Translation of "Camera" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Camera" in a sentence and their turkish translations:

My camera is the same as your camera.

Benim kameram senin kameranla aynı.

- This is a good camera.
- It is a good camera.
- It's a good camera.

O iyi bir kamera.

- That is my sister's camera.
- This is my sister's camera.
- That's my sister's camera.

O benim kız kardeşimin kamerası.

- Whose is this camera?
- Whose camera is this?
- Who does this camera belong to?

Bu kamera kimin?

Lights, camera, action!

Işıklar, kamera, aksiyon!

Bring a camera.

Bir kamera getir.

Get the camera.

Kamerayı al.

- It is a good camera.
- It's a good camera.

O iyi bir kamera.

- That is my sister's camera.
- That's my sister's camera.

O benim kız kardeşimin kamerası.

- Tom bought himself a camera.
- Tom bought a camera.

Tom kendine bir kamera satın aldı.

- This is a nice camera.
- This is a good camera.
- It is a good camera.

Bu güzel bir kameradır.

- Did you see my camera?
- Have you seen my camera?

- Benim kameramı gördünüz mü?
- Kameramı gördün mü?

- Dad bought me a camera.
- Father bought me a camera.

Babam bana bir kamera aldı.

- Tom smiled for the camera.
- Tom smiled at the camera.

Tom kamera için gülümsedi.

This camera is cheap.

Bu kamera ucuz.

Leave my camera alone.

Benim kameramı yalnız bırakın.

He has a camera.

Onun bir kamerası var.

I bought a camera.

Bir kamera satın aldım.

Whose camera is this?

Bu kimin kamerasıdır?

I lost my camera.

- Ben kameramı kaybettim.
- Fotoğraf makinemi kaybettim.

Don't touch my camera.

Benim kamerama dokunmayın.

I want this camera.

Ben bu fotoğraf makinesini istiyorum.

My camera was stolen.

Kameram çalındı.

Smile. You're on camera.

Gülümseyin, kameradasınız.

Put your camera away.

Kameranı ortadan kaldır.

I pawned my camera.

Kameramı rehin bıraktım.

My camera is waterproof.

Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.

What a lousy camera!

Ne iğrenç bir kamera!

The camera recorded nothing.

Kamera hiçbir şey kaydetmedi.

This is my camera.

Bu benim kameram.

This camera is dutiable.

- Bu kamera gümrüğe tabiidir.
- Bu kamera gümrüklüdür.
- Bu kamera gümrük vergisine tabiidir.

Dad bought a camera.

Babam bir kamera satın aldı.

Show me another camera.

Bana başka bir kamera göster.

This camera is Tom's.

Bu kamera, Tom'unki.

Someone broke my camera.

Birisi kameramı bozdu.

My camera is broken.

Benim kameram bozuk.

Tom stole my camera.

Tom benim kameramı çaldı.

Give me that camera.

Şu kamerayı bana ver.

And where's my camera?

Ve kameram nerede?

This camera was expensive.

Bu kamera pahalıydı.

Tom stole a camera.

Tom bir kamera çaldı.

Whose is this camera?

- Bu kamera kimin?
- Bu sınalga kimindir?

You stole my camera.

Kameramı çaldın.

Don't touch the camera.

Kameraya dokunma.

Smile for the camera.

Kamera için gülümse.

Yanni held the camera.

Yanni kamerayı tuttu.

Because if you are a prostitute, on camera or off camera,

Çünkü kamera önünde ya da değil, fahişeyseniz,

- Tom bought Mary a camera.
- Tom bought a camera for Mary.

Tom Mary için bir kamera satın aldı.

- I should've brought my camera.
- I should have brought my camera.

Kameramı getirmeliydim.

- Tom lent Mary his camera.
- Tom lent his camera to Mary.

Tom Mary'ye kamerasını ödünç verdi.

- This camera is not loaded with film.
- There isn't any film in this camera.
- There's no film in this camera.
- There is no film in this camera.
- This camera isn't loaded with film.

Bu kamera, film yüklü değil.

- There's no film in this camera.
- There's no tape in this camera.
- There is no film in this camera.

- Kamerada film yoktur.
- Bu kamerada film yok.

- It is not worth repairing this camera.
- It isn't worth repairing this camera.
- It's not worth repairing this camera.

Bu kamera tamir edilmeye değmez.

- There's no film in this camera.
- There's no tape in this camera.

Bu kamerada kaset yok.

Tom took a picture of his old camera with his new camera.

Tom yeni kamerasıyla eski kamerasının fotoğrafını çekti.

- Tom isn't going to buy a camera.
- Tom won't buy a camera.

Tom bir kamera satın almayacak.

- I'm going to buy a new camera.
- I'll buy a new camera.

Yeni bir kamera satın alacağım.

- There isn't any film in this camera.
- There's no film in this camera.
- There is no film in this camera.

- Kamerada film yoktur.
- Bu kamerada hiç film yok.

When I'm behind the camera,

Ben kameranın arkasındayken

And the bare camera die ...

Ve bu kamera çipi...

But a low-light camera...

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

I'll give you this camera.

Bu kamerayı size vereceğim.

He wants the camera badly.

Kamerayı çok istiyor.

I lent her my camera.

Kameramı ona ödünç verdim.

I got a new camera.

Benim yeni bir fotoğraf makinem var.

I had my camera stolen.

Kameramı çaldırdım.

This camera is very expensive.

Bu kamera çok pahalıdır.

He found a broken camera.

O, bozuk bir kamera buldu.

I'm looking for my camera.

Kameramı arıyorum.

Turn off the damn camera!

Lanet kamerayı kapat!

This is a good camera.

Bu iyi bir kamera.

My camera is a Nikon.

- Kameram Nikon'dur.
- Benim kamera bir Nikon'dur.

This camera belongs to me.

Bu kamera bana ait.

Please show me another camera.

Bana başka bir kamera gösterin lütfen.

Father bought me a camera.

Babam bana bir kamera aldı.

I bought a good camera.

İyi bir kamera aldım.

Do you have a camera?

Bir kameran var mı?

I don't like this camera.

Ben bu kamerayı sevmiyorum.

... all without the camera cutting.

hem de kamera kesintisi olmadan.

Are you bringing your camera?

Kameranı getiriyor musun?

I bought this camera yesterday.

- Bu kamerayı dün aldım.
- Bu kamerayı dün satın aldım.
- Bu fotoğraf makinesini dün aldım.

She installed a security camera.

O bir güvenlik kamerası kurdu.