Translation of "Communities" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Communities" in a sentence and their turkish translations:

communities.

topluluklar var.

Our communities.

topluluklarımız.

I hate hypocritical communities.

Ben ikiyüzlü toplumlardan nefret ediyorum.

Bring it to the communities.

desteklemekteyiz.

While other communities are violated.

her zaman adaleti sağlamıyor.

And create real, strong communities.

ve gerçek, güçlü topluluklar kuracak bir dünya.

Of making shelter for communities,

barınacak bir yer inşa eden sanattır.

That connect us as communities.

kurumlar ve uygulamalara ihtiyacımız var.

I hate two-faced communities.

İkiyüzlü topluluklardan nefret ederim.

We're building local squads and communities

Bölge savcılarını sorumlu tutmak için

Black communities have been under attack.

Siyahi toplumlar saldırı altında,

And we've seen that black communities

Biz görüyoruz ki siyahi toplumlar

Between black communities and law enforcement,

bir kuşak çatışması anıyla uğraşmıyoruz.

And the enemy are communities of color.

Düşmanları ise siyahi insanlar.

In black and brown middle-class communities,

siyahi ve Latin asıllı orta sınıf topluluklarda

I am obsessed with forming healthy communities,

Sağlıklı topluluklar oluşturmaya takıntılıyım,

Asian communities tend to be quite closed.

Asya toplulukları oldukça kapalı olma eğilimindedir.

Our cities and our communities are not prepared.

Şehirlerimiz ve topluluklarımız hazır değil.

The terrorism that we've experienced in our communities.

korku ve hayal kırıklığı hissediyoruz.

Video games and communities truly are quite related.

video oyunları ve toplumlar gerçekten de oldukça bağlantılı.

And academia, and communities, and innovators for help.

üniversiteler, kurum ve kuruluşlar ve yenilikçilerden yardım istiyoruz.

To reach more young people in more communities,

Daha çok toplulukta, dünyanın daha çok yerinde

These are passionate, dedicated advocates from local communities,

Bunlar yerel topluluklardan gelen, çoğu daha önce bizzat hapsedilmiş,

Communities that had been here for thousands of years

Binlerce yıldır burada olan topluluklar

Luckily some of our communities are doing just that.

Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.

We're going to reinvest those moneys in local communities,

O paralarla yerel toplumlara yeniden yatırım yapacağız.

These are the unpaid debts owed to black communities

Bunlar çalıntı iş gücü için, siyahi topluma borçlu olunan

Without them ever having to leave their own communities.

topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.

Poor inner city communities caught the brunt of the blow.

bunların merkezindeki yoksul halk, bu etkiye maruz kaldı.

The communities were being destroyed by this powerfully addictive drug,

Topluluklar, bu bağımlılık yapan madde tarafından yok ediliyordu

I watched families and communities go from being laid off,

Ailelerin ve bir grup insanın işten çıkarıldığını, eksik iş olanaklarını,

And what that means for communities like in Baton Rouge,

Hala Alton Sterling için yas tutan

But about ensuring that certain people, certain communities are protected,

diğer toplumların haklarını ihlal etmeyi garanti eden ceza hukuku sistemi

The targeting of black communities through predatory practices like bail.

kefalet gibi düşmanca uygulamalarına izin vermiş olacağız.

That mainstream communities have given to issues of racial justice,

ırksal adalete ve ekonomik adalete karşı devam eden

Go search for communities that you can be part of.

Dâhil olabileceğiniz toplulukları arayın,

Who are in rural, remote, hard to reach mountainous communities,

Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri

Nobody forced these communities to take part in illegal drug sales,

Kimse bu insanları yasa dışı uyuşturucu ticaretinde rol almak için zorlamadı

I was standing there with other members of south Louisiana's communities --

Orada Güney Louisiana topluluklarının diğer üyeleriyle birlikte duruyordum;

And so much is sacrificed for it -- it's factories, communities, jobs.

Bu üçü adına birçok şey feda edildi: çalışanlar, fabrikalar, topluluklar.

To communities which shelter many of Vlad's rivals to the crown.

Vlad'ın yönetiminin düşmanı olanlara karşı katliam gerçekleştirdi.

Iceland has one of the smallest Muslim communities in the world.

İzlanda, dünyadaki en küçük Müslüman topluluklarından birine sahiptir.

The Burning of Judas is still common in some Christian communities.

Yahuda'nın Yanması hala bazı Hristiyan toplumlarda yaygındır.

They were facing so many problems with their families and their communities

Çocuklarının mutluluğu ve hayatından çok

To take the money that should be going to invest in communities,

polis bütçelerinden alıp toplumlara getirme konusunda

So that we can bring legal services and lawyers to the communities

hukuk hizmetlerini ve avukatları topluma getirebilmek için

And for the communities that have lived this for 400 years, God.

400 yıldır bunu yaşayan toplumlar için, Tanrım,

They don't tell you about people, they don't tell you about communities.

Size insanlar ve topluluklar hakkında hiçbir şey söylemezler.

Some we're going to need to do in businesses or in communities,

bazılarını firmalarda veya topluluklarda

And let them go out into communities and make these beautiful gardens,

ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar,

You live in those communities and you need to do something about it.

Bu toplumda yaşıyorsunuz ve bununla ilgili bir şey yapmanız gerek.

Harnessing the power of the tides could be very helpful to coastal communities.

Gelgitin gücünü kullanmak kıyı topluluklarına çok yardımcı olabilir.