Translation of "Outside" in Turkish

- Look outside!
- Look outside.

Sadece dışarı bak.

- Stay outside!
- Stay outside.

Dışarıda kal.

- Someone's outside.
- Someone is outside.

Dışarıda birisi var.

- Tom's outside.
- Tom is outside.

Tom dışarda.

- Let's step outside.
- Let's go outside.

Dışarı çıkalım.

- Everybody ran outside.
- Everyone ran outside.

- Herkes dışarı kaçtı.
- Herkes dışarı koştu.

- Is it hot outside?
- Hot outside?

Dışarısı sıcak mı?

- It snows outside.
- It's snowing outside.

Dışarıda kar yağıyor.

Come outside.

Dışarı gel.

They're outside.

Onlar dışarıda.

Step outside.

Dışarı çık.

Wait outside.

Dışarıda bekle.

Go outside.

- Çık dışarı.
- Dışarı çıkın.

I'm outside.

Ben dışarıdayım.

- It is dark outside.
- It's dark outside.

Dışarda hava karanlık.

- It is cold outside.
- It's cold outside.

Dışarısı soğuk.

- I'm waiting outside.
- I am waiting outside.

Dışarıda bekliyorum.

- It's all dark outside.
- It's totally dark outside.
- It's pitch black outside.

Dışarısı zifiri karanlık.

- It's cold out.
- It is cold outside.
- It's cold outside.
- It's chilly outside.

Dışarısı soğuk.

- It's all dark outside.
- It's totally dark outside.

Dışarısı tamamen karanlık.

- Can I go outside?
- May I go outside?

Dışarı gidebilir miyim?

- A policeman is outside.
- There's a policeman outside.

Bir polis dışarıda.

- Leave the dog outside!
- Leave the dog outside.

Köpeği dışarıda bırak.

- You can wait outside.
- You may wait outside.

Dışarıda bekleyebilirsin.

- It's raining buckets outside.
- It's raining hard outside.

Dışarıda şiddetli yağmur yağıyor.

- Tom is out.
- Tom's outside.
- Tom is outside.

Tom dışarıda.

People stay outside.

İnsanlar dışarıda kalıyor.

Tom slept outside.

Tom dışarıda uyudu.

Go exercise outside.

Git dışarıda egzersiz yap.

It's raining outside.

Dışarıda yağmur yağıyor.

I ran outside.

Dışarıya koştum.

It was outside.

Dışardaydı.

Tom ran outside.

Tom dışarıya koştu.

Please step outside.

Lütfen dışarı çık.

Everyone hurried outside.

Herkes dışarıya koştu.

Everyone rushed outside.

Herkes dışarıya koştu.

Go wait outside.

Git dışarıda bekle.

I'll come outside.

Dışarı geleceğim.

We waited outside.

Dışarıda bekledik.

Tom looked outside.

Tom dışarıya baktı.

You were outside.

Dışarıdaydın.

I was outside.

Ben dışardaydım.

We were outside.

Biz dışardaydık.

Let's talk outside.

Dışarıda konuşalım.

It snows outside.

Dışarıda kar yağıyor.

It's chilly outside.

Dışarısı soğuk.

It’s frosty outside.

Dışarısı ayaz.

Go back outside.

Dışarıya geri git.

Take Tom outside.

Tom'u dışarı götür.

Tom isn't outside.

Tom dışarıda değil.

Tom stayed outside.

Tom dışarıda kaldı

Tom waited outside.

Tom dışarıda bekledi.

Tom walked outside.

Tom dışarıda yürüdü.

Tom was outside.

Tom dışarıdaydı.

Tom went outside.

Tom dışarı çıktı.

Tom's car's outside.

Tom'un arabası dışarıda.

We'll wait outside.

Dışarıda bekleyeceğiz.

They ran outside.

Onlar dışarıya koştular.

They stepped outside.

Dışarı çıktılar.

They waited outside.

Dışarıda beklediler.

They walked outside.

Onlar dışarıda yürüdüler.

They went outside.

Onlar dışarı çıktılar.

They're right outside.

Dışarıdalar.

They're still outside.

Hâlâ dışarıdalar.

They're waiting outside.

Onlar dışarıda bekliyor.

I checked outside.

Dışarıyı kontrol ettim.

I'll be outside.

Dışarıda olacağım.

I'll step outside.

Dışarı çıkacağım.

I'll wait outside.

Dışarıda bekleyeceğim.

I'm going outside.

Dışarı gidiyorum.

I'm right outside.

Hemen dışardayım.

Just look outside.

Sadece dışarı bak.

Take it outside.

Onu dışarıya götür.

There's someone outside.

Dışarıda biri var.

Tom stepped outside.

Tom dışarı çıktı.

Tom remained outside.

Tom dışarıda kaldı.

It's drizzling outside.

Dışarıda yağmur çiseliyor.

Take them outside.

Onları dışarı götür.

Take him outside.

Onu dışarı götür.

Take her outside.

Onu dışarı götür.

They were outside.

Onlar dışarıdaydılar.

Let's look outside.

Dışarıya bakalım.

Let's go outside.

Dışarı çıkalım.

It's freezing outside.

Dışarısı bu gibi.

There's snow outside.

Dışarıda kar var.

Tom came outside.

Tom dışarı geldi.

I'll get outside.

Dışarı çıkacağım.

I slept outside.

Dışarıda uyudum.

I went outside.

Dışarı gittim.