Translation of "Finger" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Finger" in a sentence and their turkish translations:

His finger bleeds.

Onun parmağı kanıyor.

His index finger is shorter than his ring finger.

Onun işaret parmağı yüzük parmağından daha kısadır.

His index finger is smaller than his ring finger.

Onun işaret parmağı, yüzük parmağından daha küçüktür.

- I've cut my finger.
- I have cut my finger.

Parmağımı kestim.

- Tom held up a finger.
- Tom held up one finger.

Tom bir parmak kaldırdı.

I burned my finger.

Ben parmağımı yaktım.

That was my finger.

O benim parmağımdı.

Tom lost a finger.

Tom bir parmak kaybetti.

Don't cut your finger.

Parmağınızı kesmeyin.

That's not my finger!

O benim parmağım değil!

Oops! My finger slipped!

Aman! Parmağım kaydı.

I sucked my finger.

Parmağımı emdim.

Tom cut his finger.

Tom parmağını kesti.

Show me your finger.

Bana parmağını göster.

I broke my finger.

Parmağımı kırdım.

- I got a burn on my finger.
- I burned my finger.

Ben parmağımı yaktım.

Don't point the finger at others, point the finger at yourself.

Parmağınızla başkalarını göstermeyin, parmağınızla kendinizi gösterin.

The hand has five fingers: the thumb, the index finger, the middle finger, the ring finger, and the pinky.

Elin beş parmağı var: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmak.

Tom is missing a finger.

Tom'un bir parmağı eksik.

You haven't lifted a finger.

- Gerekli çabayı göstermedin.
- Parmağını bile kıpırdatmadın.
- Elini bile sürmedin.

Tom held up a finger.

Tom bir parmak kaldırdı.

Put your finger on this.

Parmağınızı buraya koyun.

I just cut my finger.

Ben az önce parmağımı kestim.

Tom has cut his finger.

Tom parmağını kesti.

My little finger is swollen.

Benim küçük parmağım şişti.

Can I have this finger?

Şu parmağınızı alabilir miyim?

- Tom took the ring off his finger.
- Tom pulled the ring off his finger.

Tom yüzüğü parmağından çıkardı.

- Tom put the ring on Mary's finger.
- Tom slid the ring on Mary's finger.

Tom yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

The baby is sucking his finger.

Bebek parmağını emiyor.

Put your finger in your throat.

Parmağını boğazına koy.

Tom pointed a finger at Mary.

Tom Mary'yi işaret etti.

Tom waggled his finger at Mary.

Tom Mary'ye parmağını salladı.

Tom pointed his finger at Mary.

- Tom parmağıyla Mary'yi işaret etti.
- Tom Mary'ye parmağını gösterdi.

He wouldn't even lift a finger.

Bir parmağını bile kaldırmazdı.

My index finger was suddenly itchy.

İşaret parmağım birden kaşındı.

I cut my finger peeling potatoes.

Patatesleri soyarken parmağımı kestim.

Don't point your finger at me.

Beni işaret etme.

The middle finger is the longest.

- En uzun parmak orta parmaktır.
- Orta parmak en uzunudur.

She pointed her finger at him.

O, parmağıyla onu işaret etti.

She gave him the middle finger.

Ona orta parmağını gösterdi.

Tom held up a warning finger.

Tom uyarı parmağını kaldırdı.

Sami's ring finger has been cut.

Sami'nin yüzük parmağı kesildi.

Tom served the guests finger food.

Tom konuklara yiyecek ikramında bulundu.

You don't even lift a finger.

Kılını bile kıpırdatmıyorsun.

She had rings on every finger.

Her parmağında yüzük vardı.

Straight into the end of my finger.

Parmağımın ucuna.

Richie plays Rich on her finger then

Richie Rich'i parmağında oynatır sonrada

Cool the burned finger in running water.

Yanmış parmağı akan suda soğut.

Mayuko got a cut on her finger.

Mayuko'nun parmağında bir kesiği var.

She bandaged his finger with a handkerchief.

Bir mendille parmağını sardı.

I caught my finger in the door.

Kapıda parmağımı sıkıştırdım.

She shut the door on her finger.

O, kapıda parmağını sıkıştırdı.

I cut my finger with a knife.

Ben bir bıçak ile parmağımı kestim.

The little girl is sucking her finger.

Küçük kız parmağını emiyor.

Tom took the ring off his finger.

Tom yüzüğü parmağından çıkardı.

I dipped my finger into the honey.

Parmağımı bala daldırdım.

Never plug your finger into the socket.

Elektrik prizine asla parmağınızı sokmayın.

Tom put a finger to his lips.

Tom dudaklarına bir parmağı koydu.

He put the ring on Mary's finger.

Yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

He cut his finger with the knife.

O, bıçakla parmağını kesti.

I sprained my finger while playing volleyball.

Voleybol oynarken parmağımı incittim.

Tom removed the splinter from Mary's finger.

Tom Mary'nin parmağından kıymığı çıkardı.

Tom noticed the ring on Mary's finger.

Tom, Mary'nin parmağındaki yüzüğü fark etti.

Tom put the ring on Mary's finger.

Tom yüzüğü Mary'nin parmağına taktı.

Tom put his finger to his lips.

Tom parmağını dudaklarına koydu.

I'm pointing the finger at his mistake.

Onun hatasını işaret ediyorum.

She put the ring on her finger.

O, yüzüğü parmağına taktı.

Mary put the ring on her finger.

Mary yüzüğü parmağına taktı.

Tom put a bandage on Mary's finger.

Tom Mary'nin parmağına bir bandaj koydu.

I got a thorn in my finger.

Parmağımda bir diken var.

I have a thorn in my finger.

Parmağımda bir diken var.

Tom twirled the basketball on his finger.

Tom basket topunu parmağında fırıl fırıl çevirdi.

Tom had his finger on the trigger.

Tom'un parmağı tetikteydi.

I cut my little finger peeling potatoes.

Patates soyarken serçe parmağımı kestim.

Mary put her finger on my lips.

Mary parmağını dudaklarıma koydu.

I never laid a finger on you.

Ben seni hiç incitmedim.

Tom took his finger off the trigger.

Tom parmağını tetikten çekti.

I got a burn on my finger.

Benim parmağımda bir yanık var.

She pointed her finger at him accusingly.

O, suçlarcasına parmağını ona gösterdi.

Tom didn't lift a finger to help.

Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.

Tom cut his finger with a knife.

Tom bir bıçakla parmağını kesti.

I can't put my finger on it.

Onun üzerine parmağımı koyamam.

Tom put his finger on his lips.

Tom parmağını dudaklarına koydu.

Tom shut the door on his finger.

Tom parmağıyla kapısını kapattı.

Tom has a splinter in his finger.

Tom'un parmağına kıymık battı.

Tom pointed a finger gun at me.

- Tom eliyle silah yapıp bana doğrulttu.
- Tom elini tabanca yapıp bana tuttu.

Can I put this on your finger?

Şunu parmağınıza takabilir miyim?

I let my finger run beneath those words.

kelimelerin altında parmağımı gezdirirdim

Our daughter burned her finger with a match.

Kızımız bir kibrit ile parmağını yaktı.