Translation of "Donkey" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Donkey" in a sentence and their turkish translations:

Come here, donkey!

Buraya gel, eşek!

The donkey is braying.

Eşek anırıyor.

A donkey is gray.

Bir eşek gridir.

A two-legged donkey can become general and remain a donkey.

İki bacaklı bir eşek general olabilir ve bir eşek kalabilir.

I am braying like a donkey.

Ben eşek gibi anırıyorum.

Jessie urged the little donkey forward.

Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.

That's not a horse, it's a donkey.

O bir at değil, bir eşekti.

He insulted me by calling me a donkey.

Bana eşek diyerek beni aşağıladı.

Every farmer who owns a donkey beats it.

Bir eşek sahibi olan her çiftçi ona vurur.

Why does the donkey have such long ears?

Eşeğin neden böyle uzun kulakları var?

Mary has more ass than a donkey farm.

Mary'de Diyarbakır karpuzu gibi göt var.

The inheritor relatives were already surrounded by inheritance donkey

miras eşek olarak geldi çıkarcı akrabalar çoktan etrafını sarmıştı

I cannot bray like a donkey. I'm a horse.

Ben bir eşek gibi anıramam. Ben bir atım.

I know that donkey! I have seen him before.

O eşeği biliyorum! Onu daha önce gördüm.

He who doesn't avenge is a son of a donkey.

İntikamını almayan o, bir eşeğin oğludur.

All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed.

Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu.

My dad is going to whip me just like a donkey.

Babam beni tıpkı bir eşek gibi kırbaçlayacak.

The donkey is my father's and my grandfather's but they put me behind!

Herhangi bir şey için sana asla soru sormadım.

Within two or three hours you will become a real donkey, just like the ones that pull the fruit carts to market.

İki ya da üç saat içinde meyve sepetlerini pazara çekenler gibi gerçek bir eşek olacaksın