Examples of using "Nearly" in a sentence and their turkish translations:
Neredeyse bayılıyordum.
Neredeyse açlıktan ölüyorduk.
Neredeyse açlıktan ölüyordum.
Neredeyse gün doğuyor.
Neredeyse ölüyordun.
Neredeyse hazırım.
Neredeyse imkansız.
Neredeyse ölüyordum.
Neredeyse öğle vakti.
Ben neredeyse körüm.
Leyla neredeyse ölmüştü.
Neredeyse karanlık.
oradaki ıstakozları koruyorlar.
Neredeyse öğle idi.
- Saat yaklaşık olarak altıdır.
- Saat takriben altıdır.
Neredeyse boğuluyordu.
Neredeyse ölüyordun.
Tom bu gece neredeyse ölüyordu.
Onu neredeyse unutuyordum.
Neredeyse kapanış saati.
- Neredeyse gece yarısı oldu.
- Neredeyse gece yarısı olmuştu.
Ben neredeyse felçliydim.
Yaklaşık üç.
Tom neredeyse giyindi.
Neredeyse beni öldürüyordun.
- Biz yaklaşık olarak orada mıyız?
- Neredeyse orada mıyız?
Tom neredeyse kör.
Ben neredeyse bayılıyordum.
Yıldırım neredeyse anlıktır.
Neredeyse üç saat geçti.
Tom neredeyse denize düşüyordu.
Tom neredeyse evde.
- Tom'a neredeyse bir araba çarpıyordu.
- Tom'a az daha araba çarpıyordu.
Hemen hemen herkes buraya zamanında geldi.
- O, yaklaşık kırk olmalı.
- Yaşı kırka yakın olmalı.
Tökezledim ve neredeyse düşüyordum.
Tom neredeyse yüksek sesle kahkaha atacaktı.
- Benim ev ödevi neredeyse tam.
- Ev ödevim neredeyse hazır.
Tom neredeyse beni öldürüyordu.
Neredeyse çenemi kırdın.
Tom neredeyse cesaretini kaybetti.
Neredeyse treni kaçırıyorduk.
Bu sözlük neredeyse yararsız.
Neredeyse zamanımız kalmadı.
Yer neredeyse boş.
Teflon saplı ızgaralar neredeyse kullanılmaz.
Tom neredeyse kendi de ölüyordu.
O neredeyse simsiyahtı.
Yemek neredeyse yenmezdi.
O neredeyse yeterince iyi değil.
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Biz neredeyse henüz orada mıyız?
Tom yaklaşık otuz olmalı.
Tom kaydı ve neredeyse düşüyordu.
Onu belirlemek neredeyse imkansızdır.
Tom o fırsatı neredeyse kaçırdı.
Onun uzuvları neredeyse donmuştu.
yaklaşık iki bin çeşit erik
Neredeyse ABD nüfusunun iki katı.
O neredeyse imkansızdı.
Neredeyse donarak ölüyorduk.
Otobüs neredeyse ona çarpıyordu.
Savaş yaklaşık on yıl sürdü.
Tom neredeyse sandalyesinden düşecekti.
Neredeyse tüm Japonlar koyu saça sahiptir.
Otopark neredeyse boş.
Neredeyse onun hayatına mal oldu.
Neredeyse onun hayatına mal oldu.
Neredeyse hayatıma mal oldu.
Bir adam neredeyse bize çarptı.
Neredeyse onların ikisi de öldürüyordu.
Ölü sayısı 500'e yaklaşıyor.
Neredeyse balık kılçığı yutacaktım.
Neredeyse altı.
Neredeyse bir kalp krizi geçiriyordum.
Bugün neredeyse kendimi öldürüyordum.
Hemen hemen hiç yakın dostu yoktur.
Dan neredeyse Linda'yı ölümüne boğdu.
Onlar birlikte yaklaşık on yıl geçirdiler.
Neredeyse ölüyordum.
Neredeyse karanlık.
Tom yaklaşık üç saat gecikti.
Tom yaklaşık olarak senin ölçünün iki katı.
Bu makine yaklaşık otuz ton ağırlığında.
Onu yaparken neredeyse kendimi öldürüyordum.
Kamyon neredeyse beni eziyordu.
Neredeyse havuza düşüyordum.
Nedeyse uçurumdan düşüyordum.
Tom neredeyse her gün buraya gelir.
Tom neredeyse ölüyordu.
Tom neredeyse tüm yol boyunca uyudu.
Neredeyse evdeyiz.
Tom neredeyse ikisini de öldürüyordu.
- Kendimi neredeyse yelken kanatla öldürüyordum.
- Kendimi delta kanatla neredeyse öldürüyordum.
Bu sabah neredeyse bunu yaptım.