Examples of using "Discourage" in a sentence and their turkish translations:
O, suçluların cesaretini kıracak.
Tom'un cesaretini kırmayalım.
Onların cesaretini kırmayalım.
Onun cesaretini kırmayalım.
Onun cesaretini kırmayalım.
Tom Mary'nin cesaretini kırmak istemiyor.
Tom'un hevesini kırmak istemiyorum.
Olumsuzluklar ve yokluklar bizi vazgeçirmemeli
Hatanın onun cesaretini kırmasına izin vermedi.
Onu yurt dışına gitmekten caydırmaya çalıştım.
Sizi fotoğraf çekmekten vazgeçirmek istemiyorum.
İnsanları onu yapmaktan vazgeçirmek için mümkün olan her şeyi yaptım.
Tom Mary'yi John'la çıkmaktan vazgeçirmeye çalıştı.
Nigbolu'nun hatıraları Batı Avrupa'nın Osmanlıları yüzyıllarca işgal etmesini engelledi
Ama bunun sizi yıldırmasın. Vahşi doğa şaşırtıcıdır. Artık hangi yönün batı olduğunu biliyoruz,