Translation of "Blamed" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Blamed" in a sentence and their turkish translations:

Tom blamed himself.

Tom kendini suçladı.

Tom blamed Mary.

Tom Mary'yi suçladı.

Mary blamed herself.

Mary kendini suçladı.

People blamed Tom.

İnsanlar Tom'u suçladı.

I blamed myself.

Ben kendimi suçladım.

Sami blamed me.

Sami beni suçladı.

- Tom blamed everyone except himself.
- Tom blamed everybody except himself.

Tom kendisi hariç herkesi suçladı.

I never blamed you.

Ben seni asla suçlamadım.

Tom can't be blamed.

Tom suçlanamaz.

Success is never blamed.

Başarı asla suçlanmadı.

Many Americans blamed Spain.

Birçok Amerikalı İspanya'yı suçladı.

People blamed General Grant.

İnsanlar General Grant'ı suçladı.

Tom blamed his parents.

Tom annesini suçladı.

The Democrats blamed the Republicans, and the Republicans blamed the Democrats.

Demokratlar Cumhuriyetçileri suçladı, ve Cumhuriyetçiler Demokratları suçladı.

The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals.

Liberaller Muhafazakarları suçladı ve Muhafazakarlar Liberalleri suçladı.

I knew I'd be blamed.

Suçlanacağımı biliyordum.

She blamed it on me.

O beni suçladı.

The children blamed each other.

Çocuklar birbirini suçladılar.

The school administration blamed Tom.

Okul yönetimi Tom'u suçladı.

She blamed me for everything.

O her şey için beni suçladı.

Someone had to be blamed.

Biri suçlanmak zorunda kaldı.

Tom blamed it on Mary.

Tom Mary'yi suçladı.

Tom blamed it on me.

Tom beni suçladı.

Tom blamed me for everything.

Tom her şey için beni suçladı.

Tom deserves to be blamed.

Tom suçlanmayı hak ediyor.

People blamed Tom for it.

- İnsanlar onun için Tom'u sorumlu tuttu.
- İnsanlar onun için Tom'u suçladı.

Layla blamed everything on Sami.

Leyla her şey için Sami'yi suçladı.

Tom blamed Mary for that.

Tom bunun için Mary'yi suçladı.

Sami blamed Layla's bad lawyer.

- Sami, Leyla'nın kötü avukatını sorumlu tuttu.
- Sami, Leyla'nın kötü avukatını suçladı.

The two blamed each other.

- İkisi birbirini suçladı.
- İkisi de birbirini suçladı.

She blamed John for the damage.

O, zarar için John'u suçladı.

She blamed the damage on John.

O zarar için John'u suçladı.

They blamed themselves for being wrong.

Hata olduğu için kendilerini suçladılar.

They blamed George for the failure.

Onlar başarısızlık için George'u suçladılar.

He blamed his failure on her.

O kendi başarısızlığını ona yükledi.

He blamed me for not coming.

O gelmediğim için beni suçladı.

They blamed the failure on George.

Onlar başarısızlık için George'u suçladılar.

I knew I'd get blamed eventually.

Sonunda suçlanacağımı biliyorum.

They blamed him for the accident.

Kaza için onu suçladılar.

Tom blamed me for the accident.

Tom kaza için beni suçladı.

Tom blamed the accident on Mary.

Tom kaza için Mary'yi suçladı.

Tom blamed the accident on me.

Tom kaza için beni suçladı.

I blamed him for his fault.

Ben hatası için onu suçladım.

I blamed him for the accident.

Kaza için onu suçladım.

They blamed Tom for the failure.

Onlar başarısızlık için Tom'u suçladı.

Tom blamed himself for what happened.

Tom olanlar için kendini suçladı.

Tom blamed Mary instead of himself.

Tom kendisi yerine Mary'yi suçladı.

Tom is being blamed for it.

Bundan Tom sorumlu tutuluyor.

He blamed the accident on me.

O, kazayla ilgili beni suçladı.

Business leaders blamed it on Roosevelt.

İş liderleri Roosevelt'i suçladı.

He blamed me for the accident.

O, kaza için beni suçladı.

Tom blamed the failure on Mary.

Tom başarısızlık için Mary'yi suçladı.

Tom blamed himself for Mary's death.

Tom, Mary'nin ölümü için kendini suçladı.

The robbery was blamed on Tom.

Soygundan Tom sorumlu tutuldu.

Tom blamed his failure on Mary.

Tom kendi başarısızlığı için Mary'yi suçladı.

Tom blamed Mary for what happened.

Tom, olanlar için Mary'yi suçladı.

Sami blamed Layla for the murders.

Sami cinayetler için Leyla'yı suçladı.

Sami blamed Layla for the crime.

Sami suç için Leyla'yı suçladı.

Tom blamed Mary for the problem.

Tom sorun için Mary'yi suçladı.

- Tom hasn't been blamed for the mess yet.
- Tom hasn't yet been blamed for the mess.

Tom henüz karmaşa için suçlanmadı.

The teacher blamed her for the mistake.

Öğretmen hata için onu suçladı.

They blamed the driver for the accident.

Kazadan dolayı sürücüyü suçladılar.

The accountant was blamed for the mistake.

Hata için muhasebeci suçlandı.

The manager blamed himself for the failure.

Yönetici başarısızlık için kendini suçladı.

He blamed his son for being careless.

Dikkatsiz olduğu için oğlunu suçladı.

He blamed the failure on his brother.

Başarısızlık için erkek kardeşini suçladı.

He blamed the teacher for his failure.

Başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

He was blamed for neglect of duty.

O, görevini ihmal etmekle suçlandı.

She blamed others for her own failure.

Kendi başarısızlığı için başkalarını suçladı.

Tom blamed his failure on bad luck.

Tom başarısızlığı için kötü şansını suçladı.

Tom blamed the teacher for his failure.

Tom başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

They blamed Tom for causing the accident.

Onlar kazaya neden olduğu için Tom'u suçladı.

She blamed her little sister for everything.

O her şey için küçük kız kardeşini suçladı.

Tom blamed Mary for all his problems.

Tom bütün sorunları için Mary'yi suçladı.

Violence at school is blamed on immigrants.

Okullardaki şiddet olaylarından göçmenler sorumlu tutuluyor.

He blamed others for his own failure.

Kendi hatası için başkalarını suçladı.

You blamed others for your own failure.

Kendi başarısızlığın için başkalarını suçladın.

They blamed President Hoover for their situation.

Onlar kendi durumu için Başkan Hoover'ı suçladı.

She blamed him for all her problems.

O bütün problemleri için onu suçladı.

Tom blamed Mary for the project's failure.

Tom projenin başarısızlığı için Mary'yi suçladı.

Tom blamed his mother for his problems.

Tom sorunları için annesini suçladı.

Tom has been blamed for the mess.

Tom karışıklık yüzünden sorumlu tutuldu.

Tom blamed Mary for all their problems.

Tom tüm problemleri için Mary'yi sorumlu tuttu.

- I thought Tom blamed me for what happened.
- I thought that Tom blamed me for what happened.

Tom'un olanlar için beni suçladığını düşündüm.

The right blamed the left and the left blamed the right and in the end nothing changed.

Sağ solu suçladı, sol sağı suçladı ve sonunda hiçbir şey değişmedi.

The policeman blamed the accident on the driver.

Polis kaza için sürücüyü suçladı.

Tom got blamed, but it wasn't his fault.

Tom suçlandı ama bu onun hatası değildi.

They got blamed, but it wasn't their fault.

Onlar suçlandı ama bu onların hatası değildi.

Every time something unusual happens, I get blamed.

Ne zaman sıra dışı bir şey olsa, ben suçlanırım.

Mary blamed Jack for leaving their children unattended.

Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.

We'd be blamed for that if it happened.

O olsaydı bunun sorumlusu olurduk.

- Tom hoped he wouldn't be blamed for the mess.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the mess.

Tom, karışıklık için suçlanmayacağını umuyordu.

- Tom hoped he wouldn't be blamed for the problem.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for the problem.

Tom, sorun için suçlanmayacağını umuyordu.

- Tom hoped he wouldn't be blamed for what happened.
- Tom hoped that he wouldn't be blamed for what happened.

Tom, olanlardan dolayı suçlanmayacağını umuyordu.

The two men blamed each other for the crime.

İki adam suç için birbirlerini suçladı.

The policeman blamed the taxi driver for the accident.

Polis taksi şoförünü kazaya sebep olmakla suçladı.

- Tom blamed Mary.
- Tom pointed the finger at Mary.

Tom Mary'yi suçladı.

The police blamed the accident on the taxi driver.

Polis kaza için taksi şoförünü suçladı.