Translation of "Demanding" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Demanding" in a sentence and their turkish translations:

You're demanding.

Sen talepkarsın.

Tom was demanding.

Tom talepkardı.

Tom is demanding.

Tom talepkardır.

I'm pretty demanding.

Oldukça talepkarım.

I was demanding.

Ben talep ediliyordum.

Am I too demanding?

Çok talepkar mıyım?

Don't be so demanding.

Bu kadar talepkâr olma.

They were very demanding.

Çok ilgi istiyorlardı.

It's very demanding work.

- Bu çok uğraştırıcı bir iş.
- Çok zahmetli bir iş bu.

She's demanding too much.

O çok fazla talep ediyor.

Sami became more demanding.

Sami daha fazla talepkar hale geldi.

Tom used to be demanding.

Tom talepkârdı.

We do very demanding work.

Biz çok zahmetli iş yapıyoruz.

This job is very demanding.

Bu iş çok zahmetli.

It's a very demanding profession.

Bu çok emek isteyen bir meslek.

His boss is very demanding.

Onun patronu çok talepkar.

Tom's boss is very demanding.

Tom'un patronu çok talepkâr.

I'm demanding, but I'm fair.

Talep ediyorum ama adilim.

My boss is very demanding.

Benim patronum çok talepkâr.

- I think Tom is too demanding.
- I think that Tom is too demanding.

Sanırım Tom çok talepkâr.

They are demanding shorter working hours.

Daha kısa çalışma saatleri istiyorlar.

She was a very demanding girlfriend.

O çok talepkâr bir kız arkadaştı.

Mary is a very demanding girlfriend.

Mary çok talepkâr bir kız arkadaş.

The senator has a very demanding schedule this week.

Senatörün bu hafta çok zorlu bir takvimi var.

The workers at Tom's company are demanding shorter working hours.

Tom'un şirketindeki işçiler daha kısa çalışma saatleri talep ediyorlar.

Kate broke his heart by rudely demanding he go away.

Kate kaba şekilde gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.

But my patient over here, demanding that I bring her flavored coffee creamer,

Ama ona aromalı kahve sütlüğü getirmemi isteyen hastam

So there’s a moment in the Giant Steps recording that really illustrates just how demanding

Giant Steps kaydında bir an var, parçanın ne kadar

When a friend queried his devotion to Napoleon,  who was an extremely demanding and short-tempered  

okumadı veya onunla çelişmedi. Bir arkadaşı, son derece talepkar ve çabuk davranan bir

With the king’s allies demanding that an example be made of Ney, the outcome of his

Kralın müttefikleri Ney'den bir örnek alınmasını talep ederken,

Even though Tom has a very demanding job, he always makes time for Mary and the kids.

Artan işine rağmen, Tom' un çocuklar ve Maria için her zaman vakti vardır.

Tom and Mary don't have much time to talk together. Their children are always demanding their attention.

Tom ve Mary'nin birlikte konuşmak için çok zamanı yok. Onların çocukları, her zaman onların ilgisini istiyorlar.