeyi düzelttim.

I fixed everything.

Her şeyi düzelttim.

- Tom fixed the leaky faucet.
- Tom fixed the dripping tap.

Tom sızdıran musluğu tamir etti.

He fixed the net.

O ağı onardı.

Father fixed the car.

Babam arabayı tamir etti.

This contest is fixed.

- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
- Bu yarışma hileli.

There I fixed it.

Orada ben onu düzelttim.

This can be fixed.

Bu tamir edilebilir.

She fixed a computer.

O bir bilgisayarı onardı.

Tom fixed his clock.

Tom saatini onardı.

I fixed the clocks.

Ben saatleri onardım.

Tom fixed the fence.

- Tom çiti onardı.
- Tom çiti tamir etti.

This game is fixed.

Bu oyun hilelidir.

The race was fixed.

Yarışta rüşvet yoluyla hile yapıldı.

Some bugs were fixed.

Bazı yanlışlar düzeltildi.

Tom fixed a watch.

Tom bir saati tamir etti.

We'll get it fixed.

Onu tamir ettireceğiz.

Tom fixed my computer.

Tom benim bilgisayarımı onardı.

I fixed their wagon.

Onların vagonunu tamir ettim.

I've already fixed that.

Ben onu zaten düzelttim.

They've already fixed it.

Zaten onu düzelttiler.

I fixed the fence.

Çiti tamir ettim.

I'll get it fixed.

Bunu tamir ettireceğim.

Sami fixed Layla's car.

Sami, Leyla'nın arabasını tamir etti.

Tom fixed Mary's car.

Tom Mary'nin arabasını onardı.

Tom fixed the latch.

Tom mandalı taktı.

Tom has fixed everything.

Tom her şeyi düzeltti.

Tom fixed his hair.

Tom saçını düzeltti.

Sami fixed his car.

Sami arabasını tamir etti.

- I fixed myself something to eat.
- I fixed something to eat.

Kendime yiyecek bir şey hazırladım.

- I've got to get it fixed.
- I've got to get this fixed.

- Bunu tamir ettirmek zorundayım.
- Bunu tamir ettirmem lazım.
- Bunu tamir ettirmem gerekiyor.

- Tom will get it fixed.
- Tom is going to get it fixed.

Tom bunu tamir ettirecek.

The chair can't be fixed.

Sandalye onarılamaz.

I must get it fixed.

Onu tamir ettirmeliyim.

She fixed us a snack.

O bize bir aperitif hazırladı.

He fixed the broken table.

O kırık masayı onardı.

Mary got her hair fixed.

Mary saçını düzelttirdi.

He got his watch fixed.

O, saatini tamir ettirdi.

Who says it isn't fixed?

Bunun hallolmadığını da kim söylüyor?

Has it been fixed yet?

Tamir edildi mi?

Have you fixed the thermostat?

Termostatı tamir ettin mi?

Tom fixed us a snack.

Tom bize bir aperitif hazırladı.

Some things can't be fixed.

Bazı şeyler onarılamaz.

I fixed the bike yesterday.

Dün bisikleti tamir ettim.

I fixed the car yesterday.

Dün arabayı tamir ettim.

And two, a fixed mindset.

ve ikincisi, sabit zihniyet.

Tom fixed himself a cocktail.

Tom kendine bir kokteyl hazırladı.

Tom got his watch fixed.

Tom saatini tamir ettirdi.

Can we get it fixed?

Onu tamir ettirebilir miyiz?

Maybe it can be fixed.

Bu belki tamir edilebilir.

It should be fixed now.

Şimdi düzelmiş olması lazım.

It needs to be fixed.

Bunun tamir edilmesi gerekiyor.

I'm on a fixed income.

Ben sabit gelirliyim.

Tom will get it fixed.

Tom bunu tamir ettirecek.

This probably can be fixed.

Bu muhtemelen tamir edilebilir.

We fixed that pretty quickly.

Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık.

The programmer fixed the bug.

Programcı arızayı düzeltti.

I haven't fixed that yet.

Onu henüz onarmadım.

Tom fixed Mary's satellite receiver.

Tom Mary'nin uydu alıcısını tamir etti.

I think we've fixed it.

Sanırım biz onu tamir ettik.

My car is being fixed.

Arabam tamir ediliyor.

What's broken can be fixed.

Bozulan şeyin tamiri mümkündür.

There is no fixed calendar.

Sabit bir takvim yok.

We've fixed all the leaks.

Tüm sızıntıları onardık.

I fixed us a snack.

Atıştırmalık bir şeyler hazırladım kendimize.

Tom fixed his car himself.

Tom arabasını kendisi tamir etti.

Tom got his car fixed.

Tom arabasını tamir ettirdi.

I got my car fixed.

Arabamı tamir ettirdim.

Tom fixed the circuit breaker.

Tom devre kesiciyi onardı.

He got his computer fixed.

Bilgisayarını tamir ettirdi.

Tom fixed the broken watch.

Tom bozuk saati tamir etti.

He fixed the video recorder.

Video kayıt cihazını tamir etti.

- I thought you had fixed it.
- I thought that you had fixed it.

Senin onu onardığını düşündüm.

- You should've fixed it right away.
- You should have fixed it right away.

Bunu hemen onarmalıydınız.

- I thought Tom had fixed this.
- I thought that Tom had fixed this.

Bunu Tom'un tamir ettiğini düşündüm.

Those plates are not fixed again

o levhalar sabit değil yine

You should get your car fixed.

Arabanı tamir ettirmelisin.

Everyone's eyes were fixed upon her.

- Herkesin gözleri ona dikildi.
- Herkesin gözleri ona sabitlendi.

I must get the television fixed.

Televizyonu tamir ettirmeliyim.

He fixed the watch for me.

O, saati benim için tamir etti.

This chair needs to be fixed.

Bu sandalyenin onarılması gerekiyor.

My father fixed a broken chair.

Babam kırık bir sandalyeyi onardı.