Translation of "Deer" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Deer" in a sentence and their turkish translations:

It's deer season.

Bu geyik sezonu.

Is it a deer?

O bir geyik mi?

He went deer hunting.

O geyik avına gitti.

We hit a deer.

Bir geyik vurduk.

Tom shot a deer.

Tom bir geyik vurdu.

Deer are fairly intelligent.

Geyikler oldukça zekidir.

Tom stalked the deer.

- Tom usulca geyiğe yaklaştı.
- Tom sessizce geyiğin izini sürdü.

- A deer ran for its life.
- The deer ran for its life.

Geyik, yaşamı için kaçtı.

I ran into a deer.

Bir geyiğe rastladım.

The archer killed the deer.

Okçu geyiği öldürdü.

It looks like a deer.

Bu bir geyik gibi görünüyor.

They hunted deer and foxes.

Onlar geyikler ve tilkiler avladılar.

The hunter shot at a deer.

Avcı bir geyiğe ateş etti.

Tom and Mary went deer hunting.

Tom ve Mary geyik avlamaya gittiler.

The deer was running by itself.

Geyik tek başına koşuyordu.

She took aim at a deer.

Bir geyiğe nişan aldı.

The hunter was skinning the deer.

Avcı geyiğin derisini yüzüyordu.

The hunter shoots deer and hares.

Avcı tavşanları ve geyikleri vuruyor.

A doe is a female deer.

Dişi geyiğe maral denir.

The deer was killed by hunters.

Geyik avcılar tarafından öldürüldü.

Tom took aim at the deer.

Tom geyiği hedef aldı.

Deer tracks are easy to identify.

Geyik izlerini tanımlamak kolaydır.

Sami was deer hunting in Alaska.

Sami, Alaska'da geyik avlıyordu.

- In Nara there are lots of deer!
- There are a lot of deer in Nara.

Nara'da bir sürü geyik var.

He shot an arrow at the deer.

O, geyiğe bir ok attı.

Stop! There's a deer on the road.

Dur! Yolda bir geyik var.

Tom shot at the deer but missed.

Tom geyiğe ateş etti ama vuramadı.

Tom hit a deer on the highway.

- Tom otoyolda bir geyiğe çarptı.
- Tom yolda bir geyiğe çarptı.

- I cooked deer meat.
- I cooked venison.

Ben geyik eti pişirdim.

There was a deer in the road.

Yolda bir geyik vardı.

Mary froze like a deer in headlights.

Mary far görmüş tavşan gibi donakaldı.

The deer roam freely inside the park.

Geyik parkın içinde özgürce dolaştı.

We don't often see deer around here.

Buralarda sık sık geyik görmüyoruz.

Tom hit a deer on the road.

Tom yolda bir geyiğe çarptı.

He couldn't bring himself to shoot the deer.

Geyiği vurmaya gönlü elvermedi.

- Is it an elk?
- Is it a deer?

O bir geyik mi?

I felt like a deer in the headlights.

Kendimi far ışığı tutulmuş bir geyik gibi hissettim.

Tom looks like a deer caught in headlights.

Tom korkudan donakalmış gibi görünüyor.

We didn't see many deer in the forest.

Ormanda pek geyik görmedik.

The dogs were closing in on the deer.

Köpekler geyiklerin etrafını çeviriyorlardı.

The deer is faster than it is strong.

Geyik güçlü olduğundan daha hızlıdır.

We followed the tracks left by the deer.

Biz geyikler tarafından bırakılan izleri takip ettik.

There was a deer walking through the meadow.

Çayırda yürüyen bir geyik vardı.

Is the milk from this deer really good?

Bu geyiğin sütü sahiden iyi midir?

Our pointer took off after a big deer.

Köpeğimiz büyük bir geyiği kovaladı.

The lions are much stronger than the deer.

Aslanlar geyiklerden çok daha güçlülerdir.

The deer is three times as heavy as Jane.

Geyik Jane'in üç katı kadar ağırdır.

Jane ran after the deer as fast as possible.

Jane geyiğin arkasından elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Tom froze like a deer caught in the headlights.

Tom korkudan donakaldı.

Layla initially thought the body was a deer carcass.

Leyla başlangıçta cesedin bir geyik leşi olduğunu düşündü.

A deer jumped out in front of Tom's car.

Tom'un arabasının önüne bir geyik atladı.

A baby deer can stand as soon as it's born.

Bir bebek geyik doğar doğmaz ayakta durabilir.

Sheep, cattle, deer, and then never get out. Oh, god. It's like...

Koyunlar, büyükbaşlar, geyikler. Ve asla kurtulamıyorlar.

Sheep, cattle, deer, and then never get out. -[splashing] -Oh, god. It's like...

Koyunların, büyükbaşların, geyiklerin. Ve asla çıkamazlar.

So you get home from work, and you have that deer-in-the-headlights look

İşten eve dönüyorsunuz ve şaşkınlıktan donakalıyorsunuz.

This species of deer is so elusive that only two have ever been photographed in the wild.

Bu geyik türlerinin yakalanması o kadar zor ki yabanda şu ana kadar sadece iki tanesinin resmi çekildi.

A dead deer being pecked by vultures, remains partly eaten by other animals, that sort of rotten meat is called 'carrion'.

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.