Translation of "Brains" in Turkish

0.133 sec.

Examples of using "Brains" in a sentence and their turkish translations:

She has brains.

O zekidir.

Zombies eat brains.

Zombiler beyinleri yerler.

Do plants have brains?

Bitkilerin beyni var mıdır?

Humans have big brains.

İnsanların büyük beyinleri var.

Our brains control our activities.

Beynimiz faaliyetlerimizi kontrol eder.

I will not eat brains.

Ben beyin yemeyeceğim.

I'll knock your brains out!

Senin beynini nakavt edeceğim!

Humans have very large brains.

İnsanların çok büyük beyinleri vardır.

I wish I had Tom's brains.

Keşke Tom'un zekasına sahip olsam.

Tom has a lot of brains.

Tom çok akıllıdır.

Have you ever eaten monkey brains?

Hiç maymun beyni yedin mi?

Our brains underwent a major genetic mutation,

beynimiz büyük bir genetik mutasyona uğradı

Access and control over our own brains

beynimize erişim ve hakimiyetimiz

The man blew out his own brains.

Adam kendi beynini uçurdu.

Why did Tom blow his brains out?

Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?

I racked my brains for an answer.

Bir cevap için çok düşündüm.

Tom is the brains of our company.

Tom şirketimizin beynidir.

Who is the brains of this operation?

Bu operasonun akıl hocaları kimdi?

Sami was the brains of the operation.

Sami, operasyonun beyniydi.

Tom was the brains of the operation.

Tom operasyonun beyniydi.

He is the brains of our company.

Şirketimizin beyni odur.

And then in blue, you have boxers' brains,

maviler boksörlerin beyinleri

We beat our brains to solve this problem.

Biz bu sorunu çözmek için beynimizi yendik.

Our brains all process stress in similar fundamental ways.

Beynimiz stresi benzer ve asli şekilde işliyor.

Usually your brains are trying to decipher the words

Çoğunlukla beyniniz kelimeleri deşifre etmeye çalışır,

That a few of my trolls actually had brains,

benim trollerin pek azının bir beyni vardı,

We have everything we need: money, time, and brains.

İhtiyacımız olan her şeye sahibiz; para, zaman ve beyin.

You have to use your brains in this work.

Bu işte beynini kullanmak zorundasın.

He racked his brains, trying to find a solution.

Bir çözüm bulmaya çalışarak beynine eziyet ediyordu.

I knew that brains afflicted with MS, over time, shrank.

MS hastalığına uğramış beynlerin zamanla büzüldüğünü biliyordum.

To understand the brain, well, we need to study brains.

Beyni anlamak için, elbette, beyinleri araştırmalıyız

To understand this, we need to use our brains intensely.

İşte bunu anlayabilmek için beynimizi yoğun kullanmak gerekiyor

I hope you have brains enough to see the difference.

Umarım farkı görecek kadar beynin vardır.

I have to beat my brains out to understand math.

Matematiği anlamak için beynimi yenmek zorundayım.

He is one of the best brains in our country.

- Kendisi ülkemizin en iyi beyinlerinden biridir.
- Ülkemizdeki en zeki kimselerden biridir.

- She has brains.
- She's smart.
- She is intelligent.
- She's intelligent.

O zekidir.

When you don't have brains, your feet get no rest.

Akılsız başın cezasını ayaklar çeker.

We've got to have everybody's brains and voices in the game.

Herkesin aklı ve sesine ihtiyacınız var.

Even though their brains are more developed than those of children?

sahip olmalarına rağmen çocuklardan daha savunmasız?

Would they have arrested them based on what their brains revealed?

Sadece düşüncelerine dayanarak ailemi tutuklarlar mıydı?

Eating our kids' brains so you can make money from Youtube

Sen Youtube'dan para kazanacan diye, çocuklarımızın insanlarımızın beynini yeme

He's racking his brains about how to deal with the matter.

O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

We have a billion cells in our brains, with ten trillion connections.

Beynimizde bir milyar hücre ve on trilyon bağlantı bulunuyor.

How about the scientific data that will burn the brains a bit?

Biraz da beyinleri yakacak bilimsel verilere ne dersiniz?

And it looks like they're very similar to those in human brains -

ve görünüşe göre insan beynindekine çok benzerler-

Tom has been racking his brains for a solution to the problem.

- Tom soruna bir çözüm için çok fazla düşünüyor.
- Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.

Tom shot Mary in the knee before he blew her brains out.

Tom onun beynini dağıtmadan önce Mary'ye dizinden ateş etmişti

We were originally looking at the effect of psilocybin on the patients' brains.

ilk başta psilosibinin hastaların beyni üzerindeki etkisini inceliyorduk.

What if we all are brains in vats and every sensory perception is illusionary?

Ya hepimiz fıçılardaki beyinlersek ve bütün duyusal algılar yanılsamaysa?

He said if I had no brains and I made a video, it would look like this

Beynim olmasaydı ve video çekseydim buna benzerdi demiş

- He doesn't have enough brains to do sums in his head.
- He isn't smart enough to do mental arithmetic.
- He isn't smart enough to add up numbers in his head.
- He's not smart enough to add numbers in his head.

Kafasından toplama yapabilecek kadar zeki değildir.