Translation of "Create" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Create" in a sentence and their turkish translations:

You have to create problems to create profit.

Kar yaratmak için sorunlar yaratmak zorundasın.

Composers create music.

Besteciler müzik besteler.

Don't create dust!

Toz yaratmayın!

Hard times create strong men, strong men create good times, good times create weak men, and weak men create hard times.

Zor zamanlar güçlü insanları, güçlü insanlar huzurlu zamanları, huzurlu zamanlar zayıf insanları ve zayıf insanlar da zor zamanları yaratır.

You create original content,

Orijinal içerik üretiyorsunuz,

Djibouti will create a

Cibuti, Çin'le ortak gümrük

We didn't create it.

Onu biz yaratmadık.

Create your personal website.

Kişisel web siteni yarat.

To truly create dramatic results?

her birimiz için bir yolu var mı?

And create real, strong communities.

ve gerçek, güçlü topluluklar kuracak bir dünya.

I'm working to create materials

Bağışıklık tepkimizi değiştirerek

Because those changes create adventure.

Çünkü bu değişimler maceralar yaratır.

Sometimes translations do create ambiguity.

Bazen çeviriler belirsizlik yaratır.

We didn't create the problems.

Biz sorunları yaratmadık.

It'll also help create jobs.

- Ayrıca iş yaratmaya yardımcı olacak.
- İstihdam yaratmaya da yardımcı olacak.

We need to create new rivers

Kuzey Sibirya'da eriyen kar suyuyla

And pressure gradients create surface wind,

Basınç değişimleri yüzey rüzgârı yaratır,

Can we create softer urban systems?

Daha yumuşak kentsel sistemler yapabilir miyiz?

Imagine what they'll create: breakthroughs, inventions.

Onların yapacakları muazzam buluşları düşünün:

We cannot create cities for everyone

herkesi dinlemeksizin

And formally create an ant island

ve bir resmen karınca adası oluşturuyorlar

Now, they can create more added

Fakat şimdi

Click here to create an account.

Bir hesap açmak için buraya tıklayın.

Did you create a Yahoo ID?

Bir Yahoo kimliği oluşturdun mu?

Our cities create serious pollution problems.

Şehirlerimiz ciddi kirlenme sorunları yaratıyor.

They voted to create a committee.

Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

Why did God create the universe?

Allah kainatı neden yarattı?

We need to create more jobs.

- Bizim daha fazla iş yaratmamız gerekiyor.
- Daha çok iş yeri açmaya ihtiyacımız var.

We have to create more jobs.

Daha fazla iş yaratmak zorundayız.

We constructed rituals to create symbolic logos.

Sembolik logolar oluşturmak için ritüeller oluşturduk.

We can create a modern patent system

21. yüzyılın gereklerini karşılayan

They create adventure, and architecture is adventure.

Maceralar yaratır. Mimarinin kendisi de bir maceradır.

They should create a sense of curiosity.

Kültürel binalar bir merak duygusu uyandırmalıydılar.

Psychology says, in order to create engagement,

Psikoloji şunu der: katılım yaratmak için

So use that privilege to create change.

Ayrıcalığınızı değişiklik yaratmak için kullanın.

The government's investment will create many jobs.

- Hükümetin yatırımı birçok istihdam yaratacak.
- Hükûmetin yatırımı çok sayıda iş imkânı sağlayacak.

I have to create a new website.

Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.

Can we create something out of nothing?

Yoktan var edebilir miyiz?

I want to create my own world.

Ben kendi dünyamı yaratmak istiyorum.

By hovering near an object to create

bunu yapabilmek için bir nesnenin yakınına giderek

Do you know how to create flashcards?

Nasıl Flashcards oluşturulacağını biliyor musunuz?

What kind of games do you create?

Ne tür oyunlar yapıyorsun?

Human beings are created to create things.

İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.

I have to create a new site.

Yeni bir site yaratmak zorundayım.

These policies will create millions of jobs.

Bu politikalar milyonlarca iş yaratacaktır

Markets inevitably create more problems than they solve.

piyasalar, kaçınılmaz olarak çözdüğünden fazla sorun yaratıyor.

We actually have to create a new standard,

Gerçekten yeni bir standart oluşturmak zorundayız;

Find beauty in the hard stuff and create.

zor şeylerde güzellik bul ve yarat.

And create a river inside the Rocky Mountains

Rocky Dağları'ndan Meksika'nın kuzeyine akan

Use your fire steel to create a spark...

Kıvılcım çıkartmak için ateş çeliği kullanacağım.

Because you create a place that's open, accessible.

Çünkü açık ve erişilebilir bir yer yapmış olursunuz.

And to create many unique environments for kids.

ve çocuklar için eşsiz ortamlar hazırlamak istiyorlar.

And that solutions sometimes create their own problems

ve çözümlerin bazen kendi sorunlarını yaratması gerçeği

The hyenas do their best to create panic.

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

Also, I'm going to create a foundation here,

Ayrıca, şimdi bir vakıf kuruyorum,

We don't want to create any new problems.

Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.

I'm looking for someone to create a website.

Web sitesi oluşturmak için birini arıyorum.

But...no one translates the sentences I create.

- Fakat...hiç kimse benim yarattığım cümleleri çeviremez.
- Fakat... Benim yazdığım cümleleri kimse çevirmiyor.

I had Tom create a website for me.

Tom'a benim için bir web sitesi yaptırdım.

Urban sprawl and chaos create many planning problems.

Çarpık kentleşme ve kaos pek çok planlama sorunları yaratır.

They want to create a synthetic life form.

Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.

People die, but the things they create endure.

İnsanlar ölürler ama onların yarattığı şeyler dururlar.

Karlo has the ability to understand and create.

Karlo, anlamak ve oluşturmak yeteneğine sahiptir.

What did God create on the seventh day?

Tanrı yedinci günde ne yarattı?

These light bulbs use mercury to create light.

Bu ampuller ışık oluşturmak için civa kullanır.

And plan for how to create a different outcome.

plan yapma yeteneği kazanırsın.

I'm talking about if you want to create something,

Bir şey yaratmak, bir şeye başlamak istiyorsanız,

That create a different standard for some over others,

yaratmak için tasarlandığı bir ülkede yaşıyoruz.

This will help create a general conversation and awareness

bu şimdi yapay zekânın ne olduğu,

And then this is gonna create masses of smoke,

ve böylece çok fazla duman çıkacak

My other motivation to create this network was worry.

Bu ağı yaratmaktaki ikinci motivasyonum endişeydi.

That would create unprecedented flash floods in my country.

Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.

This is the way to create a cultural place.

Kültürel bir bina yapmanın yolu budur.

To inspire us to create something bigger than ourselves,

sağlayacak kendimizden daha büyük bir şey yaratmak için

Aiming to create another buffer state against the Christians,

Hıristiyanlara karşı bir savunma noktası oluşturmayı

Saskaviy has learned how to create a web page.

Saskavi web sitesi yapmayı öğrendi.

Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.

Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.

In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.

Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.

As a psychologist that studies how people create their futures,

İnsanların geleceklerini nasıl şekillendirdiğini inceleyen

And create the life that you truly want to live.

ve gerçekten yaşamak istediğin hayatı kurarsın.

Any of the things that create fear in your body,

korku yaratan herhangi bir şey hissederseniz

The first two ideas on that list create a pattern,

Listedeki ilk iki fikir bir kalıp oluşturuyor.

So the users can keep hosting content and create websites

sansürleyeceği içerikleri barındırıp websiteleri yaratmaya devam edebilmeleri

So that they can create a business of their own.

kendi işlerini kurmak istiyorlar.

You create a building for a better world, for sure.

Daha iyi bir dünya için bir yapı inşa etmiş olursunuz.

And to create a new generation of human-centered jobs

her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları

People of Almaty, let us create a child-friendly city!

Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

A trip can create some beautiful memories for your family.

Bir yolculuk aileniz için bazı güzel anıları oluşturabilir.

Rises in temperature create the ideal conditions for catching colds.

Sıcaklık artışları soğuk algınlığına yakalanmak için ideal koşulları yaratır.

Wouldn't it be amazing to create the world's largest dictionary?

- Dünyanın en büyük sözlüğü oluşturulsa bu harika bir şey olmaz mıydı?
- Dünyanın en büyük lügati teşekkül ettirilse bu harika bir şey olmaz mıydı?

Is it very difficult to create an app for smartphones?

Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?

Did God really create the earth in a single day?

Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?

That we're motivated to dig into a problem and create change.

bir problemi çözmek ve değişim yaratmak için motive oluyoruz.

It was clear: boost growth, investment, and create millions of jobs.

Gayet açıktı; büyümeyi ve yatırımı arttırmak ve milyonlarca iş yaratmak.